İDARENİN
YETKİLERİ
İdare, üstlendiği sorumlulukları yerine
getirebilmek adına birtakım üstün yetkilerle donatılmıştır. Kamu gücünden
kaynaklanan yetkilerin kullanımında temel ölçü kamu yararıdır ve kamu yararı
adına icrai nitelikte işlemler yapabilme ayrıcalığı idarenin temel gücünü ifade
etmektedir. İcrai nitelikteki işlemlerin uzantısı olarak idare şu yetkileri de
bünyesinde barındırmaktadır:
- Düzenleme
yetkisi
- Örgütlenme
yetkisi
- Yaptırım
uygulama ve kamu alacaklarını tahsil etme yetkisi
- Mal
edinme yetkileri
I.
DÜZENLEME YETKİSİ
İdari birimlerin tümü kendi görev
sahalarında bulunan işleri yürütebilmek adına Anayasa ve kanunların uygulanış
biçimini ortaya koyan düzenlemelerde bulunmalıdırlar. İdarenin düzenleme
yetkisi idarenin takdir yetkisinden kaynaklanmaktadır.
İdarenin takdir yetkisinin, belirlilik
ve kanuni idare ilkelerine de dayanması gerekir. Bu ilkeler neticesinde,
düzenleyici idari işlemlerin Anayasa ve kanunlara uygun olması gerekmektedir.
İdarenin düzenleyici işlemleri olan
kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmelikler doğrudan Anayasada
düzenlenmiştir. Ancak idarenin düzenleyici yetkisinin Anayasa’da sayılan
düzenleyici işlemlerle sınırlı olmadığı bilinmektedir. İdarenin Anayasada sayılmasa bile tamim, sirküler, tebliğ,
genelge, kararname gibi başka düzenleyici işlemleri de söz konusudur.
İdarenin tek taraflı düzenleyici
nitelikteki işlemlerinden yukarıda etraflıca bahsetmiştik. Tüzük ve yönetmelik
gibi düzenleyici işlemler idare hukukunun önemli kaynaklarındandır. Tüzük ve
yönetmelikler ilk defa 1961 Anayasası ile
düzenleme konusu olurken, 1971 Anayasa değişikliği ile Kanun Hükmünde Kararname
de hukukumuza girmiştir. 1982 Anayasası bu düzenleyici işlere ek olarak
vergiler ve diğer mali yükümlerle ilgili düzenleyici işlemleri de içermektedir.
DİKKAT
İdarenin düzenleme yetkisinin sınırı, konunun daha önceden
kanunla düzenlenmiş bir alanla ilgili olması gerektiğidir. Ancak Anayasa
hukukunda da değinildiği üzere, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve Olağanüstü Hal
ile Sıkıyönetim Kanun Hükmünde Kararnamelerinin bu duruma istisna oluşturduğu
gözden kaçmamalıdır.
Üst
Hukuk Kurallarına Uygunluk ve Hiyerarşi Sorunu
İdarenin düzenleme yetkisini kullanarak
yapacağı düzenleyici işlemler, dayandıkları üst hukuk kurallarına aykırı
olmamak zorundadırlar. Bu paralelde düzenleyici işlemlerin uygulanabilirliği
için bir takım ilkeler benimsenmiştir:
- Kanun
hükmünde kararnameler ele alındığında, yetki kanununun amacı, kapsamı ve
ilkelerinin aşılmaması gerekliliği;
- Tüzüklerin
kanunlara aykırı olamayacağı;
- Yönetmeliklerin
kanunlara ve tüzüklere aykırı olamayacağı belirtilmektedir.
- Hiyerarşik
olarak denk iki kuruluşun yönetmeliği birbiriyle çatışırsa, kanun veya tüzüğü
uygulamak kimin görev alanına giriyorsa o kuruluşunki esas alınır.
- Tek
bir makamın yaptığı iki yönetmelik birbiriyle çatışıyorsa, sonraki tarihli
yönetmelik esas alınır.
II.
ÖRGÜTLENME YETKİSİ
1982 Anayasasının 123. maddesi
uyarınca, bir idari kuruluşun ortaya çıkabilmesi için yasal bir dayanağa
gereksinimi vardır. Ancak yine aynı maddenin ikinci fıkrasında bütün idari
kuruluşların doğrudan doğruya kanun ile kurulmalarının zorunlu olmadığı
belirtilmekte; kamu tüzelkişilerinin kanunla ya da kanunun verdiği bir yetkiyle
kurulabileceğinin altı çizilmektedir.
Anayasa
ve Kanunlarca Kanunla Kurulması Zorunlu Olan Kuruluşlar:
- Bakanlıklar,
- İller,
- İlçeler,
- Büyükşehir
Belediyeleri,
- Üniversiteler
(vakıf üniversiteleri dahil),
- Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları.
Bu
gibi kuruluşların oluşturulmasında idarenin bir yetkisi bulunmamaktadır, bu
kuruluşlar ancak
kanun koyucu tarafından oluşturulabilir.
DİKKAT
Kanunla kurulacak bu yapıların kanun
hükmünde kararname ile kurulmalarının mümkün olup olmadığı tartışmalı bir
husustur.
Anayasanın 91. maddesinde, “kanun hükmünde kararnamelerin,
temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler dışında,
kanunla düzenlenebilecek olan her alanı düzenleyebileceği” vurgulanmaktadır. Bu
ifade yukarıda sayılan yapıların kanun hükmünde kararname ile de
oluşturabileceğine dair bir işaret niteliğindedir.
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi
kararları perspektifinde bir değerlendirmede bulunulacak olursa, ivedi olma,
kısa süreli olma ve zorunlu olma ilkelerinden hareketle, yukarıda bahsi geçen
yapıların kuruşunda bu tip esasların aranmasının zor olacağı realitesi ile
karşılaşılmaktadır.
İdari
Kararlarla Örgütlenen Teşkilat Yapıları:
Kanundan kaynağını almak kaydıyla,
-
Belediyeler, Valinin önerisi ve İçişleri Bakanının
hazırlayacağı müşterek kararnamesi ile Danıştay’ın görüşü alınarak;
-
Köyler, Kaymakam ya da Valinin önerisi üzerine İçişleri
Bakanlığı kararıyla, - Kamu İktisadi Teşebbüsleri Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmaktadır.
III. İDARENİN ALACAĞINI TAHSİL YETKİSİ İdarenin iki türlü alacağı
vardır:
. Kamu Alacakları:
Devlet, il özel idareleri ve belediyelere ait alacaklardan; vergi, resim, harç,
ceza tahkik ve takibine ilişkin mahkeme masrafları, vergi cezaları ve para
cezaları, gecikme zamları ve faizler, kamu hizmetleri uygulamasından doğan
öteki alacaklar, kamu mallarına verilecek zarardan kaynaklı alacaklar ve idari
sözleşmelerden kaynaklı alacaklar.
. Adi Alacaklar: Haksız
fiil, sebepsiz zenginleşme ve idarenin özel hukuk sözleşmelerinden kaynaklı
alacakları ile; devlet, il özel idareleri ve belediyeler haricindeki kamu tüzel
kişilerinin alacakları (köyler, sosyal güvenlik kuruluşları, KİT’ler…)
KAMU ALACAKLARI |
Vergi, resim, harç, ceza
takibine ilişkin masraflar, vergi ve para cezaları, gecikme zam ve faizleri,
idari sözleşmeden doğan alacaklar, kamu hizmetlerinde doğan alacaklar,
devlet, il özel idareleri ve belediyelerin alacakları; kamu mallarına verilen
zarardan doğan alacak hakları
|
6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsili
Usulü hakkındaki kamu
hükümleri uygulanır.
|
ADİ ALACAKLAR |
Kamu kuruluşlarının özel
mallarındaki haksız fiilden kaynaklı zararlar, sebepsiz zenginleşmeden, özel
hukuk
sözleşmelerinden kaynaklı
alacaklar, köylerin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve sosyal kamu
kurumlarının alacakları, kamu görevlilerine yapılan fazla ödemelerin iadesine
yönelik alacaklar
|
İcra iflas kanunu hükümleri
uygulanır.
|
İdareye tanınan tahsil yetkisi temel
olarak kamu alacaklarına yöneliktir ve adi alacakları için re’sen tahsil
yetkisi söz konusu değildir. Özel hukuk alacakları olarak değerlendirilebilecek
adi alacaklar için idare, adli icraya başvurmak zorundadır.
İdare, Kamu Hukuku alanındaki
alacaklarını, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen usuller ve icra ve iflas dairelerinin
yardımına gerek duymaksızın, kendi teşkilatı ile ve haciz ve satış gibi cebri
yollara başvurmak suretiyle tahsil etme yetkisine sahiptir. İdarenin bu
yetkisi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir.
Kamu
Alacağının Tahsil Süreci
1-
İdare bir kamu alacağını tahsil etme yetkisini
kullanmadan önce, bu alacağı tahakkuk ettirmelidir. Alacağın tahakkuku,
alacaklı idarenin bu konuda yetkili kılınmış makamınca yapılan bir tahakkuk
işlemi ile olur. Tahakkuk işlemi bir icrai karar olup, daha sonra kullanılacak
olan tahsil yetkisi böyle bir icrai karara dayanmak zorundadır.
2-
İlgili, tahakkuk işleminin hukuka aykırılığını ileri
sürerek, görevli ve yetkili idari yargı yerinde iptal davası açabilir. Vergi
alacağına ilişkin bir tahakkuk işleminin iptali istemiyle dava açılması,
tahakkuk eden bu alacağın tahsil işlemlerini durdurur. Buna karşılık, öteki
kamu alacaklarına ilişkin tahakkuk işlemlerinin iptali istemiyle dava açılması,
bu alacakların tahsil işlemlerini durdurmaz.
3-
Tahakkuk etmiş olan bir kamu alacağının takibi ve
tahsili, alacaklı kamu idaresi tarafından düzenlenen bir ödeme emri ile başlar.
4-
Ödeme emri kendisine tebliğ olunan borçlu 7 gün içinde
ya borcu ödemeli ya da mal beyanında bulunmalıdır. Bu sürede borcu ödemeyen ve
mal beyanında da bulunmayan borçlu bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek
üzere hapsen tazyik olunur.
5-
7 günlük sürede borçlu ödeme emrine itiraz edebilir.
İtiraz, alacağın türüne göre idare veya vergi mahkemesine yapılır. Ödeme emrine
itiraz nedenleri kanunda sınırlıdır. Kişi, borcun olmadığı, kısmen ödendiği ya
da zamanaşımına uğradığı itirazı ile dava açılabilir.
6-
Açılan dava tahsil işlemini durdurmaz. İşlemin durması
için yargı merciinin yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekir. Açılan davanın
tahsili durdurmayacağı kuralının tek istisnası vergi alacağına ilişkin tahakkuk
işlemleri için söz konusudur. Bu halde dava istisnaen tahsil işlemini
durduracaktır.
7-
7 gün içinde dava açılmazsa, dava açılıp da yürütmenin
durdurulması kararı verilmezse, idare borçlunun mallarını haczedip satmak
suretiyle alacağını tahsil eder.
8-
Özel alacaklar için haciz adli makamlarca yapılırken,
kamu alacakları için haciz işlemi tahsil dairelerince düzenlenen haciz
varakasına dayanılarak yapılır. Satış
işlemine gelince, menkul (taşınır) mallar tahsil dairesince, köylerde ihtiyar
heyetlerince gayrimenkul (taşınmaz) mallar ise satış komisyonlarınca yapılır.
Gerek taşınır ve gerek taşınmaz malların haciz ve satışında izlenecek olan
usuller, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen usullere benzetilmiştir.
Zorla İcra Yetkisi:
İdare, kamu yararı adına kamu gücü kullanarak idari işlemlerini zorlama
tedbirleri ile uygulatabilir. İdari kararlar icrailik özelliklerinden dolayı
hukuka uygun kabul edilirler. Hukuka uygun olduklarının ispatı gerekmeden,
ilgililer üzerinde sonuç doğururlar. İdari kararlar hukuka uyguluk karinesinden
yararlandıklarından, idare zorla icra etme yetkisine sahip olduğu hallerde
araya yargı organı girmeksizin işlemini icra edebilir. Böyle bir yetkinin bulunmadığı
hallerde ise, araya yine bir yargı kararı girmeksizin kanunda öngörülen
yaptırımları uygulayabilir. Ayrıca idare, bir ilgilinin hakkında alınmış idari
karara uymaması halinde, kolluk kuvvetleri vasıtasıyla idari yaptırımı resen
yapabileceği gibi, cezai yaptırım için adli mercilere başvurma yetkisi
bulunmaktadır.[1]
IV.
İDARENİN MAL EDİNME YETKİSİ
İdare görevlerini yerine getirebilmek
için ihtiyaç duyduğu taşınır ve taşınmaz malları, tüm öteki kişiler gibi satın
alma suretiyle elde edebilir. Ancak idarenin satın alma yolu ile mal elde
etmesi her zaman mümkün olmayabilir. Zira idarenin ihtiyaç duyduğu malların
malikleri mallarını satmak istemeyebilirler. İşte bu nedenle idare, kamu gücü
kullanmak suretiyle ihtiyaç duyduğu malları elde edebilme kudretiyle
donatılmıştır. Zorla mal edinmek iki şekilde olur: Kamulaştırma ve istimval.
Kamulaştırma, taşınmazların zorla ele
geçirilmesidir. İstimval ise sadece olağanüstü durumlarda taşınırlara zorla el
atılmasıdır. Menkuller kural olarak satın alınır. Ancak olağanüstü durumlarda
menkuller de kolaylıkla elde edilemeyecekleri için zorla ele geçirilmeleri
zorunlu olabilir. İstimval, idarenin sadece olağanüstü durumlarda
kullanabileceği bir yetkidir.
A.
Kamulaştırma
Devlet ya da diğer kamu tüzel
kişilerinin, kamu yararı adına, kendilerine verilen görevleri yerine
getirebilmek için ihtiyaç duydukları taşınmaz malların tamamını ya da ihtiyaç
duyulan kısmını, takdir olunan bedeli peşin vermek suretiyle sahibinin elinden
almasıdır.
Kamulaştırma yetkisi, idareye kamu
menfaatlerinin korunması ve kamu hizmetlerinin görülmesi için tanınmış
yetkilerdendir. Kamulaştırma, taşınmaz mülkiyeti üzerine konulmuş
sınırlamalardan biri olup, ancak kanunların kendilerine bu yetkiyi tanıdığı
kamu idare ve kurumlarıyla istisnai olarak bazı özel teşebbüsler tarafından
kanunlarda belirlenen şartlarda kullanılır.
İdari bir işlem ve eylem olan
kamulaştırmanın dayanağı ise, idarenin kamu yararı açısından sahip olduğu güç
ve yetkidir. Özel mülkiyete konu olan taşınmazların, sahiplerinin rızası
aranmaksızın, tek taraflı irade beyanıyla kazanılmasını sağlayan bu yetkinin
idareye tanınmış olması, kamu yararının özel kişilerin çıkarlarına üstünlüğü
anlayışından kaynaklanmaktadır. Kamulaştırma, mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına
yönelik idari bir işlem olduğundan, bedel ve mülkiyet intikali üzerindeki
uyuşmazlıklar adli yargı mercilerinde çözümlenir.
Anayasa’nın 46. maddesinden, kamulaştırmaya ilişkin şu
temel ilke ve kurallar çıkmaktadır:
Kamulaştırma
Yetkisi:
Kamulaştırma yetkisinin Devlet ve öteki
kamu tüzelkişilerine tanınmıştır. Bununla birlikte, istisnai olarak, kamu
yararının gerektirdiği hallerde, özel kişiler lehine de kamulaştırma yapılması
mümkündür. Ancak bunun için, özel kanunlarda açık bir hükmün bulunması
zorunludur.
Özel kanunlarda açık bir hüküm
bulunmasından kasıt lehine kamulaştırma yapılabilecek özel kişilerin
belirtilmiş olduğudur:
- Maden
işletme ruhsatına sahip olanlar,
- Kamu
hizmeti imtiyazcıları,
- Yap
- İşlet,
- Yap
- İşlet - Devret sözleşmesi sahipleri.
Mevzubahis işletmeciler re’sen
kamulaştırma yapma yetkisine sahip değillerdir. İlgili idareye başvuruda
bulunarak, yine kamusal menfaat ispatı vasıtasıyla idareden kendileri lehine
kamulaştırma talebinde bulunabileceklerdir. Bedel özel kişi tarafından
ödenecektir.
UYARI
Kamu meslek kuruluşları tüzelkişiliğe sahip olmasına
rağmen Danıştay bu kurumların kamulaştırma yapamayacaklarına hükmetmiştir.
Kamulaştırmada
Süreç:
Kamulaştırma,
özel mülkiyetin sona ermesine yol açtığından, öteki idari işlemlere oranla çok
daha
farklı ve ayrıntılı şekil ve usul kurallarına tabi
tutulmuştur.[2]
1.
Kamulaştırma işleminde öncelikle yeterli ödeneğin hazırlanması gerekir.
İdare, kendi içerisinde oluşturacağı bir takdir komisyonu vasıtasıyla takribi
bir öbedel üzerinden ödenek hazırlamakla yükümlüdür. Bu durum malikin
korunmasını amaçlamaktadır. Yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma
işlemine başlanamaz.
2.
Gerekli ödeneğin temin edilmesinden sonra, kamu yararı kararı alınmalıdır.
Kamulaştırma mülkiyet hakkını sınırlayan bir işlemdir. Bu nedenle yetkili
idarenin, taşınmaz mala duyduğu ihtiyacın kati olması gerekir.
Kamulaştırma ancak kamu yararını
gerçekleştirmek için yapılabileceğine göre, öncelikle İdareyi kamu yararını
gerçekleştirmeye yönelten etkenin belirtilmesi gerekir. Bu kararla kamulaştırma
işleminin sebep unsuru belirlenmiş olur.
Kamu yararı kararının alınması ve
onaylanması idari bir işlem olduğundan, idari yargının denetimine tabidir. Eğer
kamu yararı yoksa taşınmaz maliki yetkili idare mahkemesinde iptal davası
açabilir.
Kamu yararı alabilecek merciler şunlardır:
1.
Bakanlar Kurulunca kabul olunan büyük enerji ve sulama
projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların
yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak
kamulaştırmalarda ilgili bakanlık,
2.
Köy yararına kamulaştırmalarda, köy ihtiyar heyeti,
3.
Belediye yararına kamulaştırmalarda, belediye encümeni,
4.
İl Özel İdaresi yararına kamulaştırmalarda, il daimi encümeni,
5.
Devlet yararına kamulaştırmalarda, il idare kurulu,
6.
YÖK yararına kamulaştırmalarda, YÖK,
7.
Üniversite, TRT, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu yararına kamulaştırmalarda, yönetim
kurulları,
8.
İlçe sınırları içinde birden çok köy ve belediye
yararına kamulaştırmalarda, ilçe idare
kurulu,
9.
İl sınırları içinde birden çok ilçeye bağlı köyler ve
belediyeler yararına kamulaştırmalarda, il
idare kurulu,
10. Ayrı
illere bağlı bulunan birden çok kamu tüzel kişileri yararına kamulaştırmalarda,
Bakanlar Kurulu,
11. Birden
çok il sınırları içindeki devlet yararına kamulaştırmalarda, Bakanlar Kurulu,
DİKKAT
Kamulaştırma Kanunu’nun 6. maddesinde ise, kamu yararı
kararının onay mercileri gösterilmektedir. Örneğin, köy ihtiyar meclisi veya
belediye encümeninin aldığı kamu yararı kararı mahalli en büyük mülki amirin,
il daimi encümeninin kamu yararı kararı valinin onayına tabidir. Tasdikli imar
planı veya bakanlıklarca tasdikli özel plana göre yapılacak hizmetler için kamu
yararı kararı almaya gerek yoktur.[3]
3.
Kamulaştırılacak
taşınmaz tespit edilir. Kamulaştırılacak taşınmaz malın sınırlarını ve
cinsini gösterir ölçekli plan ve krokisi yaptırılır ve taşınmaz malın maliki ya
da zilyedi ve bunların adresleri tapu kayıtlarından, tapu kayıtları yoksa vergi
ve nüfus kayıtları üzerinden ya da haricen yapılacak araştırmalara göre
belgelere bağlanmak suretiyle tespit edilir.
4.
Kamulaştırma
kararı alınır. Kamu yararı kararı soyut bir kararken; kamulaştırma kararı
somuttur, yani hangi taşınmaza el
konulacağının açıkça belirlenmesidir.
5.
Satın alma
usulünün denenmesi gerekmektedir. İdare, kamulaştırma kararını aldıktan
sonra, taşınmaz malın tahmini bedelini belirlemek üzere, kendi bünyesi içinde
en az üç kişiden oluşan bir ya da birden fazla kıymet takdir komisyonunu
görevlendirir. İdare, kıymet takdir komisyonunca belirlenmiş olan tahmini
bedeli belirtmeksizin, kamulaştırma bedelinin peşin ya da taksitle ödenmesi
suretiyle ve pazarlıkla satın almak ya da İdareye ait bir başka taşınmaz malla
trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazı ile malike
bildirir.
6.
Mahkeme yolu
ile bedel tespiti ve tescil kararı talep edilir. Kamulaştırılacak olan
taşınmazın satın alma yoluyla elde edilememesi durumunda, idare,
kamulaştırılacak olan taşınmaz ile ilgili olarak topladığı bilgi ve belgeler
ile yaptırmış olduğu bedel tespiti ve buna ilişkin tüm belgeleri de eklediği
bir dilekçe ile taşınmazın bulunduğu
yerdeki asliye hukuk mahkemesine başvurarak, kamulaştırma bedelinin tespiti
ile bu bedelin peşin ya da taksitle ödenmesi karşılığında İdare adına tapuda tesciline
karar verilmesini talep eder.
7.
Asliye Hukuk Mahkemesi, en geç otuz gün sonrası için belirleyeceği duruşma gününü tüm belgelerle
beraber malike tebliğ eder.
UYARI
Mahkeme davetiyesinde, tebligatı izleyen günden itibaren
otuz gün içinde kamulaştırma işleminin
iptalinin idari yargıda, maddi
hataların düzeltilmesinin adli yargıda dava yoluyla istenebileceği
belirtilir.
İşleme karşı iptal davası açılmaz ise
kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece belirlenen bedel üzerinden
gayrimenkulün idare adına tapuda tescil edileceği yer alır.
Asliye
hukuk mahkemesi, kamulaştırma ve bunun belgelerini mahalli veya genel bir
gazetede en az bir kere yayınlatır.
8.
Mahkeme duruşma başlayınca öncelikle tarafları anlaşmaya davet eder.
9.
Anlaşma sağlanamazsa hakim bilirkişi ve keşifle
beraber kamulaştırma bedelini tespit eder.
10.
Mahkeme, anlaşma veya bedel tespitinden sonra
idareye, bedelin veya ilk taksitin yatırıldığına dair dekontun ibrazı için 15
gün süre verir. Dekontun ibrazından
sonra mahkeme idare adına mülkiyetin tesciline karar verir.
Kamulaştırmaya
Karşı İptal Davası
Asliye hukuk mahkemesince taşınmaz
malikine yapılacak olan kamulaştırmaya ilişkin tebligattan, tebligatın
yapılamaması halinde tebligat yerine geçmek üzere gazete ile yapılacak olan
ilandan itibaren otuz gün içinde,
taşınmaz maliki kamulaştırma işleminin hukuka aykırılığını ileri sürerek idari yargıda iptal davası açabilir.
UYARI
Davacı, bu davadan önce ferağ vermişse, iptal davasının
reddedilmesi gerekir.
DİKKAT
Kamulaştırma işlemi, imar planına dayalı yapılmışsa
kamulaştırmanın iptali ile planın iptali tek dilekçe ile istenebilir.
Kamulaştırmada
Nakden ve Peşin Ödeme
Anayasanın 46.
maddesine göre, kamulaştırma bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Nakden ödeme
kuralının istisnası, trampa yoluyla kamulaştırmadır. Buna göre idare,
malikin rızası ile kamu hizmetine tahsis edilmeyen özel taşınmaz malını trampa
edebilir.
UYARI
İdarenin trampa teklif ettiği malının değeri, kamulaştırma
bedelinin % 120’sini aşamaz.
DİKKAT
Şayet idarenin önerdiği taşınmaz ile kamulaştırılacak
taşınmazın bedeli arasında bir fark doğuyor ise, bu fark taraflarca nakden ve
peşin olarak giderilir.
Peşin ödeme kuralının istisnası taksitlendirmedir. Taksitlendirme
süresi beş yılı aşamaz. Taksitlere, devlet alacaklarına uygulanacak en yüksek
faiz haddi uygulanır ve taksitler eşit miktarlarda ödenir. İdarenin
kamulaştırma yetkisi olağan ve genel bir yetki olmasına rağmen, taksitlendirme
yetkisi istisnai bir yetkidir.
Anayasanın 46.
maddesi taksitlendirmenin hangi durumlarda mümkün olabileceğini düzenlemiştir:
. Tarım
reformunun uygulanması dönemleri,
. Büyük
enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi,
. Yeni
ormanların yetiştirilmesi,
. Kıyıların
korunması projeleri,
. Turizm
amacıyla gerçekleştirilen kamulaştırmalar.
DİKKAT
Geçimini işlediği topraktan sağlayan küçük çiftçinin
doğrudan işlediği toprağın bedeli her halde peşin ve nakit ödenir.
Kamulaştırılacak
Malın Başka Bir Kamu Kurumuna Ait Olması Durumu
İdareye ait bir taşınmazın
kamulaştırılmasının mümkün olmadığını, bu durumun konu yönünden sakatlık
içerdiğini yukarıda belirtmiştik. Kamulaştırma
kanununa göre ihtiyaç duyulan taşınmaz başka bir kamu kurumuna ait ise,
taşınmaza ihtiyaç duyan idare malın sahibi idareye talep ile birlikte ödemeyi
taahhüt ettiği bedeli de belirterek müracaat eder.
Taşınmazın sahibi idare 60 gün içinde
cevap vermez veya red cevabı verirse, taşınmaza talip olan idare anlaşmazlığı Danıştay idari dairesi (1. daire) önüne
götürür ve Danıştay 2 ay içerisinde
anlaşmazlığı kesin karara bağlar.
Kamulaştırma
Yoluyla İrtifak Kurma Hakkı
Anayasa’nın 46.
maddesi devlet ve kamu tüzelkişilerine özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallara
kamulaştırma yoluyla el atma yetkisi yanı sıra, bu mallar üzerinde aynı
koşullarla idari irtifaklar kurma yetkisi de vermektedir. İrtifak hakkı, hakkın
konusu olan taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkından doğan kullanma veya
yararlanma ile ilgili yetkilerin bir kısmını veya tümünü hak sahibine sağlayan
veya taşınmaz malikinin mülkiyetten doğan yetkilerinden bazılarını kullanmasını
hak sahibi yararına yasaklayan sınırlı bir ayni hak olduğuna göre, Anayasanın
46. maddesi uyarınca, böyle bir hakkın idare lehine bir idari işlem ile ve
zorla kurulması halinde idari irtifaklardan söz edilmektedir.
DİKKAT
İdari irtifak
kurulması sonucunda taşınmazın mülkiyeti idareye geçmemekte, sadece mülkiyet
hakkında doğan kimi bazı yetkiler idareye sağlanmakta ya da malikin bu
yetkilerini kullanması İdare yararına yasaklanmaktadır. İdari irtifakta bedel,
gayrimenkulün değerindeki azalmadır ve bu bedel Asliye Hukuk Mahkemesinde
belirlenir.
Malikin
Geri Alma Hakkı
Kamu yararı kararında belirtilen sebep
gerçekleşmediği takdirde, kamulaştırmanın hükümsüz sayılması ve kamulaştırılan
taşınmazın eski malikince geri alınabilmesi mümkündür.
Kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden
itibaren beş yıl içinde kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun
hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca
tahsis edilmeyerek taşınmaz olduğu gibi bırakılır ise, mal sahibi ya da
mirasçıları geri alma hakkını, hakkın doğmasından itibaren bir yıl içerisinde
kullanabilirler.[4]
DİKKAT
Mal sahibi
veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek
kanuni faizi ile birlikte ödeyerek taşınmaz malı geri alabilirler.
Kamulaştırmadan
Vazgeçme, İade ve Devir
İdare
kamulaştırmanın her safhasında kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili
merciin kararı ile kamulaştırmadan tek taraflı olarak kısmen veya tamamen
vazgeçebilir.
Kamulaştırmanın
kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu
yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde, bu
durum idarece mal sahibi veya mirasçılarına duyurulur. Bu duyurma üzerine mal
sahibi veya mirasçıları, kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren
işleyecek kanuni faiziyle birlikte üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malı geri
alabilir. İade işleminin kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra
bir yıl içinde gerçekleşmesi hâlinde kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz.
NOT
Kamulaştırmanın
kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma
amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu
kalmaması halinde, keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre duyurulur.
Bu duyurma üzerine
mal sahibi veya mirasçıları, kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren
işleyecek kanuni faiziyle birlikte üç ay
içinde ödeyerek taşınmaz malı geri alabilir. İade işleminin kamulaştırmanın ve
bedelinin kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde gerçekleşmesi hâlinde
kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz.
B.
Kamulaştırmasız El Atma
Kamulaştırma yetkisi olan kamu kurum ve
kuruluşlarının mahkemeye başvurarak kamulaştırma işleminde bulunmadan, başka
şahısların taşınmaz mallarına hiçbir bedel ödemeden el koyması kamulaştırmasız
el atma olarak adlandırılır. Bu suretle devlete ait kurum ve kuruluşlar idari
bir karar olmadan, özel mülkiyete konu olan taşınmaz malları fiili olarak
kullanmaktadır.
El atma durumunda, idarenin usulüne
uygun olarak alınmış kamulaştırma kararı olmaksızın veya işgal koşulları
oluşmaksızın bir gayrimenkule el atmasıdır. Bu durumda kamulaştırma kararı alınmaz.
El atma iki şekilde gerçekleşir:
a)
Hukuka Uygun Kamulaştırmasız El Atma:
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.
maddesinde, imar sınırı içinde bulunan arsa ve arazileri, imar planına uygun
ada ve parsellere ayırmaya, belediye ve mücavir alan içinde belediyeler ve bu
alan dışında valilikler yetkilidir. İmar planına alınan ve ada ile parsellere
ayrılan arsa ve arazilerin değer artışına paralel olarak, idare bu arazilerin
en fazla %40’lık kısmına bedel ödemeksizin el koyma hakkına sahiptir. Bir
defaya mahsus olacak bu süreç düzenleme
ortaklık payı olarak anılmaktadır.
İdare tarafından elde edilen bu pay,
düzenlemeye tabi yerlerin ortak ihtiyaçları için kullanılabilir. Düzenleme
ortaklık paylarının toplamı, planlanan umumi hizmetler için yeterli değilse, eksik
kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır.
DİKKAT
Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tâbi tutulan
yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim
kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri
ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka
maksatlarla kullanılamaz.
b)
Hukuka aykırı kamulaştırmasız el atma:
İdarenin haksız fiili niteliğinde bir
durumdur. Yasal bir dayanak olmaksızın, usulüne uygun bir kamulaştırma kararı
almadan özel mülkiyette bulunan bir taşınmaza el atılması durumu, idari eylem
olmadığı için fiili yol olarak nitelendirilmelidir. Dolayısıyla bu durum idari
değil; idarenin hukuk dışı bir eylemi durumundadır.
Hukuka aykırı kamulaştırmasız el atma
ile el atılan taşınmaz üzerindeki özel mülkiyet sona ermeyeceğinden, mülkiyet
hakkına yapılan bu hukuk dışı saldırının önlenmesi için adliye mahkemelerine
başvurarak men-i müdahale davası
açma hakkı bulunduğu kabul edilmektedir.
Malik, men-i müdahale davası
açabileceği gibi, taşınmazda meydana gelen zararın giderilmesi için tazminat davası da açabilmektedir.
Bununla birlikte, taşınmazda büyük
çaplı ve giderilemez bir hasar meydana gelmiş ise, malikin taşınmazın tümünün
kamulaştırılmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda idare, Asliye
hukuk mahkemesinin alacağı karara uymakla yükümlüdür.
DİKKAT
İdarenin, hukuka aykırı olarak el attığı
bir taşınmazın üzerine bir kamu hizmeti inşa etmesi durumunda (yol, okul,
hastane gibi) malikin men-i müdahale davası açma hakkı düşmektedir. Bu durumda
malik, tazminat davası açabilecek ya da taşınmazın tümünün kamulaştırılmasını
talep edebilecektir.
C.Geçici
İşgal
Bir bayındırlık hizmetinin görülmesi
sırasında, bu hizmetin görülmesi için gereksinim duyulan şantiye alanının
inşası için ya da yapım çalışmasında kullanılacak taş, kum, kireç ve benzeri
maddeleri çıkarmak için özel mülkiyette bulunan bir taşınmaza idare tarafından
geçici olarak el atılmasıdır.
Geçici işgalin konusu arsa ve araziler olup, konut veya
eklentiler geçici işgale konu olamaz.
İşlemi, il idare kurulu tesis eder. İl idare kurulunun alacağı bir geçici işgal kararnamesinde yıllık bir tazminat bedeli belirlenir ve
idare bunu malike öder.
Geçici
işgal kararnamesine karşı idari yargıda iptal davası açılabilir ve malik bedeli
az bulursa adli
yargıya başvurabilir. İdare takdir olunan tazminatı % 20
fazlasıyla depo ederek işgal eylemini gerçekleştirir.
D. Acele Kamulaştırma
3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun
uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına, olağanüstü hallerde ya da
olağanüstülüğüne ve ivediliğine Bakanlar
Kurulunca karar verilen hallerde lüzum duyulan taşınmazın
kamulaştırılmasıdır.
Olağan kamulaştırma sürecinden faklı olarak, taşınmazın
bedelinin tespit edilmesi dışındaki prosedürel işlemler sonradan tamamlanmak
üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde kamulaştırma işlemi
gerçekleştirilir.
Acele kamulaştırmada sadece bedel tespiti yapılmakta
diğer işlemler sonradan tamamlanmaktadır. Kamulaştırma bedeli her halükarda
peşin ve nakit ödenmelidir.
E.
Devletleştirme
Anayasanın 47. maddesine göre, “kamu
hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir”. Devletleştirmenin
konusu, bir kamu hizmeti üreten özel teşebbüse idarenin bedelini ödeyerek el
koymasıdır. Bu el koyma esnasında kamulaştırmada olduğu gibi sadece taşınmazın
mülkiyeti değil; taşınmazların yanında tesisin işletme hakkı da devlete devrolmaktadır.
İktisadi işletmeye dahil tüm taşınır ve
taşınmaz mallarla, hakların ve borçların
devlete geçmesi süreci, kamulaştırmadan faklı olarak bir idari kararla
değil; kanunla gerçekleştirilmektedir.
Kanunla gerçekleşen bir devir sürecine
karşı özel işletme sahibinin iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır; ancak
işletmenin sahibinin bedel artırımı için dava açma hakkı bulunmaktadır.
DİKKAT
Kamulaştırma süreçlerinde bedel
artırımına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde
açılmakta iken; devletleştirme sürecinde bedel artırımı davası şirketin
merkezinin bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacaktır.
F.İstimval
Olağanüstü durumlarda, karşılığı
ödenmek suretiyle menkullere idarece zorla el atılmasıdır. İstimvalin konusu
menkuller olmakla birlikte, bedensel yükümlülükler de istimvalin konusu
olabilir.
Kamulaştırma
olağan, istimval olağanüstü bir yetkidir. Bir olağanüstü hal durumunda olmakla
birlikte,
istimval işlemi de yargı denetimine tabidir ve bedel
uyuşmazlıkları adli yargıda görülür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder