·
SAŞ: Sigorta Anonim Şirketi
·
SEN: Sigorta Ettiren
Farklı nevileri olmasına rağmen
sigorta sözleşmesi temelde bir sözleşmedir. Kısaltması S/S’tir.
Sigorta sözleşmesinde SEN, para
ödemeyi taahhüt eder. Prim kambiyo senediyle de ödenebilir. Kredi kartı ile
ödemelerde bazı hukuki sıkıntılar vardır.
Prim mutlaka paradır. Prim
karşılığında sigortacı, sigorta ettirenin zarar görmesi ihtimaline karşı güvence
sağlar. Riziko doğmazsa hiç para ödemez.
Bu sözleşme bir güvence satışı
değildir. Satış sözleşmesine ilişkin terimler burada kullanılmamalıdır. Sigorta
sözleşmesi ayrı bir sözleşme türüdür.
Deprem halinde evin yıkıldığı
varsayımında, kat maliki müteahhitten tazminat ödemesini talep edebilir. Ancak
bu çoğu zaman davaların uzunluğu sebebiyle tatmin edici bir yöntem değildir. Bu
yüzden kat malikine zorunlu emlak sigortası yapma zorunluluğu getirilmiştir.
Deprem sigortası, yangın, su basması gibi hallere karşı bir bedel ödemeyi
taahhüt etmez. Bu hususlar ayrıca eklenebilir. Hepsinin bir arada olduğu
sigorta poliçeleri de mevcuttur.
Sigortacı, ödemeyi yaptığı
sigortalının haklarına halef olur. Dolayısıyla örnekte, sigorta şirketi zararı
kendisine ödemesi için müteahhite başvurabilir.
Sigorta şirketleri, müteahhitleri
de tazminat ödeme rizikosuna karşı sigortalamaktadır. Bu şekilde sigortalara
sorumluluk sigortası denir.
Kanunda yapılan yeni düzenlemeyle,
artık zarar görenler doğrudan müteahhidin sorumluluk sigortasına başvurup zarar
karşılığı para ödemesini ondan talep edebilir. Bu sigortacı ödemeyi doğrudan
zarar görene yapar, sigortalıya değil.
Sorumluluk sigortalarında zarar
görenlerin yaptığı başvurularda 4 ay içinde kararın verilmesini gerektiren
zorunlu bir tahkim usulü öngörülmüştür.
Sigorta ettiren, üçüncü kişi
lehine bir sigorta sözleşmesi de yapabilir. Bu tam üçüncü kişi lehine bir
sözleşme olur. Yani sigortalı doğrudan sigorta şirketine zarar karşılığı para
ödemesi için başvurabilir.
(SLI)Sigortalı: Güvence verilen, tazminatı alacak olan kişidir. Bu
kişi SEN olabileceği gibi, üçüncü bir kişi de olabilir.
Can sigortasında, hayatı
sözleşmeye konu olan kişi sigortalıdır. Ancak burada ödemeyi sigortalı kişi
almaz. Ödemeyi lehtar(LT) alır. Bu
bir tazminat değildir.
Kanunun Sistematiği
Sigorta Hukuku
-
Birinci Kısım: Genel Hükümler
-
İkinci Kısım: Özel Hükümler
1.
Zarar sigortaları
a.
Mal sigortaları
b.
Sorumluluk sigortaları
2.
Can sigortaları
a.
Hayat sigortası
b.
Kaza sigortası
c.
Hastalık ve sağlık sigortası
3.
Güvenlik elektronik imzalı poliçe
Sigorta Şirketlerinin Denetimi İlkeleri
Sigortacılık faaliyetine ilişkin
esaslar 2007 tarihli Sigortacılık Kanunu’nda düzenlenmiştir. Türk Ticaret
Kanunu’nun 6. Kitabı sigorta sözleşmesini düzenler.
Sigortacılık Kanunu’na göre devletin
bu alana müdahalesi vardır. Sigorta şirketlerinin kurulması, faaliyeti ve sona
ermesi aşamalarında devletin düzene müdahalesi vardır. Devletlerin sigortacılık
alanına müdahalesi devletin kendi anlayışıyla paraleldir. Bazı devletler sadece
aleniyetin sağlanmasına yönelik hükümler sevk ederler. Örneğin, şirketleri
belirli zamanlarda bilançolarını açıklamaya mecbur etmek… Bazı devletler
normatif kurallar koyup, şirketleri bunu uygulamaya mecbur ederler. Diğer
materyal sistemlerde ikisi de uygulanır.
Devletin bu alana iki sebeple
müdahale eder. Bunlardan ilki SEN’in haklarının korunmasıdır. Bu şirketler
milyonlarca insanla sözleşme yaparlar. Bu kişilerin haklarının korunması
çeşitli yollarla olur. İkincisi şirketlerin ekonomik yapılarının sağlıklı
olmasına yönelik tedbirler alınmasıdır. Bu alanda istikrar sağlanmak
istenmiştir.
Sigorta ettirenlerden tahsil
edilen primler oldukça büyük miktarlara çıkmaktadır. Sigorta şirketlerinin
batması, mali durumlarının bozulması devlet tarafından arzu edilmez. Zira devletin
ekonomik politikalarını yakından ilgilendiren bu alanların korunması gerekir.
Sigorta Şirketinin Kuruluşu
Bu şirketler özel olarak sevk
edilmiş kurallara tabidir. Bu sebeple herkes bu alana giremeyebilir.
·
Buna göre ilk düzenleme şirket tipinin ve faaliyet
sahasının sınırlandırılmasıdır. Türk Hukuku’nda iki şirket tipi sigortacılık
faaliyeti yapabilir. Bunlar Anonim Şirket ve Kooperatif Şirkettir.
·
Faaliyet sahası da sınırlandırılmıştır. Faaliyet
konusu sigortacılık faaliyeti veya doğrudan sigortacılıkla bağlantılı bir iş
olmalıdır. Bunun dışında bir faaliyet konusu olamaz.
Şirketlerin sahip olması gereken
özellikler vardır.
·
Kurucuların sahip olması gereken özellikler
vardır. Şirket kurucusu olabilmenin ilk şartı, adli sicilin ekonomik suçlar
bakımından temiz olmasıdır.
·
Sigorta şirketinin kurucusu bu faaliyetin
gerektirdiği kadar mali güce ve itibara sahip olmalıdır. Bunun ön koşul
olmasının sebebi ortakların muvazaalı ortak olmasını engellemektir.
·
Sigorta şirketlerinin hisse senetleri nakit
karşılığı çıkarır. Halka açık olan anonim şirketlerde, halka açık olan kısımlar
hariç hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olması gerekir.
·
Holding çatısı altında bulunan bir sigorta
şirketi kuruluyorsa, holdingin finansal gücünün sigorta faaliyetini
yürütebilecek düzeyde olması gerekmektedir.
Kooperatiflerin sahip olması
gereken bazı özellikler vardır.
·
Açık kooperatiflerin ve kapalı kooperatiflerin
tabi oldukları kurallar farklıdır. Bir kooperatif sadece üyeleri ile sigorta
sözleşmesi yapıyorsa bu kapalı bir kooperatiftir. Bunların üye sayısı minimum
200 olmalıdır. Yöneticilerin herhangi bir ayrıcalığı olamaz.
·
Üye olmayan kişilerle sözleşme yapılabilmesi
için bunun kooperatifin ana sözleşmesinde yer alması gerekmektedir. Ayrıca Hazine
Müsteşarlığından da izin alınması gerekir.
Yabancı sigorta şirketlerinin
burada sigortacılık faaliyeti yürütebilmeleri için gereken unsurları Bakanlar
Kurulu belirler. Bakanlar Kurulu bunların şube olarak çalışmalarını
öngörmüştür. Bu yabancı sigortacılar genel olarak Türkiye’de kurulmuş sigorta
şirketlerini satın alma yoluna gitmektedirler.
Ruhsatname
Ruhsat, sigorta şirketinin
SEN’lerle sözleşmesi yapabilmesi için alması gereken belgedir.
Her branş için ayrı ayrı ruhsat
başvurusu yapılması gerekmektedir. Her alanı kapsayan bir ruhsatname alınması
söz konusu değildir.
Sigorta şirketi veya reasürans
şirketi ilk kez kuruluyorsa, en geç bir yıl içinde ruhsat için başvurmak
zorundadır. Eğer ruhsat için başvurulmazsa, şirketin unvanındaki sigortacılık
ibaresi kullanılamaz.
Ruhsat almak için başvurulacak
makam, Hazine Müsteşarlığı’dır.
Bu başvuru yapılırken bir “iş
planı” hazırlanır. İş planı, sigorta ve reasürans şirketlerinin en az 3 yıllık
faaliyetlerinin tahmini ve yükümlülüklerini yerine getireceklerine dair bir
rapordur.
Talebin reddedilmesi için 4
olgudan birinin gerçekleşmesi gerekir.
·
Şirketin kurucularının, yöneticilerinin veya
denetçilerinin kanunda gerekli şartları taşımaması,
·
Başvurunun yeterli bilgileri, gerekli belgeleri
içermemesi,
·
İş planının uygun görülmemesi, SEN’lerin
menfaatlerinin korunamayacağının tespit edilmesi,
·
Gerekli teknik donanım ya da yeterli personele
sahip olunmaması.
Eğer ruhsat talebi reddedilirse,
eksiklikler tamamlanıp yeniden başvurulabilir.
Çalışma Süresi İçinde Denetim
Mali Yapıya İlişkin Kontrol
SAŞ’ların bazı ekstra kurallara
uymaya zorlanmasının sebebi, SEN’lerin menfaatlerini korumalarının garanti
altına alınmak istenmesi ve SAŞ’ları yükümlülüklerini yerine getirmeye
zorlamaktır.
SAŞ’lar mali tablolarını ilan
etmek zorundadır. Bu şekilde aleniyet sağlanması amaçlanmaktadır. Bunların bir
örneği de müsteşarlığa gönderilir. Müsteşarlık belgeleri inceler ve gerekirse
ek bilgi, belge ve rapor ister. Devlet, şirketin mali durumunu yakından
izlemekle yükümlüdür. Mali tabloda bozulma hissedildiğinde, devlet şirkete
müdahale etmek durumundadır.
Aktif azaltıcı işlem yasağı,
şirket kaynaklarının dolaylı veya dolaysız olarak iyiniyete aykırı olarak
azaltılmasını, bu kaynakları kullanılarak kazanç elde edilmesini yasaklar.
Ana sözleşme değişikliği
yapılırken de müsteşarlıktan izin alınması gerekir. Müsteşarlıktan onay
alınmadan, esas sözleşme değişikliği Genel Kurul gündemine alınamaz. Eğer her
nasılsa, izin almadan bu değişiklik yapılırsa, esas sözleşmenin ticaret
siciline tesciline izin verilmez.
Kanun koyucu, belirli kişilerin
hisse edinerek bazı oranlara çıkması veya belirli oranların altına inmesi
durumunda müsteşarlığın izninin alınması gerektiğini öngörmüştür. Örneğin %10
hisseye ulaşacak kişinin müsteşarlıktan izin alması gerekir. %20 için ayrı bir
izin gerekir. Bu oranların altına düşülmesi için de izin alınması gerekir.
Diğer oranlar, %33, %50’dir.
Sigorta şirketlerinin mali
yapısında bozulma meydana gelirse alınacak tedbirler sigortacılık kanunu 20.
Maddede düzenlenmiştir.
Mali bünyede zayıflığı gösteren
somut olgular kanunda sayılmıştır. Ayrıca zayıflamayı hissettiren bir durum
varsa da önlem alınabilir. Bakan, bu durumların tespitinde şirkete uygun bir
süre vererek belli şeylerin yerine getirilmesini ister. Bakan’ın isteyebileceği
şeyler şunlardır.
·
Mali bünyenin nasıl düzeltileceğine dair
iyileştirme planı sunulması,
·
Sermayenin artırılması, ödenmemiş sermayenin
ödenmesi, ek teminat sunulması, kar dağıtımının durdurulması,
·
Şirket varlıklarının bir kısmının veya tamamının
elden çıkarılması, bu işlemlerin durdurulması,
·
Genel Kurul’u olağan gündemle çağırma, genel
kurulu erteleme.
Bakan bunlarla sınırlı değildir.
Kanun önlemleri tahdidi olarak saymamıştır. Bakan benzer bir çok tedbir
alabilir.
Bakan ayrıca;
·
Portföy devri yapılmasına karar verebilir. Bu
bir branşta olabileceği gibi, tamamında da olabilir.
·
Portföyün sınırlandırılmasına karar verebilir.
·
Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerinin
değiştirilmesine, artırılmasına, yeni üye atanmasına, şirket yönetiminin
kayyıma devredilmesi hususunda talepte bulunma konusunda karar verebilir.
Amaç daimi olarak şirketin
varlığını sürdürmesidir.
Ruhsat İptali
·
Ruhsat alma şartlarının kaybedilmiş olması,
müsteşarlık tarafından verilen en az 3 aylık süre içinde düzeltilmemesi,
·
Ruhsat aldıktan sonra 1 yıl içinde sözleşme
yapılmamış olması,
·
Sigortacılık mevzuatına aykırılık dolayısıyla
sigortalıların menfaatlerine zarar verildiğinin anlaşılması,
·
Sigortacılık Kanunu’ndan doğan yükümlülüklerin
ağır şekilde ihlal edilmesi, müsteşarlıkça verilen en az 3 aylık süre içinde
düzeltilmemesi,
·
İş planında belirtilen hedeflerden makul
nedenler olmaksızın aşırı uzaklaşılması.
Sigortacılıkta Genel İşlem Şartları
Sigorta genel şartları Müsteşarlık
onayına tabidir. Sigortada genel şartlarını müsteşarlık her branş için kendisi
hazırlar ve şirketlere verir. Şirketler de müsteşarlığın hazırladığı genel
işlem şartlarını kullanmakla yükümlüdür.
SEN’lerin farklı sözleşmelerini
oluşturan özel şartlardır. Genel şartlara aykırı olmamak kaydıyla özel şartlar
eklenebilir.
Sigortalar primi kendisi tayin
eder. Ancak zorunlu sigortalar söz konusu olduğunda primi bakan belirler. Belirli
branşlar bakımından da prim Müsteşarlığın onayına tabi tutulmuştur. Bu
branşlar, hayat, hastalık, sağlık, ihtiyari deprem sigortası ve süresi 1 yılı
geçmeyen sigortalardır.
01.11.2012
Sigorta Sözleşmeleri
Sigorta Aracıları
Sigorta hukukunda iki aracı
vardır. Bu sigorta aracıları bazı özel idare hukuku kurallarına tabidir.
Sigorta sözleşmesinin bir tarafı SAŞ
ve diğer tarafı SEN’dir. Sigorta firmaları anonim şirket ve kooperatif
olabilir. Ancak uygulamada sigorta şirketleri hep anonim şirkettir.
Sigorta ettirenin edimi, prim
ödemektir. Sigortacının edimi, riziko gerçekleştiğinde tazminatın ödenmesi veya
kişi hayatını kaybettiğinde bedelin ödenmesidir. Riziko gerçekleşmezse,
sigortacı hiçbir şey ödemez.
Acente, sigorta şirketinin
temsilcisidir. Sigorta ettiren tarafında ise aracı olarak broker bulunur.
Broker, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtarın temsilcisidir.
Acente
Sigorta hukukundaki acente,
aslında Türk Ticaret Kanunu’ndaki acentedir. Sigortacılık Kanunu, sigorta
acentesi için özel hükümler öngörmektedir. Bir özel düzenleme yoksa Türk
Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Özellikleri;
·
Sigorta acentesi SAŞ’a tabi değildir. Bağımsız
bir tacir yardımcısıdır.
·
Bir acentelik sözleşmesi vasıtasıyla
faaliyetlerini yürütür.
·
Belli bir yer veya bölgede faaliyetlerini
yürütür.
·
İşi sürekli olarak yürütür.
·
İşi yapabilmek için ruhsat alması gerekmektedir.
·
Sözleşmenin yapılmasına aracılık eder veya SAŞ
adına sözleşmeyi bizzat yapar.
·
Sözleşme kurulmadan önce hazırlık çalışmaları
yürütür. Sigorta sözleşmesi kurulmadan önce taraflar arasında bilgi ve belge
alışverişi olur. Bu aşama da acentenin sırtına yüklenmiştir.
·
Riziko gerçekleşirse tazminatın ödenmesinde
aracılık faaliyeti yürütür.
Uygulamada sigorta şirketleri şube
kurmaz. Bir genel müdürlük, birkaç bölge müdürlüğü kurarlar. Sigorta
sözleşmelerini tüketiciye acenteler vasıtasıyla ulaştırırlar. Sigortalı, genel
olarak SAŞ ile değil, acente ile muhataptır. Bu sebeple, sigorta şirketleri
gibi, sigorta acenteleri de idari denetime tabidir.
Bu kapsamda acenteler için de
çeşitli kayıtlarla aleniyet sağlanır.
Acente gerçek kişi de olabilir,
ticaret şirketi de olabilir.
Bankalar da acentelik yapabilir.
Bankalar esasında bankacılık dışında bir iş yapamaz. Ancak Bankalar Birliği’nin
ısrarıyla yeni yasal düzenlemeyle buna izin verilmiştir. Bankalar sigorta
şirketinin acentesi olarak çalışmaktadır. Ancak bir yandan da, sigorta
şirketlerinin hakim ortağı durumundadırlar.
Acente faaliyete başlayabilmek
için kendisi de mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.
Acentenin sigorta sözleşmesini,
SAŞ adına yapma yetkisi yoktur. Ancak acenteye özel ve yazılı olarak SAŞ adına
sözleşme yapma yetkisi verilebilir. Bu yetki, tescil ve ilan edilir. Bu
sebeple, üçüncü kişiler bu durumu bilebilecek konumdadır, bilmek zorundadır.
Üçüncü kişiler, acentenin bu yetkiyi haiz olmadığını bilmediğini iddia edemez.
Sözleşme yapma yetkisini haiz
acenteler, bir başka iş yapamaz. Ancak bankalar, bu konuda bir istisnadır.
Sözleşme yapma yetkisini haiz
olmayan acente, yetkisiz olarak sözleşme yapmışsa sözleşmenin geçerliliği
SAŞ’ın onayına bağlıdır. SAŞ sözleşmeden haberdar olur olmaz, derhal icazet
verirse sözleşme yürürlükte kalır. Suskun kalırsa icazet vermemiş sayılır. Sigorta
icazeti olmadığını söyleyebilir.
Yetkisiz olarak sözleşme yapan
acente, kanuna göre sigorta sözleşmesinden bizzat sorumlu olur. Ancak zira
acente sigortacı sıfatının gerektirdiği özelliklere sahip olmayabilir. Acente,
bu eyleminden dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulabilir.
Acente mesleki faaliyeti sırasında
sigortalıya veya bir başkasına zarar verirse, acentenin yaptırmak zorunda
olduğu sorumluluk sigortası devreye girer. Sigortalı, tazminatı bu sorumluluk
sigortasından doğrudan tahsil edebilir.
Prim tahsilatını sigortacı yapar.
Acenteye prim tahsilatı yapmak için özel yetki verilebilir. Tahsil yetkisinin
de tescil ve ilanı gereklidir. Bu sebeple, üçüncü kişiler acentenin prim tahsil
etmeye yetkili olmadığını bilmediklerini iddia edemeyeceklerdir.
Prim tahsil eden acenteler başka
bir işle iştigal edemez. Ancak bankalar bu kuralın istisnasıdır.
Acente bir Türk Ticaret Kanunu
acentesidir. Sigorta Kanunu ile sigorta acentelerine başka hükümler
getirilmiştir. Sigorta acentesine, Sigorta Kanunu’ndaki acente hükümleri
uygulanır. Bu hükümlerle çözüm bulunamazsa, Türk Ticaret Kanunu hükümleri
uygulanır.
Acentelik sözleşmesinin sona
ermesiyle, acente bazı haklar kazanır.
·
Başlamış işlerin komisyonu
Acentelik sözleşmesinin sona
erdiği anda, kurulmuş olan sigorta sözleşmeleri veya kısa süre içinde kurulacak
sözleşmeler sonunda hak kazanılacak komisyonlara hak kazanır.
Acente, acentelik sözleşmesinin
sona ermesinden önce, sigorta sözleşmesi müzakerelerini başlatmış ama sözleşme
imzalanmamıştır. Acente ilişkinin başlatılmasında var olduğu için, sözleşme
kurulursa komisyonu alması gerektiği öngörülmüştür. Burada kastedilen kısa
süre, başlatılan sigorta görüşmelerinin başarıyla sona ermesidir.
·
Portföy Tazminatı
Sigortacı, acente sayesinde
müşteri kitlesi edinir. Yani acentenin hizmeti karşılığında, sigorta şirketi
önemli menfaatler elde ediyorsa ve hakkaniyet gerektiriyorsa portföy tazminatı
istenebilir.
Acente haksız yere acentelik
sözleşmesini feshetmişse portföy tazminatına hak kazanamaz. Aynı şekilde,
sigortacı haklı olarak acentenin kusuru sebebiyle sözleşmeyi feshetmişse,
acente portföy tazminatına hak kazanılamaz.
Broker
Brokerin hukuksal rejimini Sigorta
Kanunu ve Sigorta ve Reasürans Brokerleri Yönetmeliği düzenler. Yani bir özel
hukuk kurumu olan brokerliği, idare hukuku yönetmeliği düzenlemektedir.
Broker, sigorta sözleşmesi
yaptırmak isteyenleri, temsil ederek, sigortacı seçiminde tarafsız ve bağımsız
davranarak, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtarın hak ve menfaatlerini
gözeterek, sigorta sözleşmesinin uygulanmasında ve tazminatın tahsilinde yardımcı
olmayı meslek edinen kişidir.
Broker, sigortalı, sigorta ettiren
ve lehtarın temsilcisidir. Bu kişilerin hak ve menfaatlerini korur.
Broker, bir sigorta şirketine
bağlı değildir.
Broker, sigorta sözleşmesi
kurulana kadar devrededir. Sözleşme kurulduktan sonra da tazminat tahsilinde ve
uygulanmasında rol alır.
Gerçek kişi de olabilir. Tüzel
kişi de olabilir. Tüzel kişi olarak, sadece anonim ve limited şirket olabilir.
Sigortacılar gibi, brokerler için
hayat dışı ve hayat sigortası grubu sınırlaması yoktur. Her türlü sigortada
aracılık hizmeti yapabilir. Ayrıca reasürans sözleşmelerinde de aracılık
yapabilir.
Brokerin ruhsat alması gerekir.
Kuruluşu ve tescil tamamlanınca ruhsat alınabilir. Müsteşarlığın internet
sitesinde brokerler ilan edilir.
Brokerler görevini iyiniyet ve
dürüstlük ile yürütür.
Broker sadece brokerlik yapar.
Başka işle uğraşamaz.
Broker mesleki sorumluluk
sigortası yaptırmak zorundadır.
Broker, en az üç sigortacıdan
teklif almak zorundadır. Ancak bunun aksi kararlaştırılabilir.
Broker tazminat ödeyemez. Sigortacının
brokere yaptığı ödeme, sigortacıyı borçtan kurtarmaz. Sigortacının yaptığı
ödeme, sigortalıya veya lehtara geçtiğinde sigortacı borcundan kurtulur.
Broker ile sigortacı çalışma
esaslarını belirleyen protokol imzalayabilir. Bu protokol bir sözleşmedir. Bu
sözleşme uyarınca brokere prim tahsil yetkisi verilebilir. Sigortacı, brokere
yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
Broker sigortacıdan komisyon
almaktadır. Ayrıca sigortalıdan da danışmanlık ve risk yönetim ücreti alırlar. Sigortacı
bunların dışında bir menfaat sağlayamaz.
22.11.2012
Türk Ticaret Kanunu’nda Sigorta Sözleşmesi
6102 sayılı TTK, yürürlüğe
girdikten sonra kurulacak olan sözleşmelere uygulanacaktır. Eğer bir sigorta
sözleşmesi eski kanun yürürlükteyken akdedilip hükümlerini doğurmaya
başlamışsa, 1 yıl süreyle eski ticaret kanunu uygulanır. Ama bu bir yıllık süre
içinde, sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehtarı koruyan hükümler bakımından
1517. Madde hariç yeni kanun hükümleri geçerlidir.
1 yıl içinde sona eren
sözleşmelerin yenilenmesi veya teminat süresinin uzatılması söz konusu olursa,
yenilenen veya uzatılan dönem için yeni kanun hükümleri uygulanır.
1452, 1486, 1488 ve 1520 No’lu
maddelere aykırı hükümler içeren sigorta sözleşmeleri, eski kanun zamanında
akdedilmiş olsa dahi, yeni Türk Ticaret Kanunu’na tabi olacaktır.
Türk Ticaret Kanunu hükümleri,
ruhsatlı sigorta şirketi ile yapılan sigorta sözleşmelerine uygulanır. Sigorta
şirketinin ruhsatsız olduğunu bilerek yapılan sözleşmelere Borçlar Kanunu’nun kumar
ve bahis hükümleri uygulanacaktır. Sigorta şirketinin ruhsatı olmadığını
bilmeyen ve bilmesi de gerekmeyen iyiniyetli kişinin sözleşmesi için, Türk
Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.
Türkiye’de yerleşik olmayan
sigorta şirketleriyle kurulan sözleşmelerde de bu hükümler uygulanmaz.
Türkiye’de faaliyet göstermeyen bir sigorta şirketiyle sözleşme yapılmış ise,
sadece idari para cezası ödenir. Kumar ve bahis hükümleri uygulanmaz.
Kanuna göre sigorta sözleşmesi,
sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini
zarara uğratan rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir
veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen
bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı
yükümlendiği sözleşmedir.
Aslında sigortacının borcu
tazminat ödemek değil, güvence sağlamaktır. Sigortacının borcu, sigorta
sözleşmesi kurulduğunda başlar, zarar ortaya çıktığında değil.
Sigorta sözleşmesi: Sigortacının sigorta himayesi sağlamayı,
sigorta ettirenin ise prim ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir.
Karşılıklı Sigorta: Birden çok kişinin birleşerek, içlerinden
herhangi birinin belli bir rizikonun gerçekleşmesi durumunda doğacak
zararlarını tazmin etmeyi borçlanmasıdır.
Reasürans sözleşmesi: Sigortacının, sigorta sözleşmesi dolayısıyla
maruz bulunduğu sorumluluk riskinin sigortalandığı sigorta sözleşmesidir.
Sigorta Sözleşmesinin Özellikleri
·
Karşılıklı taahhütler içerir. Sinallagmatiktir.
·
Azami iyiniyet ilkesi geçerlidir. Yani taraflar sözleşmenin
kurulmasından sonuna kadar birbirlerine karşı en üst düzeyde iyiniyet
içerisinde hareket etmelidirler. Taraflar sigorta sözleşmesinin karşı tarafı
yük altına sokacağı her hususta birbirine bilgi vermek zorundadırlar. Sigorta
acentesi de bilgi verme yükümlülüğü altındadır. Sigortalı, her halde sigortası
yokmuş gibi hareket etmeli, rizikonun gerçekleşmesini önlemeye, riziko
gerçekleşmişse zararları azaltmaya gayret sarf etmelidir.
·
Sigorta ettirenin, önceden hazırlanmış ve sigortacının
değiştirilmeden kabul edilmesi niyetiyle sunduğu sigorta genel ve özel
şartlarını kabul etmek suretiyle katıldığı sözleşmedir. Zira sigorta
sözleşmesi, önceden hazırlanılmış ve tasdik edilmiş sigorta genel şartlarını
kabul ettiği bir sözleşmedir. Hatta, reasürans açısından zorunlu olan önceden
hazırlanmış özel şartları da kabul eder.
Sigorta Sözleşmesinin Temsilen Akdededilmesi
TTK. 1406. Maddeye göre; bir kişi
diğer bir kişinin adına onu temsilen sigorta sözleşmesi yapabilir. Temsilci
yetkisizse, ilk sigorta döneminin primlerinden sorumlu olur. Sigorta dönemi,
aksi kararlaştırılmadıkça bir yıldır.
Yetkisiz temsil edilen, sözleşmeye
icazet verene kadar sözleşme yetkisiz temsil olunan ve sigortacı arasında
geçerli olmaz.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine
göre; Temsil olunan açık veya örtülü olarak işlemi onamazsa, bu işlemin
geçersizliğinden doğan zararın giderilmesi yetkisiz temsilciden istenebilir.
Karşı taraf, yetkisiz temsilcinin yetkisiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa,
yetkisiz temsilci sorumluluktan kurtulur. Sadece hakkaniyetin gerektirdiği
hallerde yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi istenebilir.
Borçlar Kanunu ve TTK 1406
birlikte şu şekilde uygulanacaktır. Yetkisiz temsilci ilk sigorta dönemi
primlerinden sorumlu olacak ancak karşı taraf temsilcinin yetkisiz olduğunu
biliyor veya bilmesi gerekiyorsa sorumluluktan kurtulacaktır. Sadece,
hakkaniyetin gerektirdiği hallerde yetkisiz temsilciden diğer zararların
giderilmesi istenebilecektir.
Adına sigorta sözleşmesi yapılan,
sözleşmeye riziko gerçekleşmeden ve gerçekleştikten sonra icazet verebilir.
Ancak adına sigorta sözleşmesi yapılan, rizikonun gerçekleştiğini biliyorsa sözleşmeye
icazet veremeyecektir.
Başkasının adına yapıldığı
anlaşılmayan veya yetkisiz yapılan sigorta sözleşmesi, menfaati bulunması
koşuluyla temsilci adına yapılmış sayılır. Temsilcinin menfaati, ancak güvence
altına alınan eşya üzerinde bir kullanım hakkı veya müşterek mülkiyeti
bulunması halinde söz konusu olacaktır.
Temsil edilen, sigorta şartlarıyla
ilgili bir talimat vermemişse, temsilci, sigorta sözleşmesini, sözleşmenin
yapıldığı yerdeki mutat şartlara göre yapar. Bu yer, temsilcinin bulunduğu yer
olarak anlaşılmalıdır.
Sözleşme Yapılmasında Zorunluluk
Buradaki zorunluluk iki yönlüdür.
Sigorta sözleşme yapılmasında
serbestlik olsa da, bunun istisnası zorunlu sigortalardır.
Bazı sigorta sözleşmelerinde
zorunluluk öngörülmesinin sebepleri, kamu yararı, ekonomik ve sosyal
gereklilik, zarar görenlerin korunması olabilir. Zorunlu sigortalar, özellikle
sorumluluk sigortaları alanında görülen sigortalardır.
Zorunlu sigortalar özellikle
sorumluluk sigortaları alanında görülse de, mal sigortaları açısından da
zorunluluklar öngörülmektedir. Örneğin, finansal kira sözleşmesi…
Sigortanın zorunlu hale
getirilmesi 48. Maddede düzenlenen sözleşme özgürlüğünün kısıtlanmasıdır.
Anayasa’nın 13. Maddesi uyarınca temel hak ve özgürlükler ancak kanunla
sınırlanabilir. Ayrıca, Anayasa’nın 7. Maddesine göre idareye kanunla dahi olsa
genel ve sınırları belirsiz düzenleme yetkisi verilemez. Ancak Sigortacılık
Kanunu’nun 13. Maddesi Bakanlar Kurulu’na zorunlu sigorta ihdas etme yetkisi
vermiştir. Yani Anayasa’ya aykırılık vardır.
Türk hukukunda bazı alanlardaki
zorunlu sigortalar Bakanlar Kurulu tarafından dahi ihdas edilmemiştir. Bazı
kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarında zorunlu sigorta ihdas
etmektedirler.
Sözleşme yapma zorunluluğu
öngörülmüşse, bu zorunluluk sözleşmenin her iki tarafı için mevcuttur. Bir
sigorta şirketi, faaliyet gösterdiği alanda kendisine yapılan zorunlu sigorta
sözleşmesi yapma teklifini reddedemez.
Türkiye’de yerleşik gerçek ve
tüzel kişiler, Türkiye’deki sigortalanabilir menfaatlerini, Türkiye’de
faaliyette bulunan sigorta şirketlerine ve Türkiye’de yapmak zorundadırlar.
Türkiye’deki sigortalanabilir menfaat kavramı yoruma açıktır. Aksine davranış,
para cezası ile cezalandırılır.
Şu sigortalar bunlara istisnadır;
·
İhracat ve ithalat konusu olan mallar için
nakliyat sigortaları yurtdışında yapılabilir.
·
Uçak, gemi ve helikopter için, dış krediyle
satın alındıklarında ve sadece dış kredi miktarı ile sınırlı olarak ve sadece
dış borç ödeninceye kadar, yurtdışında sigortalanabilir. Yurtdışından finansal
kira yoluyla getirilen araçların finansal kira süresince sigortaları
yurtdışında yapılabilir.
·
Gemilerin işletilmesinden doğan sigortalar, yani
PNI sigortaları yurtdışında yapılabilir.
·
Hayat sigortaları yurtdışında yapılabilir.
·
Kişilerin Türkiye haricinde bulunacakları süre
için, bu süre ile sınırlı olarak veya geçici olarak yurt dışında kaldıkları
sırada yaptırabilecekleri ferdi kaza, hastalık, sağlık ve motorlu taşıt
sigortaları yurtdışında yapılabilir.
·
TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların tekne
sigortaları da yurtdışında da yaptırılabilir.
Sigorta Sözleşmesinin Belgelenmesi
Sigorta sözleşmesinden doğan bir
ihtilaf söz konusu olursa, taraflar için ispat sorunu ortaya çıkar. İhtilafın
değeri 2500 TL’den yüksekse, HMK’ya göre ispat senetle yapılabilir. Bu sebeple
sigorta sözleşmelerinin varlığının ve koşullarının ispatı için sigorta poliçesi
düzenleme zorunluluğu getirilmiştir.
Sigorta sözleşmesini, sigortacının
kendisi veya acentesi yapmışsa 24 saat içinde, diğer hallerde 15 gün içinde
yetkililerce imzalanmış bir poliçe sigorta ettirene verilir. Burada diğer
hallerden kasıt, brokerler vasıtasıyla imzalanmış sigorta sözleşmeleridir.
Sigorta priminin tamamı, taksitle
ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksit, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin
teslimi karşılığında ödenir. Sigortacının sorumluluğu da, aksi kararlaştırılmadıkça
poliçe verilince başlar. Sigorta poliçenin geç verilmesinden doğan zararlardan
sigortacı sorumludur ama buradaki süre zaten sigortacıya tanınan bir süre
olduğu için burası gecikme sayılmayacaktır.
Poliçe, tarafların sözleşmeden
doğan hak ve borçlarına ilişkin bir ispat aracıdır. Sözleşmenin geçerlilik
koşulu değildir.
Sigorta ettiren poliçesini
kaybederse, masrafı sigorta ettirene ait olmak üzere yeni poliçe
düzenleyecektir.
Poliçe verilmemişse, sözleşmenin
ispatı genel hükümlere tabidir.
HMK 200. Maddeye göre, bir hukuki
işlemin değeri 2500 TL’yi aşıyorsa senetle ispat yapılabilir. Ancak karşı
tarafın onayı ile tanıkla ispat da yapılabilir.
Prim ödenmezse, sigorta himayesi
başlamaz. Prim tek seferde ödenecekse, primin tamamı ödenmeden sigorta himayesi
başlamaz. Taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa, ilk taksitin ödenmesi ile
himaye başlar. Bunun tek bir istisnası vardır. Karada ve denizde eşya taşıma
işlerinde sigorta sözleşmenin yapılmasıyla başlar.
İlk taksit, aksi
kararlaştırılmadıkça poliçe verildiğinde ödenir. Karada ve denizde eşya taşıma
işlerine ilişkin sigortada prim, poliçe düzenlenmemiş olsa bile sözleşmenin
yapıldığı anda ödenir.
Sigortacı poliçenin geç
verilmesinden doğan zararlardan sorumludur. Sigorta poliçesi verilmediği için
prim ödenmemiştir. Bu halde güvence himayesi de başlamaz. Bu durumda riziko
meydana gelirse sigortacı, sözleşmeden değil ama bu hükümden dolayı zararı
genel hükümlere göre karşılayacaktır.
Taraflar hazır genel şartlardan
başka özel şartlar da kararlaştırabilirler. Bu özel şartlar kanunun emredici
hükümlerine aykırı olamaz.
Poliçenin ve eklerinin içeriği
tarafların anlaştığı hususlara uyumlu olur. Ama somut olayda bir farklılık
olursa, poliçede sigortalının ve lehtarın aleyhine olan hükümler geçersiz kabul
edilir.
Sigorta Sözleşmelerinin Tasnifi
Türk Ticaret Kanunu’na Göre Tasnif
Türk Ticaret Kanunu bu konuyu şu
şekilde tasnif etmiştir.
1. Kısım:
Genel Hükümler
A.
Sigorta Sözleşmesi
B.
Kanun Hükümlerinin Uygulama Alanı
C.
Sigorta Sözleşmeleri Hakkında Uygulanacak
Hükümler
D.
Koruyucu Hükümler
2. Zarar
Sigortaları
A.
Mal Sigortaları
B.
Sorumluluk Sigortaları
3. Can
Sigortası
A.
Hayat Sigortası
B.
Kaza Sigortası
C.
Hastalık ve Sağlık Sigortası
Yeni Ticaret Kanunu’nda deniz
rizikolarına karşı sigortaya yer verilmemiştir.
Yeni düzenlemeyle sigortacının
deniz için reasürans sözleşmesi akdetmesi imkanı ortadan kaldırılmıştır. Zira
artık, reasürans şirketleri kendi koşullarıyla reasürans sözleşmesini
dayatacaktır. Büyük rizikoların söz konusu olduğu sigortalarda, geniş sözleşme
serbestisi tanınmalıdır. Denizcilik rizikoları gibi tarafların eşit rekabet
gücüne sahip olduğu alanlarda kimsenin korunmasına gerek yoktur. Dolayısıyla
emredici hüküm getirilmesine gerek yoktur.
Sorumluluk, hastalık ve sağlık
sigortaları ilk kez kanun sistematiğinde yer bulmuştur.
Sigorta sözleşmeleri tasnif
edilirken iki farklı kriter dikkate alınır.
İhtiyacın Karşılanması Prensibine Göre Tasnif
İhtiyacın karşılanmasına tasnif
yapılırken şu dallar ortaya çıkar.
·
Zarar
sigortası: Rizikonun gerçekleşmesi malvarlığında bir olumsuzluğa sebep
olacak ve bu olumsuzluğun giderilmesi amaçlanıyor ise sigorta, zarar
sigortasıdır. Temel kural, gerçekleşen zararın sigortacı tarafından
giderilmesidir. Ortaya çıkan zarardan fazlası, sigorta sözleşmesinden elde
edilemez. Bu yüzden, zarar sigortası için sigortadan zenginleşme yasağı vardır.
Zarar sigortaları kendi içerisinde ikiye ayrılır.
o
Aktif
Sigortası: Burada önemli olan kavram, “menfaat” kavramıdır. Sigortanın
konusunu malın kendisi teşkil etmez. Sigortanın konusu menfaattir. Menfaat
dolayısıyla sahip olunan ekonomik değer korunmaktadır. Malın kendisi sigortanın
konusu olan şey, bir mala sahip olmak, onu kullanmak dolayısıyla ortaya çıkan
ekonomik değer ilişkisidir. Alacak sigortaları da aktif sigortalarının bir çeşididir.
Bunun en tipik örneği navlun sigortalarıdır.
o
Pasif
Sigortası: Pasif sigortası, malvarlığının pasifinin artması veya bir
pasifin azalması ihtimalini sigorta eder. Bunun en tipik örneği sorumluluk
sigortalarıdır. Bir diğer örneği reasürans sözleşmeleridir.
·
Meblağ
sigortası: Meblağ sigortalarında zarar yoktur. Sadece hayat sigortaları
alanında uygulanır. Riziko gerçekleştiğinde sigorta ettirenin veya lehtarın bir
zararının olup olmamasına bakılmaz. Burada zenginleşme yasağı prensibi
uygulanmaz. Halefiyet prensibi hayat sigortaları için uygulanmaz.
Rizikonun Konusuna Göre Tasnif
Bir diğer ayrım rizikonun konusuna
göre yapılır. Rizikonun konusuna göre ayrım yapılıyorsa, şu dallar ortaya
çıkar.
·
Malvarlığı
Sigortaları
·
Şahıs
Sigortaları
Sigorta Sözleşmesinin Tarafları
Sigorta sözleşmesinin tarafları sigortacı ve sigorta
ettirendir. Sigortalı değildir.
Prim ödeme borcu, sigorta ettirene aittir.
Zarar sigortalarının aktif sigortaları kısmında, kişinin
kendi menfaatini sigortaya konu etmesi esastır. Ama sigorta sözleşmelerinde
kişinin mutlaka kendi menfaatini sigortaya konu ettirmesi zorunlu değildir.
Sigorta ettiren üçüncü bir kişinin menfaatini sigorta ettirirse, sigortalı
denen kişi ortaya çıkar. Bu üçüncü kişi sigortalıdır. Bu sözleşmeye “başkası
lehine sigorta sözleşmesi” denir.
Sözleşme tam üçüncü kişinin yararına ise, sigortalı talep
hakkına sahip olacaktır. Ancak eksik üçüncü kişi yararına sözleşme ise,
sigortalı sadece edimi kabul hakkına sahip olacaktır.
Sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin hayatını da sigorta
edebilir. Bu kişiye riziko şahsı denir. Kanun koyucu bu kişiye de sigortalı
demiştir.
Sigorta Sözleşmesinin İlgilileri
Hayat Sigortalarında İlgililer
Hayat sigortalarında ilk ilgili sigortalıdır. Aslında doğru terim riziko şahsıdır. Bu kişi hayatı
sigorta edilen kişidir. Riziko şahsı 15 yaşından büyükse onun rızası gerekir.
İkinci ilgili lehtardır.
Bu kişinin lehine sigorta sözleşmesi yapılabilmesi için, riziko şahsının
hayatının devamında sigorta ettirenin menfaatinin bulunması şarttır. Bu kişi
gerçek veya tüzel kişi olabilir. Aksi kararlaştırılmadıkça, bu kişi
sigortacıdan bedeli istem ve tahsil yetkisine sahiptir. Menfaat şartı sözleşme
yapıldıktan sonra ortadan kalkarsa, sözleşme o andan itibaren geçersiz hale
gelir. Ancak sigorta ettirene iştira değeri ödenir.
Birden fazla kişi, payları belirtilerek veya payları
belirtilmeksizin lehtar olarak tayin edilebilir. Payları belirtilmemişse hepsi
eşit oranda pay sahibi olur. Hak sahiplerinden birisi pay almazsa, onun payı
diğer pay sahiplerine eklenir. Mirastan vazgeçme ve mirasın reddi bu payın
alınmasına engel olmaz.
Zarar Sigortalarında İlgililer
Sigortalı, başkası hesabına sigorta ya da kimin olacaksa
onun hesabına sigorta ile menfaati sigortalanan ve sigortadan faydalanacak olan
şahıstır. Burada başkası hesabına sigorta söz konusudur. Sigorta ettiren,
kendisinden başka üçüncü bir şahsa ait menfaati sigortalamaktadır. Özellikle
nakliye rizikolarına karşı kullanılan bir sigorta türüdür. Bu durumda prim ödeme borcu sigorta ettirene,
sigortadan doğan haklar sigortalıya ait olacaktır.
Gemi ipoteğinin kapsamına giren hususlarla ilgili olarak
malikin menfaatinin, malik veya onun lehine bir başkası tarafından sigorta
ettirilmiş olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar. Sigortacı
malike sigorta tazminatını istisnalar haricinde, ipotekli alacaklının rızası
olmadan ödeyemez.
Üzerinde rehin olan taşınmaz için muaccel olan sigorta
tazminatı, malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızasıyla ödenebilir.
Taşınmazın eski hale getirilmesi için yeterli güvence gösterilmesi koşuluyla
alacaklılar rızası aranmaksızın malike ödenir.
Sigortaya konu eşyanın maliki değişirse, aksi sözleşmede
öngörülmedikçe sigorta sona erer. Bu hükmün aksi sigorta sözleşmesinde
kararlaştırılabilir.
Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan
kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde
kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.
Sözleşmenin Unsurları
Sigortanın Konusu
Zarar sigortalarında sigortanın konusu, sigortalının
rizikoya maruz olan şeye ilişkin menfaatidir. Aktif zarar sigortalarında
menfaat, sigortalı ile menfaatin ilişkin olduğu şey arasındaki değer ilişkisi,
pasif zarar sigortalarında ise sigortalı ile pasifin artması rizikosuna maruz
olan malvarlığı arasındaki değer ilişkisidir.
Pasifin artmasına ilişkin sigortalarda da, pasifin değeri
vardır. Ancak belirli bir değer değil, belirlenebilir nitelikte bir değer
vardır.
Sigortanın konusu olan menfaat mevcut değilse, sigorta
sözleşmesi geçersizdir. Sözleşmenin yapıldığı anda var olan menfaat,
sözleşmenin süresi içinde ortadan kalkarsa, sözleşme o andan itibaren geçersiz
olur. Ama menfaat sahibi değişirse, sözleşme geçersiz olmaz.
Riziko
Gerçekleşip gerçekleşeceği belli olmayan veya gerçekleşmesi
mümkün olan ama ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan, ancak gerçekleşmesi
halinde zarar veya diğer bir ekonomik ihtiyaç doğuran olaydır.
Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici
hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden
doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz.
Gerçekleşmesi mümkün olmayan ve tarafların bunu bilmediği
riziko varsa sözleşme geçerlidir. Ama taraflardan birisi bile bunu biliyorsa, sözleşme
geçersiz olur.
Hayat sigortalarında riziko, bir kişinin yaşaması veya
ölmesidir.
Zarar sigortalarında ise riziko, tür, zaman ve yer
itibariyle sınırlanır. Öncelikle tür sınırlaması yapılır. Örneğin, yangın
sigortası yapılır. Zaman itibariyle bir sınırlama yapılır. Rizikoların hangi
zamanlar arasında gerçekleşeceği belirtilir. Son olarak da yer itibariyle
sınırlanır. Örneğin taşıma sigortalarında nereden nereye taşıma yapılacağı
belirtilir.
Sigorta Bedeli
Hayat sigortalarında, riziko gerçekleştiğinde ödenen bedele
sigorta bedeli nedir. Bunun herhangi sınırlanmış bir bedeli yoktur.
Ancak zarar sigortalarında, zararı tazmin ilkesi vardır ve
sigorta zenginleşme aracı olarak kullanılamaz. Sigorta ancak zararı tazmin
eder. Sigorta bedeli, belirli olarak sigortacının ödeyeceği bir bedel değildir.
Burada sigorta bedeli, tazminatın üst sınırıdır.
Zorunlu sigortalarda, sigorta zorunlu olduğu için prim de
sigorta bedeli de denetim makamınca belirlenir. Burada denetim makamı Bakandır.
Aktif zarar sigortalarında, sigorta bedeli kural olarak
sigorta değerine eşit olur. Sigorta değeri, sigorta konusu menfaatinin değerine
eşit olmalıdır. Sigorta bedeli sigorta değerinden düşük olursa buna eksik
sigorta denir. Sigorta konusu menfaat tam zıyaa uğrarsa sigortacı sigorta
bedeli öder. Kısmi ziya olursa oran kuralı uygulanır.
Örneğin; sigorta bedeli 1000 TL, sigorta değeri ise 3000 TL
olsun. Zarar halinde aradaki orana bakılır. Oluşan zarar bu oranla çarpılır ve
çıkan bedel ödenir. Yani 600 TL zarar olursa, bu 1/3 ile çarpılır ve sigortacı
200 TL öder. Mal tam ziyaa uğrarsa 1000 TL ödenir.
Sigorta bedelinin sigorta değerini aşan kısmı geçersiz
sayılır. Bunu karşılayan prim de indirilir ve ödenmişse iade edilir. Sigorta
ettiren mali çıkar sağlamak için aşkın sigorta yaptırmışsa, sözleşme tamamen
geçersiz olur. Sigortacı geçersizlik durumunu bilmiyorsa, öğrendiği dönemin
sonuna kadar olan prime hak kazanır.
Özel Sigorta Sözleşmeleri
Geçici himaye sağlayan sözleşmeler, abonman sigorta
sözleşmeleri, birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri kanunda düzenlenmemiştir. Ama
uygulamada duyulan ihtiyacı karşılamak üzere kullanılır.
Geçici sigorta sözleşmeleri normal sigorta sözleşmelerinden
süre itibariyle ayrılır. Bunlar genellikle hayat ve hastalık dışındaki
sigortalarda görülür. Bu sözleşmeyi ortaya çıkartan sebep, tarafların asıl
sigorta sözleşmesi görüşmeleri sürerken, kısa süreyle sigorta sözleşmesine
ihtiyaç duyulmasıdır. Burada asıl sigorta sözleşmesinin kurulması ve
sözleşmenin kurulmasına kadar geçen sürede sigorta himayesinin sağlanması
amaçlanır. Buradaki iki sigorta sözleşmesi birbirinden bağımsızdır.
Birleştirilmiş sigorta sözleşmeleri iki farklı şekilde
ortaya çıkar. Birden fazla riziko için tek sözleşme yapılabilir veya birden
fazla kişiyi kapsayacak şekilde tek riziko güvence altına alınabilir. Birden
fazla riziko için tek sözleşmenin yapıldığı sigortalara uygulamada paket
sigorta da denmektedir. Birden fazla kişinin tek riziko için sigortalanması da
grup sigortadır. Grup sigortalar kanunda düzenlenmiştir.
Abonman sigorta sözleşmeleri zarar sigortalarında ve
ağırlıklı olarak taşıma sigortalarında görülür. Sigortacı ve sigorta ettiren
öncelikle bir çerçeve sözleşme akdeder. Bu sözleşmede, sözleşmenin süresi,
nelerin kapsam içine girdiğini, taşımacılık yapılıyorsa ne taşınacağı, nereye
taşınacağı, hangi limanların ve hangi rotaların kullanılacağı belirtilir. Daha
sonra yapılan her somut taşıma için sigorta ettiren bildirimde bulunur ve bu
bildirime uygun olarak poliçe düzenlenir. Bu her taşıma için ayrı ayrı sigorta
sözleşmesi yapma külfetinden kurtarır. Bu sigortacı ve sigorta ettiren için
avantajlıdır. Çünkü sigorta ettiren primden indirim kazanır, sigortacı ise
devamlı müşteri kazanmış olur. Ancak, bildirimin zamanında ve usulüne uygun
olarak yapılması gerekir. Bildirim usulü ve zamanı çerçeve sözleşmede
düzenlenir. Aslında sigorta sözleşmelerinde sigorta himayesi ilk primin
ödenmesiyle başlar. Bunun istisnası kanunda taşıma sigortaları olarak
gösterilmiştir. Taşıma sigortalarında sigorta himayesi sözleşmenin kurulmasıyla
başlar.
Müşterek Sigorta
Özellikle büyük çaplı sigortalarda, sigortacılar rizikoyu
birlikte taşımayı üstlenebilmektedir. Bu konuda sigortacıların birlikte hareket
etmeleri gerekmektedir. Sigortacıların sorumluluklarının oranı sigorta
sözleşmesinde tayin edilmektedir. Taraflar müteselsil sorumluluk esasını da
benimseyebilir.
Müşterek sigorta, kısmi sigortadan farklıdır. Müşterek
sigortada sigortacılar birlikte hareket etme iradesine sahiptir. Kısmi sigorta
sözleşmesinde her sigortacı kendi sigorta sözleşmesine göre sorumluluk altına
girer. Kısmi sigortalar, esas itibariyle eksik sigorta olarak ortaya çıkar.
Menfaat sigortalarında prensip olarak sigorta değeri ile sigorta bedeli
birbirine eşittir. Bu kurala uyulmaması halinde eksik sigorta veya aşkın
sigorta ortaya çıkar.
Müşterek sigortalarda, sigortacılardan birisi jeran olarak
tayin edilebilmekte ve sigorta ettirenin karşısına tek muhatap olarak
gözükebilmektedir.
Çifte Sigorta
Daha önceden değerinin tamamı için sigorta sözleşmesi
yapılmış bir menfaat, sonradan aynı veya farklı kişiler tarafından, aynı
rizikolara karşı, aynı süreler için sigorta ettirilemez.
İki sigortacı da duruma onay verirse iki sigorta da geçerli
olur. Bu takdirde, sigorta sözleşmeleri aynı zamanda yapılmış sayılarak riziko gerçekleştiğinde,
sigorta bedeli müşterek sigorta gibi sigortacılar tarafından orantılı olarak
ödenir.
Sigorta ettiren, önceki sigortadan doğan haklarını ikinci
sigortacıya devrederse veya o haklarından feragat ederse ve devir veya feragat
ikinci sigorta poliçesine yazılırsa sözleşme geçerli olur.
Sonraki sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği
tazminattan sorumluluğu öngörülmüşse ve bu husus ikinci sigortanın poliçesine
yazılmışsa ikinci sigorta sözleşmesi geçerli olur.
Sigorta Sözleşmelerinde Süreler
Sigorta sözleşmelerinde birden fazla süre kavramı vardır.
Bunların birbirleriyle ilişkileri önemlidir. Sigorta ettirenin yükümlülüğünün
başlaması, sigortacının yükümlülüğünün başlaması süre kavramıyla bağlantılıdır.
Sigorta sözleşmelerinde üç farklı süre vardır.
İlk süre, formel süredir. Formel süre sigorta sözleşmesinin
kurulmasından itibaren başlar.
İkinci süre, materyal süredir. Sigortacının riziko
gerçekleştiğinde ödeme yapma yükümlülüğünün başlaması anını ifade eder.
Rizikonun gerçekleşmesi, sigortacının ödeme yapma borcunu kendiliğinden
doğurmaz. Bunun için öncelikle ilk primin ödenmiş olması gerekir. Yani
istisnalar haricinde, materyal süre ilk primin ödenmesiyle başlar. Kara ve
deniz taşımalarında karşılaşması muhtemel rizikolara karşı yapılan sigortada
materyal süre sözleşmenin kurulmasından itibaren başlar. Aynı şekilde taraflar da himayenin
sözleşmenin kurulmasıyla başlayacağını kararlaştırabilirler.
Üçüncü süre, teknik süredir. Teknik süre sigorta ettirenin
prim ödeme borcunun başlayıp sona ermesine kadar geçen süredir. Prim ödeme
borcu, kural olarak poliçe sigorta ettirene verildiğinde başlar.
Materyal süre formel süreden daha erken başlıyorsa, geçmişe
etkili bir sigorta sözleşmesi vardır. Formel süre başlamadan önce zaten riziko
gerçekleşmişse, sigortacı buna karşı himaye sağlamayacaktır. Zaten gerçekleşmiş
bir riziko için sigorta yapılamaz. Ama rizikonun gerçekleştiği bilinmiyorsa, bu
zamana yönelik geriye etkili bir sigorta sözleşmesi yapılabilir. Yani 15
Aralık’ta bir sigorta sözleşmesi yapılmakta ve sigorta himayesinin 1 Aralık’ta
başlayacağı öngörülmektedir.
Sigorta Sözleşmesinin Hükümleri
Sigorta ettirenin yükümlülükleri ve sigortacının
yükümlülükleri ayrı ayrı incelenecektir.
Sigorta Ettirenin Borçları
Prim Ödeme Borcu
Prim ödeme borcu, sigorta ettirenin ana edimidir. Borcun ifa
edilmemesi halinde bu borca ilişkin özel olarak düzenlenmiş esaslar
uygulanır.
Sigorta sözleşmelerinde prim miktarının tayin edilmesine
ilişkin esaslar kanunda düzenlenmiştir. Prim miktarı, genel kabul görmüş
aktüeryal esaslara göre serbestçe tayin edilir. Zorunlu sigortalarda prim
miktarı Bakan tarafından tayin edilir. Ayrıca belirli branşlarda sigorta
sözleşmesi Müsteşarlığın onayına tabi tutulmuştur.
Prim miktarı tayin edilirken rizikonun gerçekleşme ihtimali
göz önüne alınır.
Sigorta bedeli dikkate alınır. Sigorta bedeli sigortacının
ödeyeceği azami miktardır. Aktif sigortalarında sigorta bedeli ile sigorta
konusunun değeri ile eşittir.
Sigorta sözleşmesinin süresi dikkate alınır. Uzun vadeli
sigortalarda sigorta ettirenin ödeyeceği prim daha azdır.
Riziko gerçekleştiğinde sigortacının zararı veren kişiye
rücu etme imkanının olup olmadığı da dikkate alınır. Yani sigortacı ödediği
miktar için zarar görene halef olacaksa prim miktarı düşer. Meblağ
sigortalarında halefiyet imkanı yoktur.
Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle
yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir.
Sigorta primi nakden ödenir. İlk taksitin nakden ödenmesi
şartıyla, sonraki primler için kambiyo senedi verilebilir; bu hâlde, ödeme
kambiyo senedinin tahsili ile gerçekleşir.
Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi
kararlaştırılmışsa ilk taksitin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi
karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin
sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin
yapıldığı anda ödenir.
Sigorta primi, sigorta ettirenin, sözleşmede gösterilen
adresinde ödenir. Sözleşmede başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen,
sigorta primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu
ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır.
Prim ödeme borcunda temerrüde düşülmesi halinde sigorta
himayesi üzerine etki eder. Ayrıca temerrüde ilişkin hükümler uygulanır. Bu
konuda, ilk primin ve sonraki primlerin etkileri farklıdır. Son olarak, hayat
sigortalarında sonraki primlerin ödenmemesinin de sonuçları farklıdır.
İlk primin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde sigorta
himayesi başlamaz. Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi
ile başlar. Bunun aksi kararlaştırılabilir. Kara ve denizde eşya taşıma
işlerine ilişkin sigortalarda, sigortacı, sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu
olur.
İlk veya tek primin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde
sigortacı sözleşmeden 3 ay içinde cayabilir. Yani sözleşmeden dönülebilir ve
sözleşme geçmişe etkili olarak feshedilmiş olur. Bu süre, vadeden başlar. Yani
kural olarak poliçenin verilmesiyle, kara ve deniz taşıma sigortalarında
sözleşmenin kurulmasından itibaren 3 ay içinde cayılabilir. Bu süre içinde dava
veya takip yoluna başvurulmamış olması halinde sözleşmeden cayılmış olunur.
Sonraki primlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde
bunun başlamış himayeye bir etkisi yoktur. Yani riziko gerçekleşirse sigortacı
ödeme mükellefiyeti altındadır.
Sonraki primlerin ödenmesinde temerrüde düşülmesi halinde
sigortacı ancak noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektupla ihtar
gönderebilir. Bu ihtarda primin ödenmesi için 10 günlük mehil verildiği, aksi
halde sürenin sonunda sözleşmenin feshedilmiş sayılacağı bildirilir. Sigortacı
Borçlar Kanunu’ndaki seçimlik haklarından da yararlanabilir.
Hayat sigortalarında da ilk primin ödenmemesinin sonuçları
aynıdır. İlk prim ödenmeden önce riziko şahsı ölürse sözleşme hükümsüz olur. Eski
Türk Ticaret Kanunu’nda hayat sigortası sözleşmelerinde ilk sigorta priminin
ödenmemesi halinde sigortacının bunu dava konusu yapamayacağı söylenmekteydi.
Yeni kanunda böyle bir hüküm yoktur. Yani sigortacı isterse dava yoluyla primin
ödenmesini ister, prim ödenince sigorta himayesi başlar.
Hayat sigortalarında izleyen primlerin ödenmesinde temerrüde
düşülmesi halinde farklı hükümler uygulanır. Sözleşme kurulduktan sonra 1
yıllık süre dolmadan temerrüde düşülürse sigortacı sözleşmeden dönebilir veya
primin tahsilini isteyebilir. 1 yıllık süre dolduktan sonra sigorta ettiren
istediği zaman sigorta sözleşmesini sona erdirir. Bu halde sigorta ettiren
ayrılma bedeli isteyebilir. Ayrılma bedeli genel kabul görmüş aktüeryal kurallara
göre hesaplanır. Eğer sigorta yaşama ihtimaline karşı yapılmışsa, sigortacıdan
ayrılma değerinin istenilebilmesi için sigortalının sağlıklı olduğunu ispat
etmesi gerekir.
En az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi
ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettirenin istemesi hâlinde
sigortacı, genel kabul görmüş aktüeryal kurallara uygun bir biçimde hesaplanan bedel
üzerinden sigortalıya ödünç para vermek zorundadır.
En az bir yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi
ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme
borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez ve prim
isteyemez. Bu hâlde sigorta, prim ödenmesinden muaf sigortaya dönüşür. Prim
ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle sözleşme uyarınca
ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre ödenir. Yani sigorta sözleşmesi o
zamana kadar ödenmiş olan sigorta primine oranlanarak küçültülür. Rizikonun
gerçekleşmesi halinde ödenecek sigorta bedeli de düşer.
Sigorta Ettirenin Görevleri
Sigorta ettirenin görevleri sigorta sözleşmesi öncesinde
ihbar görevi ve rizikoyu ağırlaştırmama görevidir.
Yeni Türk Ticaret Kanunu
sigorta branşları arasındaki farkları kaldırmıştır.
Sözleşme Öncesi İhbar Görevi
Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya
bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Kanunda
sigorta ettirenin bilgisine ve davranışına hukuki sonuç bağlanan durumlarda,
sigortadan haberi olması şartı ile sigortalının, temsilci söz konusu ise
temsilcinin, can sigortalarında da lehtarın bilgisi ve davranışı da dikkate
alınır. İki hüküm birlikte değerlendirildiğinde sigorta ettirenin, temsilcinin
ve lehtarın da yükümlülüğü olduğu görülür.
İhbarın yapılmasından sonra ama teklif kabul edilmeden önce
önemli sayılabilecek yeni bir durum ortaya çıkarsa, yeni durumun da
bildirilmesi gerekir.
Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen
hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek
nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü
olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır. Neyin
önemli olduğu her sigorta sözleşmesinde değişiklik arz edecektir.
Bu ihbar görevinin yerine getirilmesinin ilk yöntemi beyan
yöntemidir. Sigorta ettiren, sigortacının kendisine bir soru listesi vermemesi
halinde kendince önemli sayılabilecek halleri bildiren bir beyanı sigortacıya
veya acenteye verir. Sigorta sözleşmesinin yapılıp yapılmamasını etkileyen her
hal önemli sayılır.
Sigortacının sigorta ettirene veya diğer ihbar yükümlülerine
soru listesi vermesidir. Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular
içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan
hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez. Eğer,
sigorta ettiren önemli bir hususu kötü niyetle saklamışsa kendisine sorumluluk
yüklenebilecektir.
Liste yöntemi benimsenerek liste verilmişse, ek sorular
sorulması mümkündür. Ancak bu halde ek soruların yöneltilmesinde de yazılı usul
takip edilmelidir. Sigorta ettiren bu soruları yanıtlamakla mükelleftir.
İhlalin varlığı ortaya çıkınca, yani önemli bir halin
bildirilmediği veya yanlış, eksik bildirildiği ortaya çıkınca sigortacı
sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. Bildirilmeyen veya yanlış
bildirilen bir hususun ya da olgunun gerçek durumu sigortacı tarafından
biliniyorsa, sigortacı beyan yükümlülüğünün ihlal edilmiş olduğunu ileri
sürerek sözleşmeden cayamaz. Sigorta ettiren prim farkı ödemeyi 10 gün içinde
kabul etmezse sözleşmeden cayılmış sayılır. Bunu bildiğini ispat yükü sigorta
ettirene aittir.
Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali
ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin
miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise,
ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru
kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko
arasında nedensellik bağı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu
ortadan kalkar. Buradaki kastı ispat yükümlülüğü sigortacıya aittir. Bağlantı
yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı dikkate
alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder. Eğer ihbar görevi kasten ihlal
edilmişse, cayma hâlinde, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak
kazanır.
Cayma hakkının kullanılmasından vazgeçilmişse, caymaya yola
açan ihlale sigortacı sebep vermişse, sorularından bazıları cevapsız bırakıldığı
hâlde sözleşmeyi yapmışsa sözleşmeden cayma hakkı kullanılamaz. Liste
yönteminde yanlış cevaplanmış soruların varlığı halinde bu maddelerle ilgili
olarak cayma hakkının devam ettiğinin kabul edilmesi gerekir.
Rizikoyu Ağırlaştırmama Görevi
Rizikonun gerçekleşme ihtimali sözleşmenin kurulması
aşamasına göre yükselmişse riziko ağırlaşmıştır. Örneğin, ev sigorta edilmiş ve
sözleşmenin kurulmasından sonra evin alarm sistemi sökülmüşse bu hadise
rizikonun ağırlaşmasına sebep olmuştur. Her sigorta branşı açısından yeni bir
değerlendirme yapılması gerekir. Yeni ortaya çıkan durumun sürekli olması
gerekir. Bir anlık ortaya çıkan durum rizikonun ağırlaşması olarak kabul
edilmez.
Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra,
sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat
tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.
Olur da böyle bir durum ortaya çıkarsa durum derhâl
sigortacıya bildirilir. Yani dürüstlük kuralına göre mümkün olan en kısa sürede
bildirim yapılmalıdır. Sigorta ettirenin bu durumdan haberi yoksa, yani riziko
bilgisi haricinde ağırlaşmışsa, durum öğrenildikten itibaren en geç 10 gün
içinde sigortacıya bildirim yapılır.
Sigortacı durumu öğrenmesinden itibaren 1 ay içinde
sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir. Sigorta ettiren 10 gün
içinde prim farkı ödemeyi kabul etmezse sözleşme feshedilmiş sayılır.
Değişikliklerin yapılmasından önceki duruma dönülürse fesih hakkı kullanılamaz.
Süresinde kullanılmayan fesih ve prim farkı isteme hakkı düşer.
Riziko sigortacının sorumlu olduğu bir olay, insanî bir
görevin yerine getirilmesi ve hayat sigortalarında da sigortalının sağlık
durumunda meydana gelen değişiklikler sebep olmuşsa prim farkı istenemez veya
sözleşme feshedilemez.
Sigorta ettiren bildirim yapmamış ve rizikonun ağırlaştığı
riziko gerçekleşene kadar tespit edilememişse riziko gerçekleştikten sonra
tazminattan indirim yapılabilir veya sözleşme feshedilebilir. Eğer ihmal ödenecek sigorta tazminatı
miktarına veya bedele ya da rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte
ise, ihmalin derecesine göre, tazminattan veya bedelden indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kastı hâlinde ise meydana gelen değişiklik ile gerçekleşen
riziko arasında illiyet bağı varsa, sigortacı sözleşmeyi feshedebilir; bu
durumda sigorta tazminatı veya bedeli ödenmez. Eğer nedensellik bağı yoksa, ödenmesi gereken
prim ile ödenen prim arasındaki oran hesaplanır ve bu tazminattan düşülür.
Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin
beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince sözleşmeyi feshetse
bile, değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait bütün primlere hak
kazanır.
Sigortacıya tanınan 1 aylık fesih bildirim süresi veya
feshin hüküm ifade etmesi için verilen süre içinde, yapılan değişiklikle
bağlantılı olarak rizikonun gerçekleşmesi hâlinde, sigortacı tazminat borcundan
kurtulamaz. Ama sigorta tazminatı ödenen primle ödenmesi gereken prim
arasındaki oran dikkate alınarak hesaplanır.
İhbar Görevi
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu derhal
sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması
veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa,
kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
Sigortacı durumu daha önceden fiilen öğrenmişse indirim yoluna gidilmez.
Bilgi Verme ve Araştırma Yapılmasına İzin Verme Yükümlülüğü
Sigorta ettiren, rizikonun
gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine,
rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta
ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul
bir süre içinde sağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve
belgenin niteliğine göre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde
sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun
önlemleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle
ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
Yani öncelikle rizikonun gerçekleştiği bildirilecek, sonra
belgeler verilecek ve sigortacının inceleme yapmasına izin verilecektir.
Zararı Önleme, Azaltma ve Sigortacının Rücu Haklarını Koruma Yükümlülüğü
Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği
veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi önlemler
almakla yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına
olabildiğince uymak zorundadır. Birden çok sigortacının varlığı ve bunların
birbirlerine aykırı talimatlar vermeleri hâlinde, sigorta ettiren, bu
talimatlardan zararın azaltılması ve rücu haklarının korunması bakımından en
uygun olanını dikkate alır. Sigortacı sigorta ettirenin yaptığı makul
giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından ayrı
olarak tazmin etmekle yükümlüdür. Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine
giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.
Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun
ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.
Sorumluluk sigortalarında ve zarar
sigortalarında sigortacı, sigorta ettirenin zararını tazmin ettiğinde onun
kanuni halefi olur. Meblağ sigortalarında bu söz konusu olmaz. Sigorta ettiren
de sigortacının kanuni halefiyet hakkını korumak zorundadır. Bunun için,
sigorta ettiren ve sigortacı arasında geçerli bir sözleşme olmalıdır.
Sigortacı, teminat kapsamında yer alan bir riziko dolayısıyla sigorta ettirene
bir ödeme yapmış olmalıdır. Ödeme yapıldığı anda, sigortacı kanuni halef
sıfatını kazanır. Kanuni halef olunca zararın doğumuna yol açan ve hukuken
sorumlu tutulabilen üçüncü kişilere, kendi ödediği miktarla sınırlı olmak
kaydıyla rücu edebilir. Bu yükümlülüğün
ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre
tazminattan indirim yapılır.
Sigortacının Görevleri
Aydınlatma Yükümlülüğü
Sigortacı ve acentesi tarafından yerine getirilir. Sigorta
sözleşmesi kurmak isteyen müstakbel sigorta ettirene karşı yerine getirilir.
Sözleşmenin kurulmasından önce gerçekleşir. Yazılı olarak yapılmalıdır.
İçeriğini hazine müsteşarlığı belirler. Ayrıca poliçeden bağımsız olarak
sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve
gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar.
Bu yükümlülüğün ihlali halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin
yapılmasından itibaren on dört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede
yazılı şartlarla yapılmış olur. Sigorta ettiren süresi içinde itiraz ederse ne
olacağı kanunda belirtilmemiştir. Doktrinde sözleşmeden dönme mi yoksa
sözleşmenin feshi mi olacağı tartışılmaktadır. Ağırlıklı görüş bunun dönme
olduğunu ve geçmişe etkili olduğunu söylemektedir. Aydınlatma açıklamasının
verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.
Poliçe Verme Yükümlülüğü
Sigortacı sözleşme kendisiyle veya acentesiyle yapıldıysa 24
saat içinde, diğer hallerde 15 gün içinde poliçe düzenler.
Sigorta himayesinin başlaması için ilk primin ödenmesi
gerekir. Prim ödeme borcunun muaccel olması için poliçenin düzenlenip verilmesi
gerekir. Kara ve deniz yoluyla eşya taşımalarında ortaya çıkabilecek rizikolara
karşı yapılan sigortalarda, himaye sözleşmenin akdedilmesiyle başlar. Prim
ödeme borcu da sözleşmenin kurulmasıyla muaccel olur.
Poliçe sözleşmenin kurucu bir unsuru değildir. Sözleşmenin
kurulması bir şekle tabi değildir. Sözleşme taraf iradelerinin uyuşmasıyla
kurulduğuna göre, poliçe ancak bir ispat aracıdır. Poliçe sigorta sözleşmesinin
ispatı için kullanılabilecek tek belge değildir. Sigortacının bu yükümlülüğe aykırı
hareket etmesi halinde sözleşmenin ispatı genel hükümlere tabidir.
Poliçede, sözleşmenin taraflarının hakları ve borçları,
temerrüde ilişkin hükümler, genel şartlar, kanunun emredici hükümlerine aykırı
olmamak kaydıyla özel şartlar yer alır.
Poliçenin içeriği, tarafların kendi aralarında daha önce
kararlaştırdığı hususlardan farklı ise ve bu farklılık sigorta ettirenin,
sigortalının ve lehtarın aleyhine ise, lehe olan hükümler uygulanır.
Rizikoyu Taşıma Borcu
Sigortacının borcu, riziko gerçekleştiğinde tazminat ödemek
değildir. Sigortacının borcu, riziko gerçekleşmeden önce de vardır. Ancak
riziko gerçekleşmeden önce statik bir haldedir. Riziko gerçekleştiğinde dinamik
hale geçer.
Riziko, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği ve ne zaman
gerçekleşeceği belli olmayan bir tehlikedir. Gerçekleşmiş ve gerçekleşmesine
ihtimal kalmamış bir riziko, sigorta sözleşmesine konu olamaz. Geçmişe etkili
sigortalarda, taraflar rizikonun gerçekleştiğini veya gerçekleşme ihtimalinin
kalmadığını bilmiyorsa, gerçekleşmiş veya gerçekleşme ihtimali kalmamış bir
riziko da sigorta himayesi altına alınabilir. Bilme unsuru, iki taraf için de
geçerlidir. Herhangi bir tarafın durumu biliyor olması sözleşmeyi geçersiz
kılar. Eğer sigorta ettiren durumu biliyorsa ve sigortacı bilmiyorsa prim
ödenir, ödenmişse geri alınamaz. Sigortacı durumu biliyorsa prim ödenmez.
Rizikonun konusunu oluşturan olay, kanunun emredici
hükümlerine, genel ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamaz.
Aksi halde sözleşme geçersiz olur.
Rizikonun konusu mal veya kişi olabilir. Sigorta
sözleşmesine uygulanacak hükümlerin belirlenmesi için bunun bilinmesi gerekir.
Taraflar sigorta sözleşmesini akdederken kapsama alınan
rizikoları sözleşmede sayarlar. Sözleşmede sayılmamış rizikolar himaye altına
alınmamıştır. Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya
bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.
Sigortacılık Kanunu’na göre de istisna olan rizikoların da sayılması gerekir.
Sigorta kapsamı dışında bırakılan rizikolar istisna,
muafiyet, teminat dışında bırakılan haller olarak bilinir. Örneğin, yangın
rizikosuna karşı yapılan sigortada, yangının savaştan kaynaklanması halinde sigortacının
mesul olmadığı öngörülebilir.
Rizikonun Gerçekleştirilmesi
Sigortadan menfaat elde edecek olan kişinin ihmal veya kastı
ile rizikonun gerçekleşmesi halinde, rizikonun gerçekleştirilmesinden söz
edilir.
Sigorta ettiren, sigortalı, lehtar veya bunların hukuken
fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin, yani yardımcı kişiler ve istihdam edilen
kişilerin, kast derecesine ulaşmamış bir kusuru ile rizikonun gerçekleşmesine
sebebiyet verilmiş ise, sigortacı, sigorta tazminatını öder.
Sigorta ettiren, sigortalılar rizikonun gerçekleşmesine
kasten sebep oldukları takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve
aldığı primleri geri vermez. Bu
kişilerin hukuken fiillerinden sorumlu oldukları kişiler tazminat ödenmesini
sağlamak amacıyla rizikoyu gerçekleştirirlerse sigortacı tazminat borcundan
kurtulur ve aldığı primleri geri vermez.
Lehtar, sigortalıyı öldürmüş veya onun öldürülmesinde
herhangi bir şekilde suç ortaklığı etmişse, sigorta bedelinden mahrum kalır ve
bu bedel ölenin mirasçılarına ödenir. İntihar halinde de sigorta bedeli lehtara
ödenir.
Sigortacının Ödemesi
Meblağ sigortalarında, sigortacı tazminat ödemesi gereken
bir durum olduğunu tespit ettiğinde sorumlu olduğu bedeli öder. Zarar
sigortalarında ise ödenecek tutarın tespit edilmesi gerekir. Uygulamada zararın
tespiti için sigorta eksperi tayin edilmektedir. Eksperler sigortacıdan
bağımsızdır. Eksperin hazırladığı rapora ekspertiz raporu denir.
Zarar tutarlarının belirlenmesine yönelik olarak poliçelerde
hakem bilirkişi hükümleri bulunmaktadır. Uygulamada bu prosedür genellikle
atlanarak dava açma yoluna gidilmektedir. Yargıtay, bu durumda mahkemenin
davayı reddetmemesi gerektiğini, taraflara süre verilerek prosedürün yerine
getirilmesinin sağlanması gerektiğini söylemektedir. Yine Yargıtay’a göre
taraflar arasındaki uyuşmazlık rizikonun kapsam dışı olup olmamasına ilişkin
ise, mahkeme durumu tespit etmeli ve zararı da kendisi hesaplatmalıdır.
Sigortacının ödeme yapması bakımından ilk tespit edilmesi
gereken husus rizikonun teminat kapsamında olup olmadığıdır. Rizikonun sigorta
kapsamı dışında kaldığının ispatı sigortacıya aittir.
Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı para
olarak ödenir. Bu husus genellikle cam kırılması sigortasında söz konusu olur.
Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşip rizikoyla
ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin
araştırmalar tamamlanıncaya ve her halde ihbardan 45 gün sonra muaccel olur.
Can sigortaları için bu süre 15 gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan
dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. Araştırma ihbardan itibaren 3 ay
içerisinde kararlaştırılamamışsa ön ekspertiz raporuna göre tespit edilen
hasarın en az %50’si avans olarak ödenir. Bu sürenin sonunda sigortacı ihtara
gerek olmaksızın temerrüde düşer.
Zamanaşımı
Sigortacıya karşı istemler, alacağın muaccel olmasından
itibaren iki yılda ve herhalde 6 yılda zamanaşımına uğrar. Sorumluluk
sigortalarında tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına
uğrar.
Sigortacılıkta Tahkim
Sigorta sözleşmesinde ilgililer, sigortacıya karşı olan
talep haklarını tahkim yoluyla ileri sürebilir.
Bu tahkimde hakem olabilmek için en az 4 yıllık bir
yüksekokul mezunu olmak, sigorta hukukunda 5 yıl veya sigortacılıkta 10 yıl
deneyime sahip olunması ve mali güç dışında sigorta şirketi kurucusu olabilme
şartlarının sağlanmış olması gerekmektedir.
Uyuşmazlık en geç 4 ay içerisinde çözüme kavuşturulur.
Sigortacının Halefiyeti
Sigortacının halefiyeti sadece zarar sigortalarında söz
konusudur. Halefiyet, aslında zenginleşme yasağının bir görünümüdür.
Sigortacının halefiyet kazanabilmesi için taraflar arasında geçerli bir sigorta
sözleşmesinin bulunması, sigortacının teminat kapsamında bulunan bir riziko
için ödeme yapmış olması ve zarardan sorumlu olan bir kişinin bulunması
gerekir.
Teminat kapsamı dışında kalan ödemelere ex gratia ödemeler
denir. Sigortacı bunlar için rücu edemez.
Sigortacı, yan talepler saklı kalmak üzere ödediği miktarla
sınırlı olarak rücu hakkına sahiptir.
Sigortacının rücu edeceği üçüncü kişi kavramı doktrinde
daraltılmıştır. Sigorta ettiren ve sigortalı ile yaşayanın üçüncü kişi
sayılmaması gerekmektedir. Bu ayrım net olmamakla birlikte, somut olayda
sigortacının ödediği parayı geri alması sonucunu doğuracak rücular kabul
edilmemektedir.
Sigortacı, kanuni halef sıfatına binaen açacağı davayı, sigorta
ettiren sigorta sözleşmesi olmasaydı davayı hangi mahkemede açacak idiyse o
mahkemede açar. Aynı şekilde zamanaşımı süreleri de sigortacı için yeniden
başlamaz.
Sigortalı, sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde
davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin
etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu
başvurma hakkını korur. Bu durumlara örnek olarak ödeme gerçekleşmeden önce
yapılmış sorumsuzluk anlaşması ve ibra gösterilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder