Zilyetlik
Zilyetlik
menkullerde ayni hakkın üçüncü kişilere yansımasıdır ve aleniyeti sağlar.
Menkuller açısından zilyetliğin önemi daha büyüktür. Aleniyet, menkullerde
zilyetlik ve gayrimenkullerde tapu sicili vasıtası ile sağlanır.
Zilyetliğin
konusu olan şey gözüken bir eşya olabileceği gibi, bir hak da olabilir. Hak
üzerinde kurulan zilyetlikler, örneğin manzara kapatmama irtifakı gibi bazı
olumsuz irtifak hakları mevcuttur. Bu hakkın sahibi olan kişi, bu hakkı
kullanırken ve korunurken kanun koyucu tarafından zilyet olarak görülür.
Zilyet, bir
eşya üzerinde hakimiyeti olan kişidir. İster menkul olsun, ister gayrimenkul
olsun, bir eşya üzerinde irade ile hakim olma vasıtasıyla zilyetlik kurulabilir.
Hakimiyetin meşruluğuna bakılmaz. Yani zilyetlik bir fiili hakimiyet durumudur.
Zilyetlik
tasarruf imkanı ve yetkisi verir. Zilyetlik hukuken korunmuştur. Taşınırın
zilyedi onun maliki sayılır.
Zilyetlik bir
ayni hak veya bir kişisel hak değildir. Zilyetlik bir hakka dayanabilir veya
dayanmayabilir. Yani bir hırsızın eşya üzerindeki fiili hakimiyeti herhangi bir
hakka dayanmasa da zilyetliği geçerlidir.
Zilyetliğin Türleri
1. Malik
sıfatıyla veya başka sıfatla zilyetlik
Bir kimse
malik sıfatıyla zilyet olduğunu söylüyorsa, malik sıfatıyla zilyettir. Malik
sıfatıyla zilyet aynı zamanda asli zilyettir. Ancak zilyet malik değil de,
kiracı, rehin hakkın sahibi, intifa hakkı sahibi olduğunu söylüyorsa bu sıfatla
zilyet olur. Önemli olan burada kişinin gerçekten malik olup olmaması değil,
eşyayı elinde malik olma iradesi ile tutmasıdır.
Burada emin
sıfatıyla zilyet önem taşır. Emin sıfatıyla zilyet, taşınırı bir güven
ilişkisiyle elinde bulunduran zilyettir. Yani malik sıfatıyla zilyet, taşınırı
bir hukuki ilişkiye dayanarak, kendi rızasıyla emin sıfatıyla zilyede
vermiştir. Taşınırı, emin sıfatıyla zilyetten iyiniyetle iktisap eden veya
taşınır üzerinde sınırlı ayni hak kazanan kimsenin iktisabı korunur.
2. Asli
ve feri zilyetlik
Bir eşyanın
maliki malı kendisi elinde bulunduruyor ve bunu sadece kendisi kullanıyorsa bu
ayrım söz konusu olmaz. Ancak malik doğrudan fiili hakimiyeti bir başkasına
bırakmışsa, bu ikinci kişi feri zilyet, malik de asli zilyet olur. Malik, doğrudan
fiili hakimiyeti sözleşmeden veya kanundan doğan bir kişisel veya sınırlı ayni
hakkın kullanımını sağlamak için bırakır. Örneğin, kira ilişkisinde kiraya
veren asli zilyet, kiracı feri zilyettir. Kendi malını kullanan kişinin bu mal
üzerinde asli zilyet olduğu söylenemez, çünkü kademeli zilyetlik kurulmamıştır.
Feri zilyet,
fiili hakimiyeti bir başkasına bırakırsa üçüncü zilyet de feri zilyet olur.
Tekinay’ın görüşüne göre bu halde ilk feri zilyet, ikinci feri zilyede göre
asli zilyet, malik sıfatıyla zilyede göre ise feri zilyettir.
3. Haklı
ve haksız zilyetlik
İddia ettiği
zilyetlik sıfatı hukuki bir sebebe dayanmayan zilyet haksız zilyettir. Örneğin,
malik olduğunu iddia eden kişi gerçekten malik değilse malik sıfatıyla zilyet
olur, kendisini feri zilyet yapan kişinin asli zilyetliğini tanımayan kişi
malik sıfatıyla zilyet olur ancak bu kişilerin zilyetliği haksızdır.
Haksız zilyet
haksız olduğunu bilmiyorsa ve bilmesi de gerekmiyorsa, yani iyiniyetliyse
sadece zilyetliği iade eder. Haksız zilyet kötüniyetli ise, iade borcu malın zilyetliğin
iadesinden daha geniştir.
4. Münhasıran
ve birlikte zilyetlik
Bir kişi bir eşya üzerinde tek başına zilyet ise münhasır
bir zilyetlik vardır. Ancak birden fazla kişi bir eşya üzerinde birlikte zilyet
olabilir. Bu durumda da kendi aralarındaki ilişki sebebiyle müşterek zilyetlik
ve elbirliğiyle zilyetlik ayrımı yapılır.
5. Müşterek
zilyetlik ve elbirliğiyle zilyetlik
Müşterek
zilyetlikte, her zilyet diğer zilyetlerin katılımına ihtiyaç duymadan malı
kendisi kullanabilir. Elbirliğiyle zilyetlikte, bütün zilyetler birlikte
hareket etmeden, zilyetlerden birisinin eşyayı tek başına kullanması mümkün
değildir. Örneğin bir kasa her biri zilyetlerden birinde olan iki anahtarın
birlikte kullanılmasıyla açılabiliyorsa kasanın içindekiler üzerinde
elbirliğiyle zilyetlik vardır. Ancak kasa tek anahtarla açılıyor ve bu
anahtarın birer kopyası her zilyette varsa, bu durumda kasanın içindekiler
üzerinde müşterek zilyetlik vardır.
6. Dolaylı
ve dolaysız zilyetlik
Bir eşya
üzerinde kademeli zilyetlik varsa, eşya üzerinde doğrudan fiili hakimiyete
sahip olan kişi doğrudan zilyettir. Diğeri ise dolaylı zilyet olur. Örneğin bir
telefon kiraya verildiğinde, telefonu kiraya veren dolaylı zilyet ve telefonu
kullanan kişi dolaysız zilyet olmaktadır.
7. Başkası
için zilyetlik ve hizmet zilyetliği
Başkası için
zilyetlik ve hizmet zilyetliğini birbirinden ayıran nokta, başkası için
zilyetlikte fiili hakimiyetin kurulması, hizmet zilyetliğinde fiili hakimiyet
iddiasının dahi olmamasıdır. Başkası için zilyetlik ile feri zilyetliği ayıran
nokta ise, başkası için zilyetlikte fiili hakimiyetin kişinin kendisi için
değil bir başkası için kurulmuş olması ve başkası için zilyedin herhangi bir
kişisel veya ayni hakkının bulunmamasıdır. Feri zilyetlikte, zilyet hakimiyeti
kendisi için iddia eder. Örneğin, telefonun kiraya verilmesinde, kiracı
telefonu kendisi kullanacağı için feri zilyettir. Ama telefonun bir başkasına
teslim edilmesi için bir kişiye verilmesinde başkası için zilyetlik vardır.
Çünkü bu kişi fiili hakimiyeti kendisi için değil, malı teslim edeceği kişi
için kurmuştur.
Hizmet
zilyetliğinde teknik olarak zilyetlik yoktur. Eşyayı elinde bulunduran, kullanan
kişi eşyayı ancak başkasının yararı için bulundurmaktadır.
Zilyetliğin Kazanılması Türleri
Zilyetliğin
sağlanmasında veren veya alan kişinin fiil ehliyeti aranmaz. Ancak temyiz
kudreti aranır. Zilyetliğin ortaya çıkabilmesi için bir iradenin mevcut olması
gerekir. Bu iradenin dışında, kişinin kontrolü dışında fiili hakimiyetine giren
eşyalar üzerinde zilyetlik kurulmuş olmaz.
Zilyetlik,
aslen, devren veya tesisen kazanılabilir.
1. Aslen
Kazanma
Bir asli
zilyedin bu konudaki iradesi olmadan zilyetliğin iktisap edilmesi zilyetliğin
aslen kazanılmasıdır. Eğer bir şey üzerinde mülkiyet hakkı da yoksa, zilyetlik
ile beraber mülkiyet de iktisap edilebilir.
Özel
mülkiyete konu olan bir şey üzerinde aslen zilyet olunabilir. Özel mülkiyete
konu olmayan bir mal üzerinde zilyetlik aslen kazanılamaz.
Emanet olarak
verilmiş olan eşya üzerinde, feri zilyet eşyayı kendisine veren kişinin asli
zilyetliği inkar ettiği anda kendisi malik sıfatıyla zilyet olur. Asli-feri
zilyetlik ilişkisi ortadan kalkar. Bu durumda malik sıfatıyla zilyetlik aslen
kazanılmıştır.
Temyiz
kudretini haiz olmayan bir kimseden elde edilen malın zilyetliğinin kazanılması
mümkündür. Bu durumda da zilyetliğin aslen iktisabı söz konusudur.
2. Devren
Kazanma
Bir kimse,
sahip olduğu zilyetlik sıfatını değiştirmeksizin bir başkasına devrederse,
devralan kişi zilyetliği devren kazanmış olur. Zilyetliğin türünün
değiştirilmemesi bunun ayırt edici unsurudur. Bu durumda devreden artık zilyet
değildir. Devreden kişi asli zilyet olabileceği gibi feri zilyet de olabilir.
3. Tesisen
Kazanma
Bir zilyet,
kendi zilyetliğini muhafaza ederek, bir başka kişiye sınırlı ayni hak veya
şahsi hak tesis edebilir. Bu durumda sınırlı ayni hak veya kişisel hak elde
eden kişi, feri zilyetliği tesisen kazanmıştır. Kişi sahip olduğu hakkı kendi
elinde tutar.
4. Miras
Yoluyla Kazanma
Miras
bırakanın ölümü ile mirasçılar tereke üzerinde elbirliği ile zilyet olurlar. Bu
zilyetlik miras bırakanın zilyetliğiyle aynıdır. Yani miras bırakan asli
zilyetse asli zilyetliktir, feri zilyet ise feri zilyetliktir.
Zilyetliğin Devrinin Şekilleri
1. Yeni
Zilyedin Dolaysız Zilyet Kılınması
a.
Şeyin teslimi
Doğrudan
fiili hakimiyetin sağlanması doğrudan teslimdir. Bunun ilk hali eşyanın
teslimidir. Söz konusu zilyetliğin devrine ilişkin ortak ve aynı yönde irade
ile zilyetlik geçirilir.
Zilyetliğin
devrinin geçerli olması için, bu tasarrufun dayandığı hukuki sebebin geçerli
olması aranmaz. İradelerin uyuşmadığı bir devirde de mal teslim edilmişse,
zilyetlik devren kazanılmış olmasa da aslen kazanılmış olur. Yani zilyetliğin
devri mücerrettir.
b.
Araçların teslimi
Devredilen
şeyi fiili hakimiyet altına almaya imkan verecek araçların teslimidir.
Araçların
teslimine ilk örnek olarak anahtar teslimi gösterilir. Kira sözleşmesinde
kiraya verenin, kiralanan menkul veya gayrimenkulün kullanımını bırakma edimini
yerine getirirken anahtarı teslim ederek ifada bulunması gerekir.
c.
Teslim yerine geçen hukuki işlem veya sözleşme
Karşılıklı
rıza uyuşması ile zilyetliğin devredilmesidir. Bahsi geçen eşyanın kullanımının
diğer tarafa bırakıldığına dair bir sözleşme buna örnek gösterilebilir.
Örneğin, portakal bahçesindeki portakal ağaçlarının üzerindeki meyvelerin
zilyetliğinin ve toplanma hakkının bırakılmasına dair sözleşme…
d.
Kısa elden teslim
Feri zilyedin
yeni bir teslime gerek kalmaksızın asli zilyet olması söz konusudur. Kısa elden
teslime örnek olarak, kiracının oturduğu evi satın alıp o evde malik olarak
oturmaya devam etmesi gösterilir. Kiracı önceden feri zilyetken, evi satın
almış ve asli zilyet olmuştur. Burada zilyetlik önce devredilip sonra geri
alınmayacak, devredildiği ve geri alındığı varsayılacaktır.
Kısa elden
teslim, kanunda açıkça düzenlenmemiştir.
Burada fiili
bir durum değişmesi yoktur. Sadece hukuki bir işlemle zilyetlik şekli
değiştirilmektedir. Dolayısıyla sözleşmede zilyetliğin devrine karşılık
öngörülen mukabil edim yerine getirilmemişse, zilyetlik de geçmez.
2. Yeni
Zilyedin Dolaylı Zilyet Kılınması
a.
Temsilciye devir
Zilyetlik onu
kazanana değil de temsilcisine bırakılmaktadır. Bu temsilci başkası için zilyet
olur, feri zilyet olmaz.
b.
Zilyetliğin havalesi
Asli ve dolaylı
zilyet olan kişi, halihazırda doğrudan zilyet olan kişinin haberi olmasa dahi
dolaylı zilyetliğinde bulunan şeyi üçüncü kişi ile anlaşarak ona devredebilir.
Bu devir dolaysız feri zilyede ihbar edilmeden önce, yeni asli zilyedin
mülkiyet hakkı dolaysız zilyet hariç olmak üzere herkese karşı hüküm ifade
eder. Devir kendisine ihbar edilmediği sürece dolaysız zilyet, malı eski malike
temlik ederek malı iade borcundan kurtulur. Devir kendisine ihbar edildikten
sonra dolaysız zilyedin eşyayı iade borcunu yeni asli zilyede ifa etmesi
gerekir.
Dolaysız
zilyet, eski asli zilyede karşı ileri sürebileceği geri vermeme sebeplerini,
yeni asli zilyede karşı da ileri sürebilir. Ancak bunun için eşya üzerinde ayni
hakkının olması gerekir. Ayni hakkı yoksa teslime mecburdur. Bunun tek
istisnası kira hakkıdır.
Örneğin, A,
B’ye rehin verip teslim ettiği taşınırı, C’ye satmış olsun. B’ye devirle ilgili
ihbarda bulunulmazsa, B taşınırı A’ya teslim ederek borcundan kurtulabilir.
Devir kendisine ihbar edildikten sonra C’ye teslim etme borcu doğar.
B, sınırlı
ayni hakkı sebebiyle malı A’ya teslim etmeyebilecekse, bunu C’ye karşı da ileri
sürebilir. B’nin şey üzerindeki hakkı ayni hak değil ise, B şeyi C’ye teslime
mecburdur. Bunun istisnası, bir sınırlı ayni hak olmamasına rağmen 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanunu’ndaki özel hüküm nedeniyle kiracının bu hakkına dayanarak
iadeden kaçınabilmesidir.
Menkul
rehninde, şey kural olarak rehinli alacaklıda bulunur. Bu taşınırı konu olan başka
bir rehin ilişkisi daha kurulabilir. Bu durumda ikinci rehinli alacaklı,
taşınırın zilyedi değildir. Ancak bu kişiye zilyetliğin havalesi yoluyla eşya
teslim edilmiş sayılabilir.
c.
Hükmen teslim
Temlik eden
zilyet olmaya devam etmekte, yani asli zilyet olan kişi feri zilyet olmaktadır.
Devralan kişi ise, malı teslim almadığı halde asli zilyet olmaktadır. Örnek
olarak, malik oturduğu evi satmış, ancak aynı evde kiracı olarak oturmaya devam
etmiştir.
Hükmen teslim
alacaklıları zarara sokmak veya taşınır rehnindeki teslim kuralının etrafından
dolanmak için yapılmışsa muvazaa vardır. Bilindiği üzere muvazaalı işlemler
geçersizdir.
Burada fiili
bir durum değişmesi yoktur. Sadece hukuki bir işlemle zilyetlik şekli
değiştirilmektedir. Dolayısıyla sözleşmede zilyetliğin devrine karşılık
öngörülen mukabil edim yerine getirilmemişse, zilyetlik de geçmez.
d.
Emtiayı temsil eden senedin devri
Eşyayı temsil
eden kıymetli evrakın devri ile o eşya üzerindeki zilyetliği de devredilmiş
olur.
Zilyetliğin Kaybı
Bir kişi,
şeyin mülkiyetini rıza ile terk ederse zilyetliği sona erer. Geçici olarak
fiili hakimiyetin kaybedilmesi, zilyetliğin ve mülkiyetin kaybedildiği anlamına
gelmez. Fiili hakimiyetin geçici nitelikteki sebeplerle kullanılamaması halinde
zilyetlik sona ermiş olmaz. Örneğin kaybedilen şey yeniden bulunursa
zilyetliğin hiç kesilmeden devam ettiği kabul edilir.
Bir mal
üzerinde kaybedilen zilyetliği yeniden sağlama imkanı oldukça, örneğin çalınan
bir malın hırsızının kim olduğu biliniyorsa ve dava açılmışsa, mal üzerinde
sahibinin zilyetliği devam eder. Ancak ne taşınırın yeri, ne de hırsızın
kimliği biliniyorsa zilyetlik sona ermiştir.
Zilyetlik
iradesi, eşyanın unutulmuş olması ile ortadan kalkmış olmaz. Bu taşınır ancak
başka birisinin fiili hakimiyeti altına girerse unutanın zilyetliği sona erer.
Zilyetliğin Korunması
Zilyetliğin
korunmasında zilyedin haklı olup olmamasına bakılmaz. Zilyedin hakimiyetindeki
şeyi ondan zorla almak isteyen kimsenin haklı olması zilyedin korunmasını
engellemez.
Zilyetlik
insandan gelen tehlikelere karşı korunur. Hayvanlardan gelen tehlikelere karşı
korunma bu kapsamda değerlendirilmez.
Zilyetliğin
korunması üç farklı yolla olur. Bunlar, savunma hakkı, zilyetlik davası ve
zilyetliğin idari yolla korunmasıdır.
1. Kuvvet
Kullanarak Koruma
Şey üzerinde
fiili hakimiyet tamamen ortadan kaldırılmışsa gasp, fiili hakimiyetin
kullanılması kısmi olarak engellenmişse tecavüz vardır. Zilyet her türlü
tecavüz ve gaspı kuvvet kullanarak defedebilir.
Haksız zilyet
de zilyetliğini kuvvet kullanarak koruyabilir. Feri zilyet, kendisine feri
zilyetlik sağlanan hakkını asli zilyede karşı kuvvet kullanarak koruyabilir.
Örneğin, taşınır rehninde rehinli alacaklı asli zilyedin taşınırı kendisinden
zorla almak istemesi halinde karşı koyma hakkına sahiptir.
Zilyet,
rızası dışında elinden alınan şey taşınmazsa, taşınmazı elinden alanı kuvvet
kullanarak kovabilir. Elinden alınan şey taşınırsa elinden alanı eylem
sırasında veya kaçarken yakalarsa, elinden alabilir. Bunun için gerekli iki
şart vardır. Zorla zilyetliği alan suçüstü durumda bulunmalı ve zilyet de
savunma hakkını derhal kullanmalıdır. Çalınan şey çalınmanın ertesi günü hırsızın
elinde görülse dahi kuvvet kullanılarak eşyanın geri alınması mümkün değildir.
2. Zilyetlik
Davası
Zilyetlik
davaları ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi şeyin iadesi davası, diğer
tecavüzün önlenmesi davasıdır.
Gasp ve
tecavüz davaları hak düşürücü süreye tabidir. Bu süre, fiil ve failin
öğrenilmesinden itibaren iki ay ve her halde gasp ve tecavüzden itibaren bir
yıldır.
a.
Şeyin iadesi davası
Başkasının
zilyetliğinde bulunan bir şeyi, zorla alan kişi, daha üstün bir hakkı olduğunu
iddia etse bile bu şeyi geri vermekle yükümlüdür. Ancak daha üstün hakkını
derhal ispat ederse bu şeyi geri vermeyebilir. Derhal ispat mahkemede ispattır.
Eğer burada derhal ispat edemezse eşyayı geri verdikten sonra istihkak davası
ve menkul davası açabilir.
Eğer gasptan
dolayı bir zarar doğmuşsa ve bu zarar zilyetliği haksız olarak elde eden kişiye
yüklenebiliyorsa, zarar gören kişi tazminat isteyebilir.
b.
Tecavüzün önlenmesi davası
Davacının
zilyetliğinin haklı olup olmadığına değil, davacının gerçekten zilyet olup
olmadığı incelenir.
Tehlike devam
ediyorsa, bunun sona erdirilmesine dair bir dava açılabilir. Eğer saldırı sona
ermişse tazminat istenebilir. Tazminat istenebilmesi için ortada bir zarar
olmalı ve davalı bu zararın gerçekleşmesinde kusurlu olmalıdır. Tazminat haksız
fiil hükümlerine tabidir.
3. İdari
Korunma
İdari korunma
sadece taşınmazlar için öngörülmüştür.
1984 tarihli
taşınmaz zilyetliğinin korunması hakkındaki kanuna göre, dava açılmadan idari
yolla taşınmaz zilyetliği korunabilir. Başvuru üzerine kaymakam veya vali
müdahale eder ve tecavüzü önleyerek taşınmazı zilyedine teslim eder.
İdareye,
tecavüzün veya müdahalenin öğrenilmesinden itibaren 60 gün içinde
başvurulmalıdır. Bu hak her halde
tecavüz veya müdahaleden itibaren 1 yıl içinde düşer.
Tecavüzcünün
üstün hak iddiası dinlenmez.
Valinin ve
kaymakamın kararı kesindir. Ancak bu kararlar idari kararlar olduğu için,
bunlara karşı idari yargı yolu açıktır.
Menkul Davası
Taşınır
davası da zilyetliğe dayanan bir davadır. Menkul davasında zilyetlik rıza dışı
kaybedilmiştir. Dava zilyetliğini kaybeden kişi ile zilyetliği karşı tarafın
rızası olmaksızın elde etmiş kişi arasındadır. Kanun burada halihazırda zilyet
olanı korur. Zilyetliği rızası dışında kaybeden kişi, korunması gereken bir
hakkı olduğunu ispat ederek taşınırını geri alabilir. Burada davacı, kendisinin
zilyet olmasını gerektiren hakkına dayanmaktadır. Zilyetlik davasında ise
kaybeden zilyet, sadece zilyetliğine dayanmaktaydı.
Malı kaybeden
kişi doğrudan zilyet ise davayı doğrudan zilyet açar. Davacı, malın kendisine
verilmesini ister. Zilyetlik dolaylı zilyette ise ve mal onun rızası dışında
elinden çıkmış ise, asli dolaylı zilyet de menkul davasını açabilir. Açtığı
davada, malın zilyetliği kaybeden eski doğrudan zilyede verilmesini ister.
Asli, malik
sıfatıyla, dolaylı zilyet; feri, doğrudan zilyedin elinde bulunan ve kendisinin
feri zilyede vermiş olduğu taşınırı gasp ederse, doğrudan feri zilyet, dolaylı
asli zilyede karşı taşınır davası açamaz. Taşınır davası açamasa da
aralarındaki hukuki ilişkiye ilişkin başka dava açabilir. Yani kiraya veren,
kiranın konusu olan taşınırı kiracıdan gasp ederse kiracı kiraya verene karşı
taşınır davası açamaz.
Haksız ve
kötüniyetli zilyede karşı taşınır davası açılabilir. Haksız ve kötüniyetli
zilyet, zilyetliği rızası dışında yitirirse, taşınır davası açamaz. Yani
hırsız, zilyetliğini rızası dışında yitirirse taşınır davası açamaz. Çünkü
taşınır davası zilyetliğe değil, zilyet olmayı gerektiren hakka dayanır.
Malikin
rızası dışında elinden çıkan mal üzerinde, haksız zilyetten ayni hak iktisap
eden kişinin iktisabı korunmaz. Ancak taşınır, malikin rızası ile elinden
çıkmış ve bu emin sıfatıyla zilyet mal üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi
olmasa da üçüncü bir kişiye bu mal üzerinde ayni hak kazandırmışsa, iyiniyetle
hak iktisap eden kişinin iktisabı korunur. Üçüncü kişi emin sıfatıyla zilyedin
tasarruf yetkisinin olmadığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, yani
kötüniyetli ise iktisabı korunmaz.
Emin
sıfatıyla zilyetlik, feri zilyetlik oluşturan herhangi bir hukuki ilişki ile
kurulabilir. Başkası için zilyetlikte de emin sıfatıyla zilyetlik vardır.
Hizmet zilyetliğinde ise emin sıfatıyla zilyetlik yoktur. Müşterek zilyetlikte,
zilyetler zilyetliği münferit olarak kullanabilir. Elbirliği ile zilyetlikte
ise, zilyetlik ancak bütün zilyetlerin katılımıyla kullanılabilir. Müşterek
zilyetlerde zilyetlerden birisinin emin sıfatıyla zilyetlik tayin edilmesi
mümkündür. Örneğin, malın emanet edildiği kişi emin sıfatıyla zilyettir.
Birlikte zilyetlikte emin sıfatıyla zilyetlik kurulması mümkün değildir.
Rıza dışı
elden çıkan malı iyiniyetle iktisap eden kişi, malı pazar veya açık artırmadan
elde etmişse iktisabı sınırlı olarak korunur. Malik ancak bedeli ödemek
kaydıyla taşınır davası açabilir.
İyiniyetin
iktisap tarihinde mevcut olması gerekli ve yeterlidir. Sonradan gelen
kötüniyet, önceden var olan iyiniyeti bertaraf etmez.
Tasarrufta
bulunanın fiil ehliyeti yoksa, üçüncü kişinin iyiniyetli olmasının önemi
yoktur. İyiniyet, fiil ehliyeti eksikliğini bertaraf etmez.
Para ve
hamiline yazılı senetler rıza dışında elden çıkmış olsa dahi, üçüncü kişinin
iktisabı korunur.
Malik,
elinden rızası dışında çıkmış bir malı elinde bulunduran herkese karşı taşınır
davası açabilir. Bunun için öngörülen süre malın elinden çıkmasından itibaren 5
yıldır. Ancak kötüniyet ispatlanırsa 5 yıllık süre ile bağlı kalınmaz.
Zilyetlik
davası ve menkul davası zilyetliğe dayanan davalardır. Bunların açılabilmesi
için mutlak surette zilyet olunmuş olması gerekir. Zilyetlik kurulmadan
mülkiyet kurulmuşsa taşınır davası ve zilyetlik davası açılamaz.
İstihkak
davası ayni davadır. Ayni davalar zamanaşımına ve hak düşümü süresine tabi
değildir.
Taşınırı 5
yıl süreyle, davasız ve çekişmesiz olarak iyiniyetle elinde bulunduran kişi bu
taşınırın mülkiyetini kazanır. Zilyetliğin geçici olarak kaybedilmesi halinde
de bu süre kesilmez. Zilyet eşyayı 1 yıl içinde ele geçirir ve açacağı davayla
onu yeniden elde ederse zamanaşımı için süre kesilmemiş olur.
Zilyetlik Karineleri
Zilyedin bir
hakka karine olması sadece taşınırlar için söz konusudur. Taşınırın zilyedi onu
fiilen hakimiyeti altında bulunduran kişidir. Taşınmazlarda ise bu tapu sicili
yoluyla sağlanır.
1.
Taşınırın
zilyedi onun maliki sayılır. Yani kendi aynı hakkına dayanabilir.
2.
Zilyet,
zilyedi olduğu şey üzerinde kendisine malik tarafından bir hak tanındığını
ileri sürebilir. Yani kendi sınırlı ayni hakkına veya kişisel hakkına
dayanabilir.
3.
Feri
zilyet, şeyi kendisine teslim edenin mülkiyet karinesine dayanabilir.
4.
Feri
zilyet, şeyi kendisine teslim edenin kişisel veya sınırlı ayni hakkına
dayanabilir.
Zilyetlikte İade
Haklı bir
zilyetliğe dayanan kişi, haklı sebebi olmaksızın zilyetliği elinde bulunduran kişiden
zilyetliği geri verilmesini ister.
Haksız zilyet
olan kişi kötüniyetli olabileceği gibi, iyiniyetli de olabilir. İyiniyetli
zilyedin ve kötüniyetli zilyedin iade halindeki borçları birbirinden farklıdır.
İyiniyetli Zilyet İçin
Şeyin İadesi
Zilyetliğinin
haksız olduğunu bilmeyen ve bilebilecek durumda olmayan zilyet iyiniyetlidir.
İyiniyetli
zilyet kendisinden iade talebinde bulunulduğunda, elinde kalanı iade etmek
zorundadır. Mal tükenmiş ise, ek bir sorumluluğu doğmaz. İyiniyetli zilyet,
hangi sıfatla davrandığını düşünmüşse, kanun bu niyetini korur. Yani malik
sıfatıyla zilyet olan iyiniyetli ama haksız zilyet, malik olarak yaptığı
işlemlerden dolayı sorumlu olmaz. Malın bu kullanma sonucunda kaybedilmesinden,
yok olmasından veya hasara uğramasından dolayı sorumlu olmaz, tazminat ödemez.
Eğer mal
üzerinde tasarrufta bulunulmuş ve tasarruftan dolayı mal yerine ikame bir mal
alınmışsa, mal yerine bunun iade edilmesi gerekir. Bu ancak sebepsiz
zenginleşme davası yoluyla istenebilir.
Masraflar
Bir mal
üzerinde yapılan masraflar, zaruri masraflar, faydalı masraflar ve lüks
masraflar olarak üçe ayrılır.
İyiniyetli
zilyet, iade ettiği mala yaptığı zaruri ve faydalı masrafları isteyebilecektir.
Lüks masraflarla mala eklenen değer, mala zarar vermeden sökülüp
alınabiliyorsa, iade eden bunları alabilir. Eğer bu mümkün değilse bu
masrafları isteyemez. Lüks masraflarla eklenen değeri sökmesi mümkün olsa bile,
zilyetliği geri alan kişi bunların değerini ödemeyi teklif ederse bu ödemeyi
kabul edip bu değeri malın üzerinde bırakmak zorundadır.
Kötüniyetli Zilyet İçin
İyiniyetli
olmayan zilyet, malı iade eder. Mal elinden çıkmışsa malın değerini tazmin
eder. Ayrıca malı elinde haksız olarak elinde bulundurduğu için hak sahibine
vermiş olduğu zararları ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal ettiği ürünleri
tazmin etmek zorundadır.
Şeyin İadesi
İyiniyetli
olmayan zilyet, malı iade eder. Mal elinden çıkmışsa malın değerini tazmin
eder. Kötüniyetli zilyet mala bir zarar vermişse, bu zararı tazmin eder. Bu
zarar bir kaza sonucu meydana gelmiş olsa dahi, kötüniyetli zilyet zarardan
dolayı sorumludur. Yani kusuru aranmaz. Ancak kötüniyetli zilyet malı kime iade
edeceğini bilmiyorsa, sadece kusuruyla verdiği zararlardan ötürü sorumlu olur.
Ayrıca her halde, malın tazminat isteyenin elinde olsaydı dahi zarar göreceğini
ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.
Masraflar
Kötü niyetli
olmayan zilyet, yaptığı masraflardan ancak zorunlu olanların tazmin edilmesini
isteyebilir. Faydalı ve lüks masrafı talep edemez.
Ecri misil
Ecri misil
haksız bir kullanımın karşılığı olarak verilmesi gereken bedel anlamına gelir.
Bir şeyin haksız kullanımı söz konusuysa, bu haksız kullanımın karşılığında
malikin talep ettiği bedeldir. Kiraya benzeyen bir yapısı vardır.
Bu durumda
kötüniyetli zilyet, malın alıkonulmasından doğan zararı, elde edilen ürünleri
veya bunların bedelini, elde edilmesi ihmal edilen ürünlerin bedelini öder.
Elde edilen ürün, malın iade edildiği kişinin kendisinin elde etmesi mümkün
olmayan bir ürün olsa bile bunu veya bunun bedelini öder.
Tazminat
kural olarak bir zararla ortaya çıkar. Bir zarar olmadan tazminata
hükmedilebilmesi için, kanunda bunun öngörülmüş olması gerekmektedir. Elde
edilen ürünler ve elde edilmesi ihmal edilen ürünlerin tazmininde zarar
aranmamıştır.
Yargıtay bu
konuda iki içtihadı birleştirme kararı vermiştir. Bunlardan birisinde, ecri
misle kira demiş ve zamanaşımını 5 yıl olarak değerlendirmiştir. Daha sonra
bunu haksız fiil tazminatı olarak nitelendirmiş ve zamanaşımını 1 yıla
düşürmüştür. Ancak Yargıtay dahi daha sonra zamanaşımını 5 sene olarak tutmuştur.
Bu somut adaletin sağlanması amacıyla yapılmış bir uygulamadır.
Ecri mislin
miktarı ile ilgili olarak da iki farklı yaklaşım sergilemiştir. İlk olarak,
kiraya verilseydi elde edilecek olan bedele hükmedilmeye başlanmıştır. Daha
sonra bu kar yoksunluğu olarak değerlendirmiş ve kiradan daha yüksek bir bedele
hükmedilmiştir. En sonunda, bu iki değerle de bağlı kalınmayıp somut adaleti
sağlama duygusuyla, daha da yüksek bir bedele hükmedilmiştir.
Bu kapsamda,
örneğin bir meyve bahçesinde, hem kiraya verilebilir bir mal olarak görülüp
kira bedeli istenecek, hem de meyvelerin bedeli istenecektir. Yargıtay, bu
durumda bedelden indirime gitmektedir. Özellikle davanın açılmasının bilerek
geciktirilmesi gibi bir durumda, öğrenme anına kadar geçen zamana ilişkin tazminata
hükmedilmektedir.
Mal, ivaz
karşılığı kiraya verilebilmesi mümkün olmayan bir malsa, ecri misil
istenemeyecektir.
Paylı
mülkiyette de ecri misil konusu önem taşır. Her malik, diğer paydaşların
kullanımına zarar vermedikçe, malın tamamını kullanma hakkına sahiptir. Bazen
bir paydaş maldan tam olarak yararlanırken, diğer paydaşların maldan hiç
yararlanamadığı görülmektedir. Bu durumda maldan yararlanamayan paydaşlar ecri
misil davası açabilmektedirler. Yargıtay, paydaşın yararlanmayı talep etmiş olmasını
ve kullanımının diğer paydaş tarafından kullanımının engellendiğinin ispatını
aramaktadır. Paydaş bunu ispat edemezse, ecri misil tazminatı alamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder