13. SUÇLULARIN ÇOKLUĞU: FAİLLİK VE İŞTİRAK
Kanun suç tipini ihlal eden kişiyi fail olarak kabul
eder. Ancak bazen suç tipleri birden
fazla kişi tarafından birlikte hareket etmek suretiyle ihlal edilmiş
olabilir. Kanunun suç saydığı bir fiili
birden çok kişinin birlikte islemesine suça iştirak denmektedir.
Bazı suçlar ise ancak birden fazla kişiyle işlenebilir. Bu suçlara çok
failli suçlar adı verilir. Örneğin ihaleye fesat karıştırma, rüşvet verme
13.1. Çok failli suçlarda bulunması gereken özellikler
a. Suçun
kanuni tanımında failin bir den fazla olacağı öngörülmelidir.
b. Faillerin
her birinin hareketi bulunmalıdır.
c. Faillerden
her biri fail sıfatıyla hareket etmeli ve bu hareketleri kanunda
suçun unsuru olarak açıklanmış
olmalı. Bununla birlikte tefecilik
suçunda birden çok failin varlığı gerekli olmakla birlikte sadece tefecilik
yapan cezalandırılır. Çünkü TCK.
m.241’de
tefecilik” Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi” olarak
tanımlanmaktadır.

I. Suça katılanların
sorumluluğu konusunda sistemler Bu konuda üç sistem bulunmaktadır:
a. Eşitlik sisteminde suçun meydana gelmesine
katkıda bulunan her
fail o suç için öngörülen aynı cezaya çarptırılır.
b.İkilik sistemde suça iştirak edenler suçun
oluşumuna olan katkıları
oranında
cezaya çarptırılır. Bu durumda suçun oluşumuna birinci derecede katkıda
bulunanlar aslı fail, ikinci derecede katkıda bulunanlar fer’i fail olarak
adlandırılır.
c.Cezanın faile göre belirlenmesi sisteminde her
faile kendi kötülüğü
oranında
ceza verilir. Failin suçun oluşmasına olan katkısı göz önünde bulundurulmaz.
Yeni TCK’ da ikilik sistem ile cezanın faile göre belirlenmesi sistemi karma
olarak kullanılmaktadır
13.2. Faillik
13.2.1. Müşterek Faillik:
5237 sayılı TCK’ya göre “suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte
gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur “
denilmektedir.

Bu nedenle fiilin birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak
kabul edilir. TCK’ da faillik kavramının anlamı, “Suçun kanuni tanımında yer
alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu
olur.” Şeklinde verilmektedir.
Bir suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesinde kişilerin bu fiili
bizzat gerçekleştirmiş olmaları önemlidir.
Bu duruma Doğrudan Faillik denilir.
Örneğin mağdura birlikte bıçak darbesi vurulması, çalınan malın birlikte
taşınması gibi. Bu durumda suç için şu
olasılıklar bulunur;
a. Suç tipindeki hareketleri birden fazla kişi birbirinden habersiz
yapabilir bu duruma “yan faillik ” denilir.
Örneğin A ve B birbirinden habersiz C’ye zehir verir.
b.Suç tipindeki
hareket birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilebilir.Buna “müşterek
faillik” denilir. Suçun bir kısmı bir fail diğer bir kısmının ise başka fail
tarafından işlenmesi sonucu değiştirmez burada önemli olan suçu birlikte
gerçekleştirme iradesidir. Örneğin kalpazanlık suçu gibi.
Fiili doğrudan
doğruya işleyen kişi ya da kişilerin yanı sıra suça dolaylı olarak iştirak
edenler fer’i fail olarak adlandırılır.
Yine fer’i olarak nitelenen hareketler suçun oluşmasında oldukça etkili
rol oynuyorsa buna zorunlu fer’i fail denir ki bu suçlular asli failler gibi
cezalandırılırlar.
Burada kriter
fer’’i hareketin ya da fail’in eyleminin bulunmaması durumunda suçun oluşamaz
olmasıdır. Örneğin kendisine pusu
kurulan kişiyi pusuya getiren, öldürülen kişinin kullandığı otomobili takip
edip önünü keserek yakalanmasını ve öldürülmesini sağlayan kişi zorunlu fer’i
faildir.
Sonuç olarak
suçu birlikte işleyenlerden her biri suçun failidir. Burada önemli olan ise suçun aynı
zamanda işlenmesi ve yardımın suçun
oluşmasına olan katkısıdır. Örneğin; A,
B’ye çarpıp dikkatini dağıtır, C cüzdanını çalar veya A, B’nın kollarından
tutar C’de yumruk atar ya da ırzına geçer vs.
Birlikte fail
olmak için mutlaka maddi bir katılım şart değildir. Suça azmettirmenin de birlikte faillik olduğu
söylenebilir.
Birlikte faillikte objektif ve sübjektif iki unsurun
bir arada bulunması gerekir.
a. Objektif
unsur: Fiilin birlikte icra edilmesi, burada şeriklerin fiil üzerinde
müşterek hakimiyet kurmaları ve suçun icrasında
üstlendikleri roller önem kazanır.
b. Sübjektif
unsur: Birlikte suç işleme kararı
13.2.2. Dolayısıyla Faillik:

Bu tanımda yer alan failliğe
dolayısıyla faillik denilir. Suçun
işlenmesinde başkasını araç olarak kullanan kişi fail gibi sorumlu
tutulur. Yalnız bir hayvanı ya da doğa
kuvvetini suç işlemek için kullanan kişi dolayısıyla değil doğrudan fail
sayılır. Dolayısıyla failliğe örnek
verecek olursak ; 8 yaşında bir çocuğun annesini öldürmeye azmettirilmesi, akıl
hastasının eline silah verilerek başkasına saldırılması.
Azmettirme ile dolayısıyla faillik arasında şöyle
bir fark vardır.
a.
Azmettirmede suça azmettirenle birlikte suçu
işleyende cezalandırılır. Dolayısıyla faillikte suçta kullanılan kişi
cezalandırılmaz.
b.
Azmettirilen özgür iradesiyle hareket ederken
dolayısıyla faillikte kişi suçta
kullanıldığını bilmez.
c.
Azmettirilen suçu azmettiren adına işlediğini
bilir diğerinde kişi fiili kendisi
için işlediğini düşünmektedir.
Azmettirme
MADDE 38. - (1) Başkasını suç islemeye
azmettiren kişi, islenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2)
Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak
suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına
kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre
cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3)
Azmettirenin
belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer
suç ortagı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan
yirmibes yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbes yıldan yirmi yıla kadar
hapis cezasına hükmolunabilir. Diger hallerde verilecek cezada, üçte bir
oranında indirim yapılabilir.

Bu maddeler kapsamında 0-12 yaş grubunda bulunanlar bir sçta
kullanılmak üzere azmettirilmişse dolayısıyla faillik, 18 yaş grubundaki
çocuklar suça azmettirilmişse azmettirme hükümleri uygulanmaktadır.
13.3. Suç ortaklığı
(Şeriklik) I. Koşullar:
a. Objektif
koşul,”nedensellik”: İştirakten söz edilebilmesi için suça birden çok
kişinin
katılmış olması lazımdır. Bu katılım maddi ya da manevi olabilir. Faillerin yaptıkları hareketler farklı
nitelikte olabilir, ayrıca suçun oluşumuna önemli bir katkıda bulunması da şart
değildir. Şeriklerin eylemleri ile sonuç
arasında bir nedensellik bağı bulunması yeterlidir. Yani bu katkı olmadan sonuç gerçekleşmeyecek
ya da gerçekleştiği şekilde oluşmayacaksa bu eylemlerin nedenselliğini
oluşturur.
b. Sübjektif
koşul “İştirak iradesi”: nedensel değer taşıyan bir harekete katılan
kişi
suça katılma iradesi ile hareket etmediği sürece şerik sayılmaz. Örneğin F’ye altınları laması için evin
kapısının anahtarını veren hizmetçi H, F’ye direnmesi nedeniyle ev sahibinin öldürülmesi olayında ev
sahibinin bıçaklanması fiiline katılmış sayılmaz.
Ancak katılanın tüm ayrıntıları bilerek suça katılması şart değildir.
Katılanın neye katıldığını bilmesi yeterlidir.
II. Bağlılık Kuralı
İştirakin varlığı
için icra hareketine başlanan suçun tüm şerikler için aynı olması gerekir. Yani
fail bütün suça katılanlar bakımından aynı olan bir suçu işlemiş olmalıdır.
Buna iştirakte bağlılık kuralı denilir.
Bağlılık
kuralı

(2)
Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların
işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak
sorumlu tutulur.
(3)
Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için
ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir.
Bu maddede yer alan dikkat çekici
bir husus Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını
önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline
göre cezalandırılmasıdır. Örneğin bir
milletvekili ile suç işleyen A eğer koşulları oluşmuşsa milletvekili
dokunulmazlıktan dolayı cezalandırılmazken A cezalandırılır.
Cezayı etkileyen ağırlatıcı ya da hafifletici nedenlerin ise cezalandırma
üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Sadece sonucu ağırlaştırırcı ya da
hafifletici olarak etkiler. Bu nedenle
suç konusunda hafifletici ya da ağırlaştırıcı nedenler tüm şerikler tarafından
bilinse de bilinmese de herkese verilecek cezayı ağırlaştırmaya ya da
hafifleştirmeye devam eder.
İştirak
kurallarının uygulanabilmesi için suçun tamamlanmış olması şart değildir. İcra
hareketlerine başlanmış olması gerekli ve yeterlidir.
Bununla birlikte işlenen suçun tüm failler için aynı olmasını gerektiren
bağlılık kuralı gereğince kastedilenden başka
suçun işlenmiş olması durumunda çeşitli olasılıklar ortay çıkar.
a.
Fail suçu işlememişse bu durumda suça katılanlar
bu suç sebebiyle cezalandırılamazlar. Bu
durumda şeriklerin suç işleme yönündeki iradelerinin de cezasız kalması gibi
bir sonuç ortaya çıkar. Bu mahzuru
ortadan kaldırmak için diğer kanun maddelerinden yararlanılabilir. Örneğin TCK
m.214.

b.
Failin işlediği suçun iştirak iradesinden daha
ağır ya da hafif olması durumunda sorumluluğun sınırını iştirak kastı belirler.
Örneğin basit müessir fiil suçuna iştirak etmiş ancak daha ağırı gerçekleşmişse
bu durumda diğer şeriklerinde meydana gelen ağır neticeden sorumlu oldukları
kabul edilir. Bunun tek istisnası asli
failin suçunun tamamen farklı olmasıdır. Örneğin asli fail hırsızlık amacıyla
ece girmişken içerdeki kadına tecavüz ederse.
İşlenen suçun
kastedilenden daha hafif olmasında da
işlenen suçun nitelik bakımından aynı olmasına dikkat edilir. Örneğin yaralama suçuna azmettirmede
yaralamanın basit nitelikli gerçekleşmesi gibi.
13.3.1 Suç Ortaklığı Halleri
I. Azmettirme
Azmettirme kişiye suç işleme kararı verdirerek suç işlenmesine sebep
olmaktır. Azmettiren işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. Bura da kriter şu olmalıdır. Azmettirme
olmasaydı suç işlenmeyecekti.Ancak bunun için suç işleyenin irtikap eylemine
başlamış olması gerekir.
Azmettirme bakımından azmettirmede kullanılan araç
önemli değildir.
Azmettirmek dolayısıyla faillikten farklıdır.
Azmettirilene bir çıkar vaad edilmesi azmettirmeyi
ortadan kaldırmaz.
a. Azmettirmede
ağırlatıcı sebepler: Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan
nüfuz kullanılmak suretiyle suça
azmettirme halinde azmettirenin cezası artırılır. Örneğin babanın 19 yaşında üniversite
öğrencisi oğlunu, yoldan çıktığı iddiasıyla annesini öldürmeye azmettirmesi
gibi.
b. Muhbir
suç ortaklığı: Azmettirenin belli olmaması halinde kim
olduğunu ortaya
çıkartan failin ya da diğer suç ortaklarının cezası indirilebilir. Bu karar fail ya da suç ortakları arasında
bir çatışmadan yararlanılabileceği düşüncesi yer almaktadır. Bu konuda mutlak indirim öngörülmemiş olup
hakimin takdir yetkisine bağlanmıştır.
Ayrıca bu durum etkin pişmanlık
olarak da değerlendirilebilir.
Fakat azmettirenin isim olarak belirlenmesi yeterli değildir fiil ile
olan bağlantısının da ortaya konulması gereklidir.
II. Yardım etme
Yardım etme

(2)
Aşağıdaki hallerde kisi islenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu
olur:
a)
Suç islemeye teşvik etmek veya suç isleme kararını
kuvvetlendirmek veya fiilin islenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat
etmek.
b)
Suçun nasıl isleneceği hususunda yol göstermek veya
fiilin islenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c)
Suçun islenmesinden önce veya islenmesi sırasında
yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
Yardım etme maddi veya manevi nitelikte olabilir.
Yardım edenin cezası yasanın öngördüğü oranlarda indirilir.
Azmettirme ile teşvik etmek birbirinden
farklıdır. Teşvikte mevcut ama
ortaya çıkmamış bir suç düşüncesi
uyandırılmaktadır ve teşvikte kararı veren failin kendisidir. Örneğin “ Adam olsan getirdiğin silahı
kullanırdın. Ne duruyordun silahını kullansana!” şeklindeki söz şuç işlemeye teşviktir.
“Helal olsun sana ben olsam bende öldürürdüm. Gel
seni alnından bir
öpeyim” şeklindeki söz suç işleme kararını
güçlendirmek olarak nitelenmelidir.
Suç işlemeden önce faile örneğin hapishanede
bakılacağının söylenmesi
suç işlenmesi bağlamında yapılmış
vaat olarak değerlendirilir. Suçun nasıl
işleneceğini de göstermek yada suç işlenmesinde kullanılacak araçları sağlamak
da teşvik kapsamına girer.
III. Özgü suçlarda iştirak:
Ancak belli bir sıfata veya niteliğe sahip kişiler
tarafından işlenebilen
suçlara
özgü suçlar denilir. Örneğin kadın olmak ya da kamu görevlisi
olmak gibi. Zimmet suçunun faili ancak
kamu görevlisi olabilir. Çocuk düşürme fiilinin sorumlusu ancak bir kadın
olabilir. Özel faillik niteliği
taşımayan kişiler özgü suçlara iştirak etmeleri halinde ancak azmettiren ya da
yardım eden olarak sorumlu olur. Fakat
bunun için şerliklerin failin kamu görevlisi olduğunu bilmesi gerekir.
Özgü suçlarda failin gönüllü vaz geçmesi halinde
şeriklerin sorumluluğu
icra hareketi
başlamış olduğu için devam eder. Fakat
vazgeçen şahsın bu tutumu geri dönüşü nedeniyle ödüllendirilir yani
cezalandırılmaz.
Yardım edenin gönüllü vaz geçmesi için sadece karar
verip geri çekilmesi
yetmez
örneğin hırsızlığa yardım için merdiven getiren kişinin gönüllü vaz geçerek
geri dönmesi yeterli olmaz getirdiği merdiveni de geri götürmesi gerekir. Yani şerikin icra hareketinin tamamlanmasına
engel olması esastır. Örneğin anahtar
veren şerik anahtarı geri alamazsa da alarma basması gibi.
Azmettirenin gönüllü vaz geçmesi ise sorumluluğunu ortadan
kaldırmaz. Bunun için azmettiren
azmettirdiği kişiyi kararından vaz geçirmesi veya tüm çabasına karşın başarılı
olamazsa yetkililere haber vererek fiilin tamamlanmasına engel olması gerekir.
13.4. Suçların Çokluğu (Suçların İçtimaı)
Yasa koyucu bir
fiili suç haline getirmekle aslında bir hukuki menfaati korur. İşlenen suçta tek eylemle birden fazla hukuki
yararın ya da farklı eylemlerle aynı hukuki yararın ihlal edilmiş olması suçlarda içtima olarak tanımlanır.
Birden fazla eylemle birden fazla hukuki yararın ihlal edilmesi durumu
ortada birden fazla suç bulunduğundan gerçek içtima’ı ortaya çıkartır. Örneğin ırzına geçilen kişinin daha sonra
öldürülmesi gibi.
I. Bileşik suç
Bir suçun diğer bir suçun unsuru yada ağırlaştırıcı nedeni olması
durumuna bileşik (mürekkep) suç denilir.
Yani bileşik suç iki ayrı suçtan oluşur.
Bu durumda kural olarak her suça ayrı ayrı ceza verilir.

Örneğin yağma suçunda cebir ve tehdit suçu hırsızlık suçunun unsurudur ve
iki suç bağımsız bir suç tipinde birleşmiştir.
Bileşik suçta bir suç diğer suçun unsuru ya da ağırlatıcı nedeni
olmalıdır. Örneğin ırza geçme suçunu
işlemek için bir eve girmek, altınları almak için adam öldürmek gibi eylemler
bileşik suç sayılmaz ayrı ayrı değerlendirilir. Aynı şekilde bir suçu gizlemek
için işlenen başka bir suçta bileşik suç sayılmaz. Örneğin tecavüze uğrayanın
öldürülmesi gibi.
Bir suç
vesilesiyle başka bir suçu işlemekte bileşik suç sayılmaz örneğin sarhoş failin
devlet başkanına küfür etmesi gibi.
II. Zincirleme (müteselsil) suç
Zincirleme suç

(2) Aynı suçun
birden fazla kişiye karsı tek bir fiille islenmesi durumunda da, birinci fıkra
hükmü uygulanır.
(3) Kasten
öldürme, kasten yaralama, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı
ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Zincirleme suçu mütemadi (kesintisiz) suç tan ayıran en önemli özellik
zincirleme suçta birbirini takip eden birden fazla suç vardır. Mütemadi suçta
ise tek bir suç var fakat etkisi bir süre devam eder.
Zincirleme suç
itiyadı suçtan da farklıdır. Çünkü
itiyadı suçta tek suçun tekrarlanması vardır zincirleme suçta her suç
birbirinden bağımsız biçimde fakat arka arkaya meydana gelir.
Şu hallerde zincirleme bulunmaz;
Hareketin teselsül etmesinin aranması suçun
niteliğinin bir gereği ise bir den
çok değil tek bir suç vardır. Ör. Cinsel taciz gibi.
Tek borç için bir kişiye karşı iki ayrı tarihli karşılıksız çeki aynı
anda düzenleyip vermek suretiyle dolandırmak.
İki sanığın iki jandarma erine aynı anda aktif
mukavemet göstermesi.
Birden çok bıçak darbesi ya da silahın birden çok
ateşlenmesi
Suçların tümü ya da bir kısmı şikayete tabi ise bunların zincirleme suç bakımından göz önünde
tutulması için şikayet şartı gerçekleşmiş olmalıdır.
Suçlardan biri affa uğramış veya şikayete bağlı olup da şikayet edilmemiş
ise bu suç zincirleme suça dahil olmaz.
III. Fikri İçtima

Fikri içtima ile zincirleme suç birbirinden farklıdır zincirleme suçta aynı suç birden fazla
işlenir dolayısıyla aynı suça yönelik birden fazla fiil vardır. Buna karşılık
fikri içtimada tek bir fiil ile birden fazla suç işlenir. Yani fiilin tekliğiyle birlikte tek neticeyi
istemeye yönelik düşüncede de teklik vardır. Bu nedenle fikri içtimada içtima
eden şey düşüncedir.
Koşulları; tek bir fiil olmalı ama birden fazla
farklı suç oluşmalıdır.
Örneğin alkol
testi yapmak isteyen polise yumruk vurularak itilmesi (görevini yapan memura
direnme+kasten yaralama), camları kapalı araba içinde oturan adama ateş ederek
öldürme (mala zarar verme+ kasten adam öldürme), alkollü araç kullanırken kaza
yaparak birisinin ölümüne neden olma (trafik güvenliğini tehlikeye sokma+
taksirle adam öldürme).
IV. Yasaların Tekliği (Görünüşte İçtima)
Birden fazla ceza kanunundan ya da aynı kanunda yer alan birden fazla
ceza normundan birinin uygulanması diğerini gereksiz kılıyorsa görüşüşte içtima
yani yasaların tekliğinden söz edilir.
Görünüşte içtima üç şekilde karşımıza çıkar.
1. Özel-
genel norm ilişkisi: iki norm arasında özel-genel norm ilişkisi varsa özel norm
üstün tutulur. Genel ve özel kanun
arasındaki ilişkiye örnek olarak örneğin mala zarar verme ve 5816 sayılı Atatürk aleyhine işlenen
suçlar hakkındaki kanun.
2. Tüketen
tüketilen ilişkisi: Normlardan biri
diğerinin haksızlık içeriğini de kapsamına almak suretiyle onu tüketir. Örneğin kapının kırılması suretiyle girilen
evde hırsızlık yapılması. Burada konut
dokunulmazlığını ihlal mala zarar verme suçları nitelikli hırsızlık normunun
arkasına itilir.
3. Asli-tali
norm ilişkisi: Bir norm sadece diğer bir norm uygulanmadığı sürece
uygulanabilir hale geliyorsa ikincil ya da talidir. Tali normların çoğu
boşlukları tamamlama görevine sahiptir.
Örneğin
Banka veya kredi kartlarının kötüye
kullanılması

(2) Sahte
oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını
kullanmak suretiyle kendisine veya baskasına yarar saglayan kisi, fiil daha agır cezayı gerektiren baska bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan yedi
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder