KAMU HİZMETLERİ
I.
GENEL OLARAK
Bir kamu tüzel kişisi tarafından ya da
idarenin açık denetimi altında özel kişilerce, toplumsal ihtiyaçların giderilmesi
ve kamu yararının sağlanması amacına yönelik olarak gerçekleştirilen, yerine
getirilmediği takdirde ya da eksik kaldığında toplumu felce uğratacak temel
kamusal faaliyetlerdir.
Bir faaliyetin kamu hizmeti olup
olmayacağına veya mevcut bir kamu hizmetinin kamu hizmeti olmaktan
çıkarılmasına yasama organı karar verir. Yani kamu hizmetleri kanunla ya da
kanunun verdiği açık yetkiyle kurulur. Kaldırılması da aynı usulle
gerçekleşebilir. Ancak uygulamada bir hizmetin kamu hizmeti olmaktan
çıkarılmasından ziyade, uyarlanarak sürdürülmesi daha makul görülmektedir.
Kamu hizmetleri toplumun ortak
ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik faaliyetlerdir ve günümüzde kamu
hizmetleri, sadece devlet tarafından değil, devletin gözetim ve denetiminde
özel kişiler eliyle de yürütülmektedir. Bu noktada kamu hizmetleri sadece kamu
hukuku kurallarınca değil; aynı zamanda özel hukuk hükümlerince de
yürütülmektedirler.
UYARI
İdarenin açık denetim ve gözetiminden yoksun
oldukları için, kamuya yararlı dernek ve vakıfların faaliyetleri kamu hizmeti
niteliğinde değildir.
II.
KAMU HİZMETLERİNİN GENEL İLKELERİ
Kamu hizmetinin temel ayırt edici
vasıflarından biri kamu yararını sağlama amacına yönelik olmasıdır. Kamu
hizmetinin bu genel amaç etrafında toplanan genel ilkeleri, süreklilik ve
düzenlilik, değişkenlik, eşitlik ve bedelsizliktir.[1]
. Süreklilik ve
Düzenlilik ilkesi: Kamu hizmetlerinin tümünde gözlenen ortak ve genel
niteliklerden ilki, bu hizmetlerin kesintisiz ve düzenli olarak ifa
edilmesidir. Kamu hizmetinin süreklilik ve düzenlilik karakteri, onu oluşturan
bütün öğelere yansıyarak etkilerini duyurmaktadır. Kamu görevlilerinin grev
yasağı, kamu mallarının hiçbir surette özel kişilere geçmemesi, imtiyazlı
hizmetlerin korunması, bu ilkenin uygulanmaları sonucudur.
Nitekim Danıştay 5. Dairesi, 1997
yılında şu kararı almıştır: “İdari istikrar ilkesi gereğince idarenin, kamu
hizmetinin sürekli, etkili ve verimli bir biçimde yürütülebilmesi açısından
hizmet şartlarını gözeterek takdirini kullanmak suretiyle, boş bulunan bir
kadroya atama yapmama yetkisi bulunmamaktadır.”
. Değişkenlik
(uyarlama) ilkesi: Kamu hizmeti değişkendir ve gelişen toplum ihtiyaçlarına
ve teknolojik verilere kendini uydurmak zorundadır. Çünkü bir faaliyetin yasama
organınca kamu hizmeti olarak tespit edilmesi, bireylerin o konudaki
ihtiyaçlarını en iyi biçimde karşılamak amacına yönelir. Bu itibarla kamu
hizmetinin örgütlenmesinde ve işleyişinde yeni yöntemlere, araç ve gereçlere,
düzenlemelere hemen yer verilmesi gerekir.
İdarenin kamu hizmetleri düzenini tek
yanlı olarak değiştirme, idari sözleşmelerde tek yanlı olarak değişiklik yapma,
yasamanın kamu görevlileri statüsünü değiştirme gibi takdiri yetkileri, söz
konusu “değişkenlik” ilkesinden çıkmaktadır.
Değişkenlik
ve uyarlama ilkesi; devletin kamu hizmetlerinin teşkilât ve usullerini,
vasıtalarını, teknik
gelişmelerin ve toplumsal ilerlemenin gereğine göre,
değiştirme mecburiyetini ifade etmektedir.
. Nesnellik ve
eşitlik ilkesi: Kamu hizmeti, objektif ve eşit koşullarla sunulur ve
sağlanır. Kamu hizmetinin amacı toplum yararı olduğundan idare, objektif
esaslara bağlı kalarak taraf tutmadan davranmalıdır. Kamu hizmetleri tüm yurda
ve herkese eşit bir biçimde götürülmelidir.
Bireyler kamu hizmetleri önünde gerek
yararlanma gerekse katılma yönünden eşit muamele görürler. Aynı hukukî durumda
bulunanlar, eşit olarak kamu hizmetlerinden yararlanabilir ve bunların
işleyişine katılabilir. İdare, bu konularda, herhangi bir düşünce ile hiç
kimseye ayrıcalıklı bir pozisyon sağlayamaz.
. Bedelsizlik
ilkesi: Kamu hizmetleri kural olarak bedelsizdir. Devletin bu hizmetlerden
kar elde etmesi düşünülemez. Kamu hizmetlerinin bedelsizliği ilkesi 1924,1961
ve 1982 Anayasalarının ortak hükmüdür.
Kamu hizmetlerinden yararlananlardan
bir bedel alınıp alınmayacağı, alınması durumunda da bunun gerek hukuki
niteliği gerekse oranı özellikle son dönemde sıklıkla gündeme gelen bir idare
hukuku konusunu oluşturmaktadır.
Devletin işlevinin süreç içerisinde değişikliğe uğramış olmasından
dolayı gelinen noktada sadece klasik kamu hizmetleri tam anlamıyla bedelsiz
olarak yürütülmektedir. Örneğin, karayollarından yararlananlardan ücret
alınmamaktadır. Aynı şekilde devlet okullarında ilköğretim okulları da
parasızdır.
Bununla beraber iktisadi nitelikli kamu
hizmetlerinin kârlılık ve verimlilik esaslarına göre yürütülmesi esas
olduğundan, bu hizmetler karşılığı olarak hizmetten yararlananlardan alınan
paraların kâr elde etme amacına yönelik bir fiyat olduğu söylenebilir.
II.
KAMU HİZMETİNİN TÜRLERİ
a.
Tekelli –
Tekelsiz Kamu Hizmetleri: Kamu hizmetleri, konularını oluşturan faaliyetin
sadece idare eliyle yürütülüyor olması ya da özel sektöre de açılmış olması
bakımından böyle bir ayrıma tabi tutulabilir.
Bir hizmet sadece devlet tarafından
yürütülüyorsa tekelli kamu
hizmetinden söz edilir. Örneğin, posta, telgraf ve telefon hizmetleri gibi.
Buna karşılık, kamu hizmetinin konusunu
oluşturan faaliyet özel kesime de bırakılmış ise, yani İdare kamu hizmeti
olarak kabul edilen faaliyeti özel kesim ile yan yana yürütüyor ise, tekelsiz kamu hizmetlerinden söz
edilir. Örneğin, eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri, ulaştırma hizmetleri
gibi.
b.
Yürütüldükleri
Alana Göre Kamu Hizmetleri: Kamu hizmetleri yürütüldükleri coğrafyaya göre,
milli kamu hizmetleri ve mahalli kamu hizmetleri olarak ikiye ayrılır.
Milli kamu hizmetleri, tüm ülke
düzeyinde yürütülen ve dolayısıyla tüm yurttaşların yararlanmasına sunulmuş
bulunan kamu hizmetleridir. Buna karşılık, belli bir mahalli birimde yürütülen
ve sadece o yöre halkının yararlanmasına sunulmuş kamu hizmetleri ise mahalli
kamu hizmetleridir. Sağlık ve demiryolu ulaştırması milli, ASKİ - İSKİ;
EGO - İETT gibi yönetimi yerel
yönetimlerce devralınan hizmetler ise mahalli niteliktedir.
c.
Yararlanma
Biçimlerine Göre Kamu Hizmetleri: Kamu hizmetlerini
bireylerin yararlanma biçimlerine göre de bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.
Bireyler, bir takım kamu hizmetlerinden
idare ile bireysel ilişkiler geliştirerek ve doğrudan katılım suretiyle
faydalanırlar. Eğitim ve sağlık gibi alanlarda
gösterilen faaliyetler Doğrudan Doğruya
ve Bireysel Yararlanma Sağlayan Kamu Hizmetleri olarak anılırlar.
Bireyler, bazı kamu hizmetlerinden ise
idare ile doğrudan ilişki kurmaya gerek olmaksızın, idarenin tüm topluma
yönelik olarak gösterdiği faaliyetlerden dolaylı olarak faydalanırlar. Dolaylı ve Birlikte Yararlanma Sağlayan
Kamu Hizmetleri adıyla sınıflandırılan bu hizmetlerin en belirgin olanı
bayındırlık faaliyetleridir.
d.
Faaliyet
Konularına Göre Kamu Hizmetleri: Buna göre kamu hizmetleri beş grupta ele
alınır.
İdari kamu
hizmetleri: Devletin öteden beri yürüttüğü geleneksel idari
faaliyetleridir. Savunma, sağlık, eğitim, bayındırlık, ulaştırma gibi hizmetler
temel idari kamu hizmetleridir. İdari kamu hizmetleri kural olarak kamu hukuku
kurallarına tabidir.
İktisadi kamu
hizmetleri: İktisadi kamu hizmetleri çoğu kez özel teşebbüs faaliyetleri
ile yan yana yürütüldüklerinden, sınaî ve ticari esas ve usullere uygun olarak
yürütülmek zorundadırlar.
Kamu iktisadi teşebbüsleri bu amaçla oluşturulmuş
kurumlardır. Malları kamu malıdır. Bu hizmetler kârlılık ve verimlilik
esaslarına göre yürütülse de amacı kâr değil, toplumsal ihtiyaçları
karşılayarak kamu yararını sağlamaktır.
Sosyal kamu
hizmetleri: İdarenin çalışma hayatı, sosyal güvenlik, emeklilik, yoksullara
yardım, iş ve işçi bulma alanındaki faaliyetleridir.
Sosyal kamu hizmetlerinden bir kısmı
Devletin tekeli altındadır. Örneğin, iş ve işçi bulma hizmetleri. Bununla
birlikte, sosyal kamu hizmetlerinin bir kısmı ise özel teşebbüs ile beraber
yürütülmektedir. İşçilerin sosyal güvenlik işleri ile özel sigorta
şirketlerinin yaptıkları hastalık, kaza ya da hayat sigortaları arasında büyük
benzerlik vardır.
SGK, Türkiye İş Kurumu, OYAK bu alanda faaliyet
göstermektedirler.
Bilimsel kamu
hizmetleri: İdarenin araştırma - geliştirme ve bilimsel konulardaki
faaliyetleridir. İdari nitelikteki hizmetler kadar dar kalıplar çerçevesinde
yürütülemeyeceği için, özerk kuruluşlar ve bağımsız personel yapılarıyla
güçlendirilmişlerdir. TÜBİTAK, TÜBA ve üniversiteler bu amaçla faaliyet
gösterirler.
Kültürel kamu hizmetleri: İdarenin müzik,
tiyatro, opera ve bale gibi alanlardaki faaliyetleridir. Serbest usullerle
görülmesi gerekliliğinden hareketle geniş maddi olanaklarla faaliyet
gösterirler. Devlet Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatroları bu alanda
faaliyetlerini yürütürler.
IV.
KAMU HİZMETİNİN GÖRÜLME USULLERİ
Emanet Usulü: Bir
kamu hizmetinin bu hizmetten sorumlu olan kamu idaresi tarafından kendi
personeli ve kendi ekipmanı vasıtasıyla görülmesidir. İdare bu usulle kamu
hizmetini üstlenirken, özel kişilerle bir ortaklık kurmamaktadır. Mali açıdan
hizmetin yürütülmesi için gerekli ödenek hizmetin sahibi idarenin bütçesinde
yer almaktadır. Devlet Demiryolları İşletmesi, vergi toplanması, telgraf
hizmetleri, savunma ve adalet mekanizmaları örnek olarak gösterilebilir.
Ruhsat Usulü: Ruhsat
usulünde özel kişi, idarenin tek taraflı iznine dayalı olarak bir kamu
hizmetine katılır. Özel kişilere gördürülen tüm kamu hizmeti usullerinden
farklı olarak burada hizmete katılan özel kişiyle sözleşme yapılmamaktadır.
Böylece sözleşme süresi diye bir çekince taraflar arasında ortaya çıkmamakta,
ruhsata dair şartlar yerine getirildiği müddetçe ruhsat süresi uzatılmaktadır.
Özel okulların
açılması, özel sağlık merkezlerinin kurulması ve belediyelerin toplu taşıma
hizmetlerini özel sektöre gördürmesi bu usulle gerçekleşmektedir.
2001 yılında kabul
edilen Elektrik Piyasası Kanununa göre elektrik hizmetlerinde imtiyaz yöntemi
terk edilerek ruhsat usulüne geçilmiştir.
Müşterek Emanet
Usulü: İdare tarafından kurulmuş
bir kamu hizmetinin hasar, zarar ve masraflarının idareye ait olmak koşuluyla
özel kişiye gördürülmesidir. Bu noktada tüm masrafları üstlenen idare hizmeti
gören özel kişiye kâr payı vermeli ya da tamamen bedelsiz olarak topluma
sunulacak bir hizmet ise özel kişiye belirli bir ücret ödemelidir.
Müşterek emanet
yönteminde, sermaye idareye aittir. Ancak, özel kişi, hizmeti yürütür; aldığı
ücretten masrafları karşılar, kâr da aralarındaki sözleşmeye göre bölüşülür.
Belediyelerin gösterimlerde bulunduğu şehir tiyatrolarının işletilmesini özel
bir şirkete ya da tiyatro topluluğuna devretmesi ve oyunculara gösteri başına
ücret ödemesi buna örnek olarak gösterilebilir.
İmtiyaz
Yöntemi: Bir kamu hizmetinin yürütülmesi için,
ilgili idareyle, özel hukuk tüzel kişisi arasında bir sözleşme yapılmasına ve
bu sözleşmeye dayalı olarak kamu hizmetinin yürütülmesine imtiyaz yöntemi
denir. Bu yöntemin özelliklerinden biri, sermaye ile riskin imtiyaz sözleşmesinin
taraflarından biri olan özel girişimciye ait olması, diğeri de, imtiyazı alan
tüzel kişi lehine, imtiyaz sözleşmesi ile bazı ayrıcalıkların tanınması ve
bunun imtiyazı alan için bir tekel oluşturmasıdır.[2]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder