EVLENME
Evlenme,
nişanlıların evlilik birliğini meydana getirmelerini sağlayan bir hukuki
işlemdir.
EVLEMENİN HUKUKİ
NİTELİĞİ
Bir
görüş, evlenmenin bir sözleşme, bir aile hukuku sözleşmesi olduğu yönündedir.
Bu görüş, evlenmeyi, tarafların, bu hususta karşılıklı ve birbirine uygun rıza
beyanlarının meydana getirdiği kanaatine dayandırmaktadır. Buna karşılık ikinci
görüş, tarafların evliliğin hükümlerini kararlaştırmakta, değiştirmekte serbest
olmadıklarını, bunların ancak kanunen düzenlenen evlilik statüsüne girmek
hususunda iradelerini açıkladıklarını ileri sürerek, evlenmenin bir
şart-tasarruf olduğunu kabul etmektedir.
Evlenme
şekle bağlı bir hukuki işlemdir. İki tanık ve evlenme memuru önünde
gerçekleşir. Evlendirme memuru, her iki tarafa da birbirleriyle evlenmek
isteyip istemediklerini sorar ve olumlu cevap alması üzerine, evlenmenin her
iki tarafın rızası ile yapılmış olduğunu beyan eder.
EVLENMENİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN
ARANAN ŞARTLAR
Bir
aile hukuku sözleşmesi olan evlenme için MK, özel ehliyet şartı koymuş, bazı
engellerin bulunmamasını aramış ve belirli bir şekle uyulmasını öngörmüştür. Bu
şartlardan birinin eksikliği evlenmenin yapılmasına engel olur. Fakat, eksik
şarta rağmen evlenme yapılmışsa, eksikliğin evlenmenin geçerliliğine etkisi
şartın niteliğine göre değişecektir. Bunu ileride inceleyeceğiz.
Evlenme,
ayrı cinsten iki kişi, yani kadın ve erkek arasında söz konusu olacağı esasına
dayanmaktadır (MK 134). Aynı cinsten iki kişinin evlenmeleri bizim hukukumuzda
mümkün değildir. Buna göre, evlenmenin ilk şartı evlenecek kişilerin ayrı
cinsiyette olmalarıdır.
I.
EVLENME EHLİYETİ
1. Evlenme
Yaşı
a. Olağan
Evlenme Yaşı
Evlenme,
niteliği gereği belli bir bedeni olgunluğu gerektirdiği gibi aynı zamanda
zihinsel ve ruhsal olgunluğu da gerektirir. MK 124/1’e göre “Erkek veya kadın
onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.”. Görüldüğü gibi, MK kadın erkek ayrımı
yapılmaksızın her iki cins için de evlenme yaşını onyedi olarak belirlemiştir.
Ancak onyedi yaşında evlenme için ana-babanın rızası gerekir. Rızasız olarak
olağan evlenme yaşı rüşt yaşı olan onsekizdir.
b. Olağanüstü
(İstisnai) Evlenme Yaşı
MADDE 124.- Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça
evlenemez.
Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını
doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça
karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
MK 124’e göre mahkemenin evlenmeye izin vermesi için şu şartların bulunması
gerekir:
-
Evlenmesine izin verilecek kadın ya da erkek onaltı yaşını doldurmuş
olmalıdır. Bu yaşın altında olan kimselere hiç bir şekilde evlenme izni
verilmez. Evlenmeye izin isteme kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için
kişi, sınırlı ehliyetsiz de olsa, mahkemeye tek başına başvurabilir. Bunun
aksine onun yasal temsilcisi bu işlemi yapamaz.
-
Olağanüstü bir durum ve pek önemli bir sebep olmalıdır. Böyle bir durumun
bulunup bulunmadığını hakim takdir edecektir. Ancak başvuranın gerçekten
evlenmesini zorunlu kılan bir durumun varlığı, pek önemli sebep ve olağanüstü
durum olarak görülebilir. Uygulamada daha çok kadının evlilik dışında gebe
kalması durumunda evliliğe izin verildiği görülür.
-
Karardan önce mümkünse yasal temsilci dinlenir. MK 124/2’ye göre hakim,
olanak varsa yasal temsilciyi dinleyecektir. Böylece, yasal temsilcinin
dinlenmesi, evlenmeye izin için bu dinlemenin zorunlu olmadığı görülür. Eğer
imkan varsa hakim yasal temsilciyi dinleyecektir. Ancak yine de onların
fikriyle bağlı olmayacaktır.
Evlenmeye izin vermeye yetkili mahkeme, talepte bulunanın yerleşim
yerindeki Aile Mahkemesidir.
2.
Ayırt Etme Gücü
Yukarıda açıklanan evlenme yaşına gelmiş olma, tek başına evlenebilmek için
yeterli değildir. Bunun yanında MK 125 “Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar
evlenemez” hükmünü getirmiştir. Evlenme açısından ayırt etme gücü, evlenmenin
anlam ve amacını anlayabilecek, evlenmeye bağlı yükümlülük ve ödevleri
kavrayabilecek yeteneğe sahip olmaktır. MK 125’e göre ayırt etme gücüne sahip
olmayan bir kişinin evlenmesi kesin hükümsüzdür. Ancak burada sürekli olarak
ayırt etme gücünden yoksunluk mutlak butlan sonucunu doğururken, düğün
sırasında geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun olma durumu nispi butlan
sonucu doğurur.
3.
Kişilerin Evlenme Ehliyeti Yönünden Ayrımı
a.
Evlenmeye Tam Yetkililer
Yaş erginliğine erişmiş, yani onsekiz yaşını doldurmuş, ayırt etme gücüne
sahip olanlar ve kısıtlı olmayanlar tam evlenme ehliyetine sahiptirler. Bunlar,
hiç kimsenin ya da mahkemenin iznine gerek olmadan evlenebilirler. MK 12’ye
göre erginliğine karar verilmiş olan kimse, ergin olmasına rağmen kanunun
aradığı olağan evlenme yaşına bile ulaşamıyorsa evlenme hakkı doğmadığından
evlenemez. Böyle bir kimsenin evlenmesi için ya yaş erginliğine erişmiş ya da
kanunun evlenme yaşı için aradığı onyedi yaşını doldurmuş olması gerekir. Ancak
bu yaşı doldurduğu zaman kimsenin iznini almadan evlenebilir.
b.
Evlenmeye Tam Ehliyetsizler
Evlenme erginliğine erişmemiş olanlarla, erişmiş olmakla beraber ayırt etme
gücü yoksun olanlar evlenme hakkı yönünden tam ehliyetsizdirler. Bunlar, yasal
temsilcilerinin rızası ya da mahkeme kararıyla da evlenemezler.
c.
Evlenmeye Sınırlı Ehliyetsizler
Onyedi yaşını doldurmuş olanlarla, ergin olup da kısıtlandıkları için
velayet ya da vesayet altında bulunanlar evlenme yönünden sonırlı
ehliyetsizdirler. Aynı durum, olağanüstü evlenme yaşı olan onaltı yaşı
doldurmuş olanlar için de söz konusudur. Yukarıda değinildiği gibi, onyedi
yaşını doldurmuş olanlar ve ergin olup da kısıtlanmış olan kimseler ancak yasal
temsilcilerinin izniyle evlenebilirler.
Yasal temsilci, evlenecek olan sınırlı ehliyetsizin yerine irade
açıklamasında bulunacak değildir. O, evlenecek olan sınırlı ehliyetsizin yapmış
olduğu irade açıklamasına onay verecektir. Yasal temsilcinin rızası yazılı ve
noterden imzasının onaylanmış olması gerekir ve evlenmek için başvuru anında,
diğer belgelerle birlikte yetkili evlendirme memuruna sunulur. Rızanın
bulunmaması halinde evlendirme memuru MK 137/1’e göre bunu tamamlatır, yoksa
137/2’ye göre reddeder. Eğer izin verilmemesine rağmen evlenme yapılmışsa bu
evlenme nispi butlanla sakat olur.
Yasal temsilci, ister veli ister vasi olsun, evlenmeye izin vermezse,
sınırlı ehliyetsiz hakime başvurarak evlenmeye izin vermesini isteyebilir.
Hakim karar vermeden önce izin verilmemesinde haklı bir sebebin bulunup
bulunmadığına bakmak için yasal temsilciyi dinler ve sebebi haklı görmezse
evlenmeye izin verir. Böylece, hakim kararı yasal temsilcinin izni yerine geçer
ve evlenmek için yapılan başvuruda, yasal temsilcinin izni yerine bu belge
sunulur.
II.
EVLENME ENGELLERİ
Evlenmek isteyen bir kimsenin sadece evlenme ehliyetine sahip olması, genel
olarak evlenme hakkının bulunduğunu gösterir. Bu hakka sahip olan bir kimsenin,
belirli bir evlenmeyi yapabilmesi için, bu evlilik yönünden bir evlenme
engelinin bulunmaması gerekir. Evlenme engelleri MK 129-133 arasında
sayılmıştır. Bunlardan bazılarının varlığı, evlenmenin mutlak butlanla sakat
olması sonucunu doğururken; bazıları yapılan evlenmenin geçerliliğini
etkilemez. Birinci halde, kesin evlenme engellerinden, ikinci halde kesin
olmayan evlenme engellerinden söz edilir.
1.
Kesin Evlenme Engelleri
a.
Hısımlık
i.
Kan Hısımlığı
MK 129 b.1’e göre: “Üstsoy ve altsoy arasında; kardeşler
arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğen arasında” evlenme
yasaktır.
ii.
Kayın Hısımlığı
MK 129 b.2’ye göre “Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan
evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu
arasında,” evlenmek yasaktır.
iii.
Evlatlık İlişkisi
MK 129 b.3’e göre “Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan
biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlenmek yasaktır. Buna
göre evlatlık ile evlat edinen, bunlardan biri ile diğerinin eşi, bunlardan
biri ile diğerinin altsoyu arasında evlenme yasaklanmaktadır.
b.
Önceki Evlilik
MK 130’a göre “Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona erdiğini
ispart etmek zorundadır.” Yine MK 145 b.1’de “Eşlerden birinin evlenme
sırasında evli bulunması” mutlak butlan sebepleri arasında sayılmıştır. Her iki
hükümden de anlaşılacağı üzere, evli olan bir kimsenin yeniden evlenebilmesi
için, önceki evliliğinin sona ermiş olması gerekir. Birinci evliliğin sona
erdiğini ispat yükü, ikinci defa evlenmek isteyen kişiye aittir.
c.
Akıl Hastalığı
MK 133’e göre “Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık
kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler.” Hemen belirtmek gerekir
ki, burada sözü edilen akıl hastalığı, ayırt etme gücünü ortadan kaldırmayan
akıl hastalığıdır. Eğer zaten ayırt etme gücü yoksa kişinin MK 125 uyarınca
evlenme ehliyeti zaten yoktur.
2.
Kesin Olmayan Evlenme Engelleri
Kesin olmayan evlenme engelleri de aslında evlenmenin yapılmasına mani
olurlarsa da, doğurdukları sonuç kesin evlenme engellerinden farklıdır. Şöyle
ki, kesin evlenme engellerinden herhangi birinin bulunması evlenmeyi mutlak
butlanla hükümsüz hale getirirken; kesin olmayan evlenme engelinin varlığı
evlenmeyi etkilemez. Kesin olmayan evlenme engelleri bekleme süresi ve bazı
bulaşıcı hastalıklardır.
a.
Bekleme Süresi
MK 132/1’e göre “Evlilik sona ermişse, kadın evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz
gün geçmedikçe evlenemez”. Sadece kadın yönünden söz konusu olan bu
hükmü kanun koyucu, soybağı(nesep) karışıklığını önlemek amacıyla, azami
gebelik süresi kabul edilen üçyüz günü göz önünde bulundurarak koymuştur. Üçyüz
günlü süre, evliliğin, kocanın ölmesi ile sona ermesi halinde ölüm tarihinden;
boşanma ya da iptal ile sona ermişse, kararın kesinleştiği andan itibaren
işlemeye başlar.
Kadının doğurması ile birlikte üçyüz günlük süre kendiliğinden sona erer
(MK 132/2). MK 132/3 ise, hakimin iki halde başvuru üzerine süreyi
kaldıracağını öngörmektedir. Bunlar kadının gebe olmadığını ispat etmesi ve
kadının eski kocasıyla yeniden evlenmeyi istemesidir. Bu iki halden biri varsa
hakim süreyi kaldırmak zorundadır, takdir yetkisi yoktur.
b.
Bazı Bulaşıcı Hastalıklar
MK akıl hastalığı dışında herhangi bir hastalığı evlenme engeli olarak
görmemiştir. Buna karşın Umumu Hıfzısıhha Kanunu bazı bulaşıcı hastalıkları
evlenme engeli olarak belirtmiştir. Bunlar frengi, belsoğukluğu, ve cüzzam
hastalığına müptela olanların iyileştikleri ya da sirayet tehlikesinin geçtiği
hekim raporu ile belgelenmediği sürece evlenemezler. Ancak böyle bir hastalığın
varlığına rağmen evlenilirse yapılan evlenme geçerlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder