Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlardan
Devletin Sorumluluğu
Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet
sorumludur. Devletin memura rücu hakkı vardır. Davalar, sicilin bulunduğu yer
mahkemesinde görülür.
Devletin sorumlu olması için kusur aranmaz.
1.
Zarar bulunmalıdır.
Sicilde kişinin adına kayıtlı gözükmesi gerektiği halde, bu
kayıt yoksa zarar ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde, olmaması gereken bir kaydın
olması da zararın ortaya çıkmasına sebep olur. Tapu kaydının düzeltilmesi için
dava açma imkanı vardır. Bu dava açma imkanı olduğu sürece, zararın ortaya hiç
çıkmaması şansı mevcut olduğu için devlete tazminat davası açılamaz. Ancak
yolsuz tescil sebebiyle taşınmazı kullanamamaktan dolayı uğranan zarar ve dava
giderleri talep edilebilir.
2.
Zarar tapu sicilinin hukuka aykırı olarak
tutulmasından doğmalıdır.
Mevcut olması gereken bir kaydın hiç yapılmaması, yanlış ya
da eksik yapılması olarak kendini gösterir.
Herhangi bir ayni hakkın devrini veya tesisini konu edinen
sözleşmeye aykırılık sebebiyle zararın ortaya çıkması halinde devletin
sorumluluğuna gidilemez. Burada karşı tarafın akdi sorumluluğu vardır.
Kadastro faaliyeti sırasında yapılan işlemlerden dolayı
doğan zararlar için devletin sorumluluğuna gidilmesini Yargıtay kabul
etmemekteydi. Ancak AİHM etkisiyle, Yargıtay burada da bireyi koruyarak
tazminata hükmedilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
Sahte veraset senedi, sahte vekalet gibi belgelerle yolsuz
tescilin oluşmasına sebebiyet verilmesi halinde de öncelikle devletin
sorumluluğu kabul edilmemiştir. Şu kadar ki, tapu memurunun kolaylıkla anlaması
gereken ama anlamadığı sahteciliklerde devlet sorumlu kabul ediliyordu. Ancak
AİHM etkisiyle bu ayırım da kaldırılmış, tamamı için devlet sorumlu
tutulmuştur.
Devletin sorumluluğu için kusuru aranmaz, ancak illiyet bağı
aranır. Zararla, devletin tapu sicilini tutması arasında illiyet bağı
olmalıdır.
22.11.2012
Kayıt
Kayıt ibaresi zaman zaman kanunda tescil yerine de
kullanılmaktadır. Ama bu teknik olarak doğru bir kullanım değildir. Kayıt,
tapuda yapılan her türlü işlem için kullanılabilen bir tabirdir. Tescil ise dar
manada, teknik bir sicil değişikliğidir.
Tescil
Tescil, tasarrufa konu olan taşınmaz malikinin yazılı beyanı
üzerine yapılır. Yani tescil talebi;
·
Malik tarafından,
·
Yazılı olarak
Yapılır.
Yazılı beyanın, taşınmazın kayıtlı olduğu tapu memuruna
iletilmesi gerekmektedir.
Edinen kimse, kanun hükmüne, kesinleşmiş mahkeme kararına
veya buna eşdeğer bir belgeye dayanıyorsa, bu beyana gerek yoktur.
Ayni hakkı tescilden önce kazanılmışsa, tescilden önce
kazanan kişi bu kazanmayı belgeleyerek taşınmazın veya sınırlı ayni hakkın
kendi adına tescilini isteyebilir.
Talep bir ayni sözleşme değildir. Zira uyuşan iki taraf
iradesi yoktur. Bir diğer görüş talebin, henüz borçlandırıcı işlemin
yapılmadığı safhada yapılan usuli bir işlem olduğunu söylemektedir. Bu görüşe
göre, usuli işlemin eksikliği hakkın kazanılmasına engel teşkil etmez. Bugün
kabul gören görüş, talebin tek taraflı bir tasarruf işlemi olduğudur. Çünkü
karşı tarafın rızası aranmaz.
Tescil talebinde bulunan, talepte bulunmaya yetkili malik
veya malikin temsilcilisi olduğunu ispat etmelidir. Ayrıca tescilin hukuki
sebebini de belgelemelidir. İşlem temsilci vasıtasıyla yapılacak ise,
temsilcinin taşınmazın devri konusunda yetkili olduğunun özel olarak
belirtilmesi ve vekaletnamenin resmi şekle uygun olarak çıkartılması
gerekmektedir.
Hukuki sebebin geçerliliği kural olarak resmi şekle tabidir.
Kanun bunun aksine bazı durumlarda izin verebilir.
Belgeleme yeterli değilse veya yoksa, tescil istemi
reddedilir. Ancak hukuki işlem sebebine ilişkin belgeler tamam, ancak tasarruf
yetkisini belirten belgeler tamam değilse, geçici tescil yapılabilir. Ancak
malikin rızası olmalıdır. Bu durum şerh edilir. Örneğin, taşınmazın maliki
olduğunu kanıtlayamayan kişi, malikin rızasıyla, geçici tescil isteyebilir.
Belgeler tamamlandıktan sonra, tescil talep tarihinden itibaren hüküm doğurur.
Tescil talebi mülkiyet kazandırmaya ilişkin ise, yeni
malikin tam adı, baba adı, anne adı vs. gibi onun kimliğini net şekilde belli
etmeye yarayacak bilgiler de kaydedilir. Malik tüzel kişi ise, unvanı tam
olarak yazılır.
Taşınmaz lehine irtifakların tescil ve terkini, hem yüklü
hem de yararlanan taşınmazların sayfalarına kaydedilir.
Bir taşınmaza birden fazla ipotek kurulabilir. Her ipotek,
ipotek hakkı sahibinin adına yapılır.
Tapu memuru, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri
onlara tebliğ etmekle yükümlüdür. İlgililer bu kayıtlara karşı itiraz edebilir.
İtiraz süresi, tebliğden itibaren başlar.
Terkin
Ayni hakkın kaydının silinmesidir. Yani tescilin silinmesi
işlemine terkin denir. Yolsuz tescillerin silinmesi de terkin ile yapılır.
Terkin, ayni hakkı sona erdiren ve yolsuz tescili sona
erdiren terkinler olarak ikiye ayrılır.
Terkin talebinde bulunan, feragat arzusunu açıklamalı ve
feragat ettiği hakkın sahibi olduğunu ispat etmelidir. Hak sahibinden
başkasının rızası gerekmez.
Gerek kasten, gerek sehven yapılan kayıt, gerçek hak
sahibini yansıtmıyorsa, yine terkin yapılır. Bunlara sicili düzelten terkinler
denir.
Kayıt şekli değeri haizse, yani şekli olarak doğru ancak
maddi hukuk açısından doğru değilse, kaydın düzeltilmesi için mahkeme kararı
gerekir. Mahkeme kararıyla şekli olarak görülen hak sahibi silinir ve gerçek
hak sahibi yazılır. Hak sahibi olarak görülen kişi kendi rızasıyla terkini
isteyebilir.
Kaydın hiçbir değeri kalmamışsa, örneğin kişiye bağlı
irtifak hakkı sahibi ölmüşse, tapu memuru bunu resen düzeltir. Eğer
düzeltmemişse, ilgili kişi de bunun düzeltilmesi talebinde bulunabilir.
Talep yevmiye defterine yazılır. Daha sonra esas deftere de
kaydedilir. Yevmiye defterine kayıttan itibaren terkin hüküm doğurur.
Terkin edilen sayfaya, terkin edilmiştir kaydı düşülür. Bu
sayfa işlemden kalkar.
Tadil
Var olan bir kayıtta ekleme veya çıkarma şeklinde olur.
Tadil, zorunlu olarak tescil veya terkin olarak gözükür. Var olan hakta
kısıtlama yaratıyorsa terkin, genişleme yaratıyorsa tescildir.
Diğer Kayıtlar
·
Şerh
·
Beyan
Şerh ve beyan kayıt işlemleridir. 3 tane şerh tipi vardır.
·
Kişisel hakların şerhi
Bir kişisel hak, tapu kütüğüne ancak kanun izin verirse şerh
edilebilir. Şerh edilebilecek kişisel haklar kanun tarafından belirlenmiştir ve
numerus clausus ilkesine tabidir.
Medeni Kanun; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden
doğan haklar, sözleşmeden doğan ön alım, alım ve geri alım hakları, müşterek
mülkiyette yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin sözleşmeler, ön alım
hakkından feragat sözleşmesi, üst hakkında bedele ilişkin hak, rehinde boş
dereceye ilerleme hakkı vb.
Borçlar Kanunu; bağışlamada rücu hakkı, adi kira ve ürün
kirası hakkı…
Diğer Kanunlar; tapu kanununda, satış vaadi sözleşmesinin
tek taraflı taleple şerhi öngörülmüştür.
Ön alım ve geri alım hakları 10 yıllık süreyle
sınırlandırılmıştır. Taşınmaz satış vaadi için ise süre 5 yıldır. Şerhin izin
verilen süresinin sonunda, şerh resen terkin edilir.
·
Tasarruf yetkisi kısıtlamalarına ilişkin şerhler
Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları
şerh verilebilir. Bir taşınmaz üzerindeki hak dava açılarak çekişmeli hale
getirilmiş ise, hak iddia edenin iddiası şerh verilebilir. Bu durumda,
çekişmeli hakkı kazanan üçüncü kişilere de hak ileri sürülebilecektir. Bu
şerhin amacı tapunun kilitlenmesi değil, daha sonra hak sahibi olacakların
iyiniyetini bertaraf etmektir.
Haciz, iflas kararı veya konkordato ile verilen süre şerh
edilebilir.
Aile yurdu kurulması, art mirasçı atanması gibi hususlar
şerh edilebilir. Art mirasçının hakkının zayi olmaması için, üçüncü kişilerin
iyiniyetini bertaraf eden bir şerh düşülebilir.
Aile konutu da şerh verilebilir. Aile malları da korunma
altına alınabilir.
Kamulaştırma kararı alındığında gayrimenkule şerh
düşülebilir. İskan Kanunu gereği dağıtılan yerler için de bu husus şerh
düşülebilir. Ayni sermaye olarak bir taşınmaz sermaye olarak gösterilmişse bu
da şerh düşülür.
·
Geçici tescil şerhi
İddia edilen bir ayni hakkın güvence altına alınması
gerekiyorsa, örneğin sicil dışı ayni hak kazanımı sicile tescil edilene kadar,
şerh düşülebilir.
Tescil talebinde bulunan kişi talepte bulunmada yetkili
olduğunu ve hukuki sebebi göstererek tescil ister. Yetkili olduğunu ispat
edemese de geçici tescile izin verilmektedir. Geçici tescil şerhi, bütün
ilgililerin rızasına veya hakimin kararına bağlıdır.
Vakıf, mahkeme kararı ile kurulur. Mahkeme, vakfı kurduğunda
bu hususu şerh ettirir.
Beyanlar
·
Medeni Kanun’un 1012 maddesi
·
Tapu Sicil Tüzüğü
·
Diğer Kanunlarda
Eklentilerin tapu kütüğüne beyan olarak kaydedilmesi
mümkündür. İkinci olarak kamu hukukundan doğan bazı kısıtlamalar da beyan
olarak tapuya geçebilir. Örneğin, askeri güvenlik sebebiyle bazı işlerin
yapılamayacak olması beyan olabilir. Bunlar MK 1012’de öngörülmüştür.
Tapu sicil tüzüğü, inşaatçı ipoteği sebebiyle inşaata
başlandığını öngörmektedir.
Diğer kanunlardan en önemlisi Kat Mülkiyeti Kanunudur. Buna
göre, taşınmaz üzerindeki bağımsız bölümler kaydedilir. İki kamu dairesi
arasındaki mal değişimi de Kamulaştırma Kanuna göre beyan olarak kaydedilir.
Beyan, kamu hukuku kısıtlaması varsa iyiniyeti kaldırır.
Tescilin Hükmü
Kurulması kanunen tescile tabi haklar, tescil edilmedikçe
varlık kazanamazlar. Ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar. Buna tescilin olumsuz hükmü denir. Olumsuz denir;
çünkü tescil olmadıkça ayni hak vücut kazanamaz.
Sicil dışı kazanımlar bu kuralın istisnadır. Buna göre,
miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma ve kanunda öngörülen
diğer hallerde tescilden önce mülkiyet kazanılır. Vakıf, mahkemelerde tutulan
vakıf defterine tescille tüzel kişilik kazanır. Tüzel kişilik kazandığı anda,
kendisine özgülenen malları tescilsiz olarak iktisap eder. Tescilsiz iktisaplar
kanunda sınırlı sayıda sayılmıştır.
İrtifak hakları tescille kazanılır. İrtifak haklarının da
tescilsiz kazanılması mümkündür. Bu esas, taşınma yükü için de kullanabilir. Taşınmaz
rehni için ise ancak kanunda sayılan ayrık durumlarda tescilsiz rehin
kurulabilir.
Taşınmaz rehni feri bir haktır. İpotekli bir alacak temlik
edildiğinde, rehin tescilsiz olarak geçer.
Tescil olmadıkça taşınmazlar üzerinde tasarruf edilemez.
Bunun bir istisnası yoktur. Sicil dışı kazanılan bir taşınmazda tasarruf
edilebilmesi için mutlaka sicilde tescil yapılmalıdır.
Tescil, iyiniyetli hak iktisaplarına imkan verir. Başka bir
ifadeyle, tapu kaydındaki bir tescile
iyiniyetle güvenerek hak iktisap eden kişinin bu kazanımı korunur. Kazanım
geçerli olmasa dahi kazanım korunur. Bu tescilin olumlu hükmüdür.
Bu hükümden yararlanılabilmesi için öncelikle bir yolsuz
tescil var olmalıdır. Yolsuz tescil, kurucu unsurlardaki eksiklik veya tescilin
sonraki bir sebeple geçersiz hale gelmesi ile oluşabilir. Yolsuzluğun tapudaki
kayıttan anlaşılamıyor olması gerekmektedir. Burada, hak kazanan kişinin
tescili düzgün sanıyor olması, böyle kabul etmesi gerekmektedir. Yani, yolsuz tescilin taraflarından birisi
bunu iddia edemez.
1023. maddenin koruması, sadece tapudaki kayda dayanarak
yapılan kazanımları kapsar. Kişi tapuda kendisinden önce yapılan işlemlere
ilişkin belgeleri incelemek zorunda değildir.
Koruma sadece ayni hak kazanımlarını kapsar. Şerh edilmiş
haklar, tapuya güvenilerek kazanılamaz. Bunlar kişisel haklardır.
Yevmiye defterine kayıt yapıldığı anda iyiniyet mevcut
olmalıdır. İyiniyetin sonradan kaybı, kazanımı etkilemez.
1023’ten yararlanacak üçüncü kişinin yaptığı işlemin tüm
kurucu unsurları tamam olmalıdır.
Kamu malları üzerinde yapılan kazanımlar için 1023
uygulanmaz.
Ayni hak olmamasına rağmen, ayni hak gibi kaydedilen haklar
da 1023 ile kazanılamaz. Kazanılan hak, bugünkü Türk hukukuna göre var olan bir
ayni hak olmalıdır.
Şerhlerin Hükmü
Medeni Kanun ve diğer bazı kanunlarda, sınırlı sayı ilkesine
bağlı olmak üzere, bazı nispi hakların tapuya şerh edilmesine izin verilmiştir.
Bu şerhler şu sonuçları doğurur.
·
Eşyaya
bağlı borç altına sokma: Şerh ilişkin olarak verildiği hak ile ilgili, o
taşınmazın sahibini eşyaya bağlı borç altına sokar. Eşyaya bağlı borç, o eşyaya
kim sahip ise, borca da onun muhatap olması anlamına gelir. Bu, nispi hakkın
etkisini kuvvetlendiren bir etkiye sahiptir.
Örneğin, tapuya şerh edilmiş bir taşınmaz
satış vaadi, taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunulmasına engel olmaz. Ancak
taşınmazı iktisap eden üçüncü kişi, bu taşınmaz satış vaadinin kendisini
bağlamadığını ileri süremez.
·
Munzam
etki: Munzam etki, hak kullanıldıktan sonra kendi varlığını gösteren bir
etkidir. Şerh verilen hakkın sahibinin hakkını almasını engelleyen diğer
hakları bertaraf eder. Yani hak kullanmakla tükenmiş olsa bile, munzam etkiyi
kullanarak ona karşı ileri sürebilir.
Bu hakkın doğması için, mutlaka
tapuda bir şerh olmalıdır. Bu şerhin kurucu unsurları tamam olmalıdır. Yolsuz şerh bir hüküm ifade
etmez.
Tasarruf yetkisi kısıtlamaları bir diğer şerh türüdür. Bazı
tasarruf yetkisi kısıtlamaları için şerh kurucu etkiye sahipken, diğer bazı tasarruf
yetkisi kısıtlamaları için şerh açıklayıcı etkiye sahiptir.
·
Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme
kararları kurucudur.
·
Haciz, iflas kararı veya konkordato ile verilen
süreye ilişkin şerh açıklayıcıdır.
·
Bir yerin aile konutu olduğuna ilişkin şerh
açıklayıcıdır. Şerh olmasa dahi, bir aile konutu eşin rızası olmadan
devredilirse, bu işlem rızaya bağlıdır. Çünkü alan kişi için, işlemin kurucu
unsurlarında eksiklik vardır. Bu kişi, taşınmazı bir başka kişiye satıyorsa, bu
üçüncü kişinin iyiniyeti korunur ve işlemi geçerli olur. Yargıtay ise, ilk
iktisabı dahi 1023. madde kapsamında korumaktadır.
Geçici tescil şerhi iki halde mümkündür. Tescil sırasında
tasarruf yetkisine ilişkin belgelerde eksiklik varsa geçici tescil şerhi
verilir. Bunun hükmü, eğer belgeler tamamlanırsa tescilin hükmünün geçici
tescilin verildiği tarihten itibaren doğmasıdır. Diğer bir hal, iddia edilen
ayni hakkın güvence altına alınması gerekiyorsa hakimin geçici tescil kurulması
kararı ile ortaya çıkar. Bu tescil, üçüncü kişilerin iyiniyetini kaldırır.
Hakimin kararı, tapudaki işlemleri durdurmaz. Ama taşınmazı devralan kişi bu
riski göze almış olur. Ancak uygulamada, bu tapu sicili kilitlenmektedir.
Beyanların Hükmü
Beyanlar, herhangi bir menkulün, taşınmaza eklenti olduğu konusunda
bir karine yaratır. Kamu hukukuna ilişkin beyanlar ise açıklayıcı önem taşır.
Taşınmaza İlişkin Bilgilerin Hükmü
Taşınmaza ilişkin bilgiler, sadece yüzölçümü ile ilgili
olarak hak kazanımı sağlar.
Yolsuz Tescilin Ortaya Çıkması Halleri
1.
Kurucu unsur eksikliği
Kurucu unsur eksikliği başlangıçta işlem yapılırken etkili
olur. Yapılmaması gereken bir terkin sonradan yapılırsa, bu da bir kurucu unsur
eksikliğidir.
2.
Sonradan meydana gelen değişiklikler
Yeni hal sicile yansımadığı için de yolsuz tescil ortaya
çıkmış olabilir.
Yolsuz Tescilin Sakıncaları
·
Madde 1023’ün uygulanmasına sebep olabilir.
Devletin zararın meydana gelmesinde etkisi varsa, zarar tazmin ettirilir.
·
Tapuda uzun süre kalan yolsuz tescil sahibi,
zamanaşımı ile hakkı kazanır.
·
Gerçek hak sahibi, tapuda malik olarak
gözükmedikçe tasarrufta bulunamaz.
·
Taşınmazlarda hak karinesinden ve zilyetlikten
doğan dava hakkından, sadece adına tescil bulunan kişi yararlanabilir.
Yolsuz Tescilin Düzeltilmesi
Yolsuz tescil, üç farklı yolla düzeltilebilir.
·
Tapu kaydının tashihi davası
Tapuya yapılan kayıtların, tapuda hak sahibi olarak görülen
kişinin rızası olmadan değiştirilmesi, kural olarak mahkeme kararına bağlıdır.
Kurucu unsur eksiklikleri dava ve anlaşma yoluyla
düzeltilebilir. Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya tescil yolsuz
olarak terkin veya tadil edilmişse, ayni hakkı zedelenen kişi dava yoluyla
sicilin düzeltilmesini talep edebilir. Bu davanın davacısı sicilde görülmeyen
gerçek hak sahibidir. Davalısı ise sicilde, lehine yolsuz tescil görülen kişi
veya kişilerdir. Ayrıca, bu kişilerin külli haleflerine karşı da tapu kaydının
tashihi davası açılabilir.
İyiniyetli üçüncü kişilerin kazandıkları haklar saklıdır.
Yolsuz tescile dayanarak hak iktisap etmiş ama kötü niyetli olduğu kabul edilen
üçüncü kişilere karşı da tapu kaydının düzeltilmesi davası açılabilir.
Örneğin; B gerçek malikken, sicilde A malik gözükmektedir.
A, İ’ye bir irtifak hakkı tanımıştır. İ’nin iyi niyetli ise 1023’e dayanarak
kazandığı hak kurulacaktır. B, İ’nin kötü niyetli olduğunu düşünüyorsa, ona
karşı da bu davayı açabilir. A ise, kendi yolsuz tesciline dayanarak İ’ye kendi
tescilinin yolsuz olduğunu ileri süremez. Eğer A ile İ arasındaki sözleşmenin
kurucu unsurları eksikse, örneğin şekle aykırılık varsa, A dava açarak İ lehine
olan tescilin terkin edilmesini isteyebilir. İ, A’nın lehine olan tescilin
yolsuz olduğuna ilişkin bir savunma ileri süremez.
Bu davanın hukuki niteliği uygulamada tartışmalıdır. Bazı
yazarlar bu davanın bir tespit davası olduğunu ve mahkemenin gerçek hak
sahibini tespitle yetineceğini, diğer bazı yazarlar ise davanın bir eda davası
olduğunu ve mahkemenin gerçek hak sahibi lehine tescili emredeceğini
söylemektedir. Oğuzman’ın görüşüne göre yolsuz tescilin iptali davası bir mülkiyet
iddiasına dayanıyorsa bu bir istihkak davasıdır, eğer dava sınırlı ayni hakka
dayanıyorsa el atmanın önlenmesi davasıdır.
·
Anlaşma
Tescile esas bir anlaşma mümkündür. Yolsuz tescil sahibi
malik ve gerçek hak sahibi anlaşır ve anlaşmayı resmi şekilde yaparlarsa,
tapuda kaydın düzeltilmesini isteyebilirler.
Eğer bir sınırlı ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse,
anlaşmaya gerek yoktur. Hak sahibinin tek taraflı talebiyle hakkından feragat
etmesi mümkündür.
·
Tapu memurunun düzeltimi
İlgililerin rızası olmadıkça, tapu memuru sicildeki
yolsuzlukları ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir. Sadece basit yazı
hatalarını resen düzeltebilir. Eğer yanlışlık kurucu unsurdaysa, rıza ile
düzeltme yapılamaz.
Hakkın içeriği ile ilgili olup, kurucu unsurla ilgili olmayan
hatalar rıza ile düzeltilebilir.
Düzeltme, eski tescilin terkini veya yeni bir tescilin
yapılması biçiminde olabilir.
Sicil dışı hak sahibi olma durumu varsa, sicilin
düzeltilmesi için gerçek hak sahibinin talebi gerekir. Gerçek hak sahibi, sicil
dışı kazanımı ispat eden belgeleri sunmalıdır.
Ayni hak sicil dışında sona ermişse hakkın eski sahibi
hakkın sicilden terkinini isteyebilir. Ayni hakkın sona erdiği açıkça
anlaşılıyorsa bunu sicil memuru da resen silebilir. Örneğin, intifa hakkı
sahibi ölmüşse, tescil tüm değerini yitirdiği için sicil memuru tarafından
kayıt terkin edilecektir.
Tapu kütüğünün düzeltilmesi davası şerhler için de
açılabilir.
Tasarruf yetkisini kısıtlayan şerhler hükümsüz hale
geldiğinde, örneğin aile konutu artık mesken olarak kullanılmıyorsa, hak sahibi
bunu ispat ederek kaydı sildirebilir.
Yolsuz beyanlar, kişiye veya eşyaya yönelikse tapu kaydının
düzeltilmesi davası yoluyla tadil veya terkin ettirilebilir. Eğer kamu hukukuna
ilişkin bir kısıtlama öngören beyan varsa, ancak idari işlemle bunun
kaldırılması istenebilir. İdari işlemle kaldırılmazsa, bunun reddine ilişkin
işleme karşı idari yargıda iptal davası açılabilir. Ancak Yargıtay, bu
davaların adli yargıda açılması halinde de davayı uygun bulabilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder