24 Mart 2017 Cuma

Medeni Usul Hukuku Ders Notları 1B

KARAR DÜZELTME
Karar düzeltme, yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu
kararlarına karşı tanınmış olan normal bir kanun yoludur. Bir hüküm hakkında
yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu karara karşı karar
düzeltme yolu açık ise o hüküm ancak, karar düzeltme yoluna başvurulmaması
veya başvurunun reddi ile kesinleşebilir. Karar düzeltme yolunda, karar
düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan yargıtay dairesinde incelenip karara
bağlanır. Bu nedenle karar düzeltme yolu yargıtayın temyiz incelemesi
sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan kendine özgü bir kanun
yoludur.
Düzeltilmesi istenebilecek kararlar: karar düzeltme ancak yargıtayın temyiz
incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı tanınmış olan kanun
yoludur. Hüküm mahkemesinin bi kararına karşı süresi içinde temyiz yoluna
başvurulmamış ve bu nedenle karar kesinleşmiş ise artık o karara karşı karar
düzeltme yoluna başvurulamaz. Karar düzeltme temyiz yolunun devamı
niteliğindedir.
Yargıtayın her kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz.

Aşağıdaki yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez:
1.sulh hukuk mahkemesi kararlarının temyiz edilmesi üzerine verilen
yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Bu ilkenin
istisnaları vardır:
a)sulh hukuk mahkemsinin mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki
isteklerle bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davaları hakkındaki
kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar
düzeltme yoluna gidilebilir. 600 milyonluk karar düzeltme sınırı bu işler ve
davalar için uygulanmaz.
b)kira sözleşmesi ile ilgili davalarda karar düzeltme:
kira sözleşmesine dayanan tahliye davalarına ilişkin olmak üzere
s.h.m.den verilen kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına
karşı karar düzeltme yoluna gidilebilir. Yalnız bunun için gayrimenkulün bir
yıllık kira bedeli toplamının 600 milyon liradan az olmaması gerekir.
Tahliye veya kira akdinin feshi davaları ile birlikte açılmış kira
alacağı veya tazminat davalarına ilişkin olmak üzere s.h.m.den verilen
kararların temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme
yoluna gidilebilir. Yalnız bunun için istenen kira alacağının veya tazminat
tutarının 600 milyon liradan az olmaması gerekir.
Tahliye veya kira akdinin feshi davalarına veya bu davalarla
birlikte açılmış kira alacağı veya tazminat davalarına karşılık olarak
açılan karşılık davalara ilişkin olmak üzere s.h.m.den verilen kararların
temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna
gidilebilir yalnız bunun için karşılık davanın miktar veya değerinin 600
milyon liradan az olmaması gerekir.
Kira bedelinin tesbiti davasında sulh mahkemesinin verdiği karar
hakkındaki yargıtay kararına karşı mevcut kira ile tesbiti istenen kira
arasındaki farkın bir yıllık tutarı 600 milyon liradan fazla olsa bile karar
düzeltme yoluna gidilemez.
c)kat mülkiyeti kanunundan doğan davalarda s.h.m.den verilen kararların
temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna
gidilebilir. Yalnız bunun için kat mülkiyeti kanunundan doğan davanın miktar
veya değerinin 600 milyon liradan az olmaması gerekir.
Şu halde kural olarak yalnız asliye hukuk mahkemesi kararlarının temyizi
üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna
gidilebilir. Fakat bu kural da mutlak değildir.

2.miktar veya değeri 600 milyon liradan az olan davalara ait hükümlerin
onanması veya bozulmasına ilişkin yargıtay kararlarına karşı, karar düzeltme
yoluna gidilemez. Miktar veya değeri 600 milyon liradan fazla olan alacak ve
ayın davalarına ilişkin hükümlerde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü 600
milyon lirayı geçmeyen taraf karar düzeltme yoluna başvuramaz.
3.görevsizlik, yetkisizlik,hakimin reddi, dava veya karşılık davanın
açılmamış sayılması, davaların birleştirilmesi, kararlarına ilişkin yargıtay
kararları ile merci belirtilmesi hakkındaki yargıtay kararlarına karşı karar
düzeltme yoluna gidilemez.
4.tavzih kararının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına karşı
karar düzeltme yoluna gidilemez.
5.erteleme kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay kararlarına
karşı karar düzeltme yoluna gidilemez.
6.hakemlerin verdiği hükümlerin tahkim hükümlerine göre mahkemece
verilecek kararların onanmasına veya bozulmasına ilişkin yargıtay
kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemez.
7.iş mahkemeleri kararlarının temyizi üzerine verilen yargıtay
kararlarına karşı karar düzeltme istenemez.
8.aynı yargıtay kararı aleyhine bir defadan fazla karar düzeltme yoluna
başvurulamaz.

Bir hüküm taraflardan her ikisince de temyiz edildiği halde, yalnız bir
tarafın temyiz talebi hakkında karar verilir, diğer tarafın ismi temyiz
edenler arasında görülmediğinden onun temyiz itirazları yargıtay kararında
cevapsız bırakılır ise bunun üzerine temyiz itirazları hiç incelenmemiş olan
taraf karar düzeltme yoluna başvurduğunu bildirirse bile bu halde karar
düzeltme incelemesi değil temyiz incelemesi yapılır. Bu nedenle bu defa
yapılan temyiz incelemesi üzerine verilen yargıtay kararına karşı karar
düzeltme yoluna başvurulabilir.
Bir tarafın temyiz talebi, süre aşımı veya kararın temyiz edilemeyeceği gibi
bi nedenle, esasa girilmeden reddedilmiş olup da, karar düzeltme talebi
üzerine bu yanlışlığın farkına varılmış ise yargıtayın bu defa esas hakkında
yapacağı inceleme karar düzeltme incelemesi değil temyiz incelemesi
niteliğindedir. Bu nedenle ilk defa yapılan esasa ilişkin bu temyiz
incelemesi üzerine verilen yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna
başvurulabilir.
Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu bir karara karşı
yapılan bir karar düzeltme talebi yargıtay tarafından kabul edilerek karar
düzeltilmiş ise yargıtayın bu son kararına karşı artık karar düzeltme yoluna
gidilemez.
İstisnalar dışında yargıtayın asliye hukuk mahkemesi kararlarının temyizi
üzerine vermiş olduğu kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulabilir.

Karar düzeltme sebepleri:
Karar düzeltme sebepleri 4 tanedir. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı
karar düzeltme yoluna başvurulamaz.
1.temyiz dilekçesi ve –kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle-
karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların
kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması.
Temyiz sırasında ileri sürülmüş olan itirazların cevapsız bırakılması
halinde, karar düzeltme talebi mesmudur. Bu nedenle yargıtayın karar
düzeltme talebini kabul edip esas hakkında incelemeye geçmesi gerekir.
Yargıtay karar düzeltme talebinin esası hakkında yapacağı bu incelemede,
temyiz incelemesi sırasında cevapsız bırakmış olduğu itirazları kararını
etkileyecek nitelikte bulmazsa, karar düzeltme talebini reddeder. Ancak
yargıtay bu ret kararında evvelce cevapsız bırakmış olduğu itirazların her
biri hakkında gerekçe göstermek zorundadır.
Temyiz talebi farkedilmeden temyiz itirazları tamamen cevapszı bırakılan
tarafın başvuracağı yol karar düzeltme yolu değil temyiz yoludur.

2.yargıatay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması. Bunlar
arasındaki çelişkinin giderilmesi için karar düzeltme yoluna başvurulur.

3.yargıtayda temyiz incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen
belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. Bu hile veya sahteliğin
hükmün esasını etkileyecek nitelikte olması gerekir.

4.yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması
Yargıtay temyiz edilen hükmün usul ve kanuna uygun olduğu halde onu bozmuş
veya usul ve kanuna aykırı olan bir hükmü oanamış ise yargıtayın böyle bir
kararı usul ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle böyle bir yargıtay kararına
karşı da karar düzeltme yoluna gidilebilir.
Yargıtay, aleyhine karar düzeltme yoluna başvurulan kararının yanlış olduğu
kanısına varırsa usul ve kanuna aykırılık sebebine dayanarak, karar düzeltme
talebini kabul edip eski kararını değiştirebilmektedir. Oysa o sebep temyiz
incelemesi sırasında ileri sürülmüş ve yargıtayca reddedilmiştir. Bu hali
ile, karar düzeltme yolu uygulamada sanki ikinci bir temyiz yolu olmaktadır.

Karar düzeltme yoluna başvurulması:
Ancak davanın tarafları başvurabilir. Karar düzeltme yoluna başvuran tarafın
hukuki yararının bulunması gerekir. Kendi temyizi üzerine hüküm bozulmuş
olan taraf karar düzeltme yoluna gidemez, fakat hukuki yararı varsa
gidebilir.
Bir tarafın karar düzeltme yoluna başvurabilmesi için hükmü temyiz etmiş
olmasına gerek yoktur. Hüküm lehine olan taraf hükmü temyiz etmemiş ve fakat
hüküm karşı tarafın temyizi üzerine bozulmuş ise, bozma kararına karşı karar
düzeltme yoluna başvurarak mahkemenin hükmünün onanmasını isteyebilir.

Karar düzeltme süresi: 15 gündür. Bu süre yargıtay kararının tebliğ edildiği
tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu süre geçtikten sonra karar düzeltme
yoluna başvurulamaz.
Taraflardan biri süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunursa diğer
taraf –asıl karar düzeltme süresini geçirmiş olsa bile- karar düzeltme
dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde vereceği ayrı bir
dilekçe veya cevap lahiyası ile karar düzeltme talebinde bulunabilir. Buna
katılma suretiyle karar düzeltme denir.

Karar düzeltme talebi: dilekçe ile yapılır. Karşı taraf karar düzeltme
dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde bir cevap lahiyası
verebilir. Bu cevap lahiyasında karar düzeltme talebine karşı cevap
verebileceği gibi, başka sebeplere dayanarak karar düzeltme de isteyebilir.
Karar düzeltme yoluna başvurmak hükmün icrasını durdurmaz. Temyiz incelemesi
sırasında verilmiş olan icranın durdurulması kararı da karar düzeltme
safhası için geçerli değildir.

Karar düeltme talebinin incelenmesi:
Karar düzeltme talebi aynı yargıtay dairesinde, yani temyiz incelemesini
yapmış ve karar bağlamış olan yargıtay dairesinde veya HGKda incelenir.
Yargıtay incelemesini dosya üzerinde yapar. Karar düzeltme safhasında
duruşma yapılmaz.

Karar düzeltme incelemesi 3 aşamalı olabilir:
1.ilk önce karar düzeltme talebinin mesmu olup olmadığı incelenir. Karar
düzeltme talebi, düzeltilmesi istenebilecek bir karar karşı karar düzeltme
yoluna başvurmakta hukuki yararı olan tarafça, karar düzeltme süresi içinde
yapılmış ise mesmu sayılır. Mesmu olmayan karar düzeltme talebinde bulunan
taraf para cezsıyla cezalandırılır.
2.karar dzüeltme talebi mesmu ise yargıtay, karar dzüeltme talebinin,
kanunun saydığı sebeplere uygun olup olmadığını araştırır.
3.yargıtay karar dzüeltme talebini kanunun saydığı sebeplerden birine
veya birkaçına uygun bulursa, karar dzüeltme talebini (dilekçesini) kabul
ederek esas hakkında incelemeye başlar.

Yargıtay, karar düzeltme dileçesinin kabulüne karar verince, karar dzüeltme
talebini esastan incelemeye başlar. Bu inceleme sonucunda iki şekilde karar
verilir.
1.karar düzeltme talebinin (esastan)reddine
2.karar düzeltme talebinin (esastan)kabulüne

karar düzeltme talebinin esastan reddedilmesi:
yagıtay mevcut olduğu kanısına vardığı karar düzeltme sebebini temyiz
incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararının esasını etkileyecek nitelikte
bulmazsa karar düzeltme talebini reddeder.
Karar düzeltme talebinde bulunan taraf, hükme etkili olup olmadığını kendisi
takdir edemeyeceğinden, karar düzeltme isteme yetkisini kötüye kullanmış ve
yargıtayı gereksiz yere işgal etmiş sayılamaz. Yani talebinde haklıdır. Bu
nedenle karar düzeltme isteyen tarafa, talebi esastan reddedildiği halde
para cezası verilemez.

karar düzeltme talebinin esastan kabul edilmesi:
Karar düzeltme talebini esastan kabul eden yani karar düzeltme sebebini
temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararı etkileyici nitelikte bulan
yargıtay, bunun üzerine temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu eski
kararını düzeltir. Bu düzeltme yargıtayın kendi kararına ilişkin olabileceği
gibi mahalli mahkemenin hükmüne de ilişkin olabilir.
Yargıtay temyiz üzerine vermiş olduğu kararın bazı yönlerden usul ve
kanuna aykırı olduğu kanısına varırsa bunları düzeltir.

Yargıtay temyiz incelemesi sonucunda onamış olduğu bir hükmü, karar düzeltme
talebi üzerine bu defa bozabilir. Mahalli mahkeme bu bozma kararına uyabilir
veya ona karşı direnebilir. Taraflardan yalnız biri karar düzeltme yoluna
başvurmuşsa, yargıtay mahalli mahkeme hükmünü o taraf aleyhine olarak
bozmaz.
Yargıtay temyiz incelemesi sonucunda bozmuş olduğu bir hükmü karar düzeltme
talebi üzerine bu defa onayabilir. Yani eski bozma kararını kaldırabilir.
Yargıtay karar düzeltme talebi üzerine mahalli mahkeme hükmünü düzelterek de
onayabilir.



KESİN HÜKÜM
Kesin hükmün amacı kişiler arasındaki uyuşmazlıkların kesin biçimde
çözümlenmesidir. Bu amacın gerçekleşmesinde hem kişilerin hem devletin
yararı vardır.
Kesin hükmün bu amacı şu 2 şekilde gerçekleşir:
1.bir mahkeme hükmüne ancak bir dereceye kadar itiraz edilebilmesi.(şekli
anlamda kesin hüküm)
2.davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin bütün bir gelecek için
kesin olarak tespiti veya düzenlenmesi . (maddi anlamda kesin hüküm)


ŞEKLİ ANLAMDA KESİN HÜKÜM
Bir kararın şekli anlamda kesinliği ile, o karar karşı artık normal kanun
yollarına (temyiz, karar düzeltme) başvurulamayacağı anlaşılır.
Bir karar şekli anlamda kesinleşince, tarafların o davadaki amaçları
gerçekleşmiş olur. Fakat bu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın değil, ancak
görülmekte olan davanın sona ermesi demektir. Bundan sonra da taraflar aynı
uyuşmazlığın yeni bir dava konusu yapılmaması için bir başka müesseseye yani
maddi anlamda kesin hüküm müessesesine ihtiyaç vardır.

verildikleri anda kesin olan kararlar: bazı kararlar verildikleri anda şekli
anlamda kesinleşir. Bunlar temyiz edilemeyen nihai kararlardır.

kanun yoluna tabi olan kararlar: kanun yoluna tabi olan kararlar kanun
yoluna başvurma süresinin geçmesi ile şekli anlamda kesinleşir.
temyiz süresinin geçmesi
è ilemahkemenin kararı kesinleşir.
süresi içinde temyiz yoluna başvurulmuş,
è yargıtay hükmü onamış ve bu
onama kararına karşı karar düzeltme yolu açık ise hüküm 15 günlük karar
düzeltme süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmaması ile kesinleşir.
kanun yoluna başvurmaktan feragat edilmesi
è ile verilen karar
kesinleşir.
kanun yoluna başvurma talebinin reddi
è ile
yargıtayın kararına karşı karar düzeltme yolunun kapalı olduğu hallerde
temyiz talebinin reddi ile mahalli mahkeme hükmü kesinleşir.
Yargıtayın kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olduğu hallerde
yargıtayın onama kararı ile hüküm hemen kesinleşmiş olmaz. Bu halde hüküm
karar düzeltme talebinin reddedilmesi ile kesinleşir.

Şekli anlamda kesinliğin sonuçları:
1.kesinleşen karar karşı artık normal kanun yollarına gidilemez.
2.bir karar anlamada maddi anlamda kesinlikten bahsedebilmek için o
kararın şekli anlamda kesinleşmiş olması gerekir.
3.bir hükmün icraya konulabilmesi için onun kural olarak şekli anlamda
kesinleşmiş olması gerekmez.

Şekli anlamda kesinliğin sona ermesi: kural olarak sona ermez.
Eski hale getirme talebinin kabul edilmesi şekli anlamada kesinliği ortadan
kaldırır. Yani karar kesinleşmemiş gibi temyiz veya karar düzeltme
incelemesi yapılır.


MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKÜM
3 unsuru kapsar
1.maddi anlamda kesinlik ancak yargısal kararlara tanınan bir vasıftır.
2.bu vasıf kanun tarafından tanınmaktadır.
3.bu vasıf yargısalkararın hakikat olarak kabul edilmesini zorunlu kılar.

Aynı taraflar arasında aynı dava konusu hakkında ve aynı dava sebebine
dayanarak yeni bir dava açılamaz.açılırsa bu dava dinlenmez.
Şekli anlamda kesinlik yalnız bir safhada yani açılmış olan dava safhasında
uyuşmazlığı sona erdirdiği halde, maddi anlamda kesinlik devamlı olarak bu
sonucu meydana getirir.

Maddi anlamda kesin hükmün şartları: 3 tanedir.
Yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış
olduğunu söyleyebilmek için eski dava ile yeni davanın
1.müddeabihlerinin
2.dava sebeplerinin
3.taraflarının aynı olması gerekir.

Müddeabihlerinin aynı olması: müddeabih dava ile elde edilmek istenen
sonuçtur. Mesela bir laacağın ödenmesi.
Mesela bir istihkak davası sonucunda verilen kararın hüküm fıkrasında bir
gayrimenkulün mülkiyetinin Bye değil bilakis, Aya ait olduğuna karar
verilmişse, Bnin aynı gayrimenkul için açacağı istihkak davası kesin hüküm
itirazı ile karşılaşır. Bir malın ilk davada aynen teslimi, ikinci davada
ise bedelinin ödenmesi dava edilse, müddeabihler gene aynı demektir.
Aşağıdaki örneklerde müddeabihler aynı değildir:
1.ilk davada davacı ismail manevi tazminat, bu davada ise maddi tazminat
istemiştir. İlk dava ile bu davadaki tazminat isteği aynı olmadığı için
olayda kesin hükümden söz edilemez.
2.davacı tarafından davalı aleyhine evvelce açılan dava sonunda taraflara
ait taşınmaz malları ayıran ortak sınır tespit edilmiş ve bu husustaki hüküm
kesinleşmiştir. Davacı bu kez açtığı davada, davalının bu sınırı aşarak
duvar yapmak suretiyle bahçesine müdahalede bulunduğunu iddia etmektedir. Bu
iddiaya göre evvelki davadaki müddeabih ile bu davadaki müddeabih aynı
değildir.

Dava sebeplerinin aynı olması: dava sebebi davanın dayanağı olan
vakıalardır.
Hakim eğer bildirmişse davacının kendisine bildirdiği hukuki sebeple bağlı
olmayıp dava dilekçesinde gösterilen vakıaların hukuki niteliğini kendisi
doğru olarak belirler.
Hukuki sebep davanın sebebi olamaz.
Davanın gerçek sebebi vakıalardır. Hakim bu vakıalarla bağlı olduğu ve
bunlar dışındaki vakıaları kendiliğinden nazara alamadığı için, birinci
davada yalnız o vakıalar hakkında inceleme yapmış ve yalnız o vakıalara
dayanarak kararını vermiştir. Kesin hüküm de yalnız o vakıalar bakımından
mevcuttur. Aynı vakıalara dayanarak aynı taraflar arasında ve aynı konuda bu
defa ikinci bir dava açılırsa, iki davanın dava sebebi aynı olacağından
ikinci dava kesin hüküm nedeniyle reddedilir. Buna karşılık aynı taraflar
arasında aynı konuda açılan bu ikinci davanın dayandığı vakıalar, birinci
davada ileri sürülen vakıalardan farklı ise birinci dava sonucunda alınan
hüküm ikinci davada kesin hüküm teşkil etmez ve ikinci dava mesmudur; çünkü
iki dava arasında sebep birliği mevcut değildir.
Aynı vakıalara dayanarak yeni bir hukuki sebep ileri sürmek suretiyle yeni
bir dava açılamaz. Çünkü bu yeni hukuki sebep doğru olsa idi hakim ilk dava
sırasında onu tarafların bildirmemiş olmalarına rağmen kendiliğinden
gözetirdi.Açılan ikinci dava kesin hüküm nedeniyle esasa girmeden
reddedilir.
İkinci davanın dayandığı vakıalar ilk davadan önce veya sonra doğmuş olsun
ilk davada incelenmemiş ise, iki davanın sebepleri ayrıdır ve ikinci davada
kesin hüküm itirazında bulunulamaz.
Yargıtayın ön planda tuttuğu husus vakıalardır.
İki davanın hukuki sebepleri aynı kaldığı halde vakıaları değişik olduğundan
ortada kesin hüküm yoktur.
Kesin hükümden sonra ortaya çıkan vakıalara dayanarak yeni bir dava açılması
halinde iki davanın dava sebepleri aynı değildir. Çünkü kesin hüküm ancak
hüküm anındaki durumu tespit eder hükümden sonraki döneme etkili değildir.Bu
nedenle yeni vakılara dayanarak açılan ikinci dava birinci davadaki kesin
hükme aykırı düşmez davanın dinlenmesi gerekir.

Tarfların aynı olması: eski dava ile yeni davanın taraflarının aynı olması
gerkir.( davanın kesin hükümden dolayı reddedilebilmesi için)
Birinci davada davalı olan taraf, ikinci davada davacı olarak hareket etse
bile, ikinci davanın müddeabihi ve dava sebebi aynı ise birinci davada
verilen karar, ikinci dava için kesin hüküm teşkil eder yani ikinci dava
kesin hükümden dolayı reddedilir.
Kesin hüküm tarafların mirasçıları hakkında da vardır.


Maddi anlamda kesinliğin başlaması: bir karar şekli bakımdan kesinleşmeden o
kararın maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip olduğu iddia edilemeyeceği
gibi, açılan yeni bir davada kesin hüküm itirazında blunulamaz. Bu halde bir
derdestlik itirazında bulunulabilir ki, bu da hukukumuza göre bir ilk
itirazdır.
Maddi anlamda kesinlik şekli anlamda kesinlikle birlikte başlamakla beraber
kural olarak hüküm ve sonuçlarını aynı zamanda doğurmaz.

MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN UYGULAMA ALANI

Kararların çeşidi bakımından:
1.maddi anlamda kesinliğe elverişli olmayan kararlar: çekişmesiz yargıda
verilen kararlar kural olarak şekli bakımdan kesinleşmeye elverişli
oldukları halde, bu kararlar maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip
değildir. Çünkü çekişmesiz yargı kararları her zaman değiştirilebilir.
Mesela mirasçılık belgelerinde olduğu gibi.
2.maddi anlamda kesinliğe elverişli olan kararlar: yani maddi anlamda
kesin hüküm teşkil eden kararlar:
a)mahkemelerin çekişmeli yargıya ilişkin bütün nihai kararları(
hükümler,usule ilişkin nihai kararlar)
b)hakem kararları
c)icra tetkik merciinin takip hukukuna ilişkin kararları


karaların muhtevası bakımından:

hükmün fıkrası: maddi anlamda kesinlik kararın yalnız hüküm fıkrası hakkında
mevcuttur. Hüküm fıkrası davada istenen hususlar hakkında mahkemece verilen
kararı gösterir.

gerekçe: hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Gerekçe maddi anlamda
kesinlikten tamamen tecrit edilmiş de değildir. 3 halde gerekçede maddi
anlamda kesinlikle ilgilidir:
1.hüküm fıkrası açık değilse; gerekçe hüküm fıkrasını açıklamaya ve kesin
hükmün kapsamını belirlemeye yardım eder.
2.bir davanın usulden reddedilip edilmediğini anlamak için gerekçeye
başvurulabilir.
3.hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçe kesin hüküm teşkil eder.


MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN ETKİLERİ:

kesin hükmün bağlayıcı olması
kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün mahkemeleri bağlar.
Yani mahkemeler aynı konuda aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar
hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdır. Aynı davayı bir daha
inceleyemezler. Ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada
verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar.
Kesin hüküm sonradan çıkarılan bir kanunla da değiştirilemez.

kesin hüküm itirazı
bir dava karar bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar
arasında, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava
açılamaz. Açılırsa ikinci dava, kesin hüküm itirazı ile karşılaşır. Ve esasa
girilmeden kesin hükümden dolayı reddedilir.
Kesin hüküm itirazı bir davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığım daha önce
kesin bir hükümle çözümlenmiş olması nedeniyle mahkemece yeniden inceleme
konusu yapılamayacağına ilişkin usuli bir itirazdır.
Açılan bir dava hakkında kesin hüküm bulunmaması dava şartlarındandır. Yani
bir davanın dinlenebilmesi için aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı
dava sebebine dayanarak verilmiş bir kesin hüküm bulunmamalıdır. Davanın her
safhasında yapılabilen kesin hüküm itirazı ile dava şartlarından birinin
bulunmadığı ileri sürülür.
Taraflar kesin hüküm itirazını ileri sürmekten feragat etseler bile,
mahkeme, kesin hükmü öğrenince davaya bakamaz.
Mahkeme kesin hüküm itirazını kabul edince dava şartlarından biri noksan
olduğundan, davayı mesmu olmadığından dolayı reddetmekle yükümlüdür.
Mahkeme kesin hüküm itirazını reddederse davanın esasına girer ve davayı
esastan hükme bağlar.

kesin hüküm kesin delil teşkil eder
birinci davada verilmiş olan hüküm aynı taraflar arasında, aynı dava
sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci bir davada,
birinci davada kesin hükme bağlanmış olan husus hakkında kesin delil teşkil
eder.
Bir kira bedelinin tespiti davası sonucunda verilmiş olan hüküm, daha sonra
kira alacağının ödenmesi için açılan eda davasında kesin delil teşkil eder.
Taraflar arasındaki birinci davada, bir gayrimenkulün mülkiyetinin davacıya
ait olduğuna karar verilmişse bu davada verilen -kesin- hüküm davacının aynı
davalıya karşı açacağı müdahalenin önlenmesi davasında kesin delil teşkil
eder.
Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukuki ilişki
hakkında açılan ikinci davanın müddeabihi, birinci davadakinden farklı olsa
bile, iki davanında temelini oluşturan aynı hukuki ilişkinin mevcut olup
olmadığı hakkında verilmiş olan hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil
eder.
Bir satış sözleşmesi ile, satıcı alıcıya iki adet mal satmıştır. Alıcının bu
mallardan birinin teslimi için satıcıya karşı açmış olduğu davada satıcı
muvazaa iddiasında bulunmuş, mahkeme muvazaa iddiasını doğru görmeyerek
reddetmiş ve malın teslimine karar vermiş, hüküm kesinleşmiştir. Alıcının
ikinci malın teslimi için açtığı davada, davalı satıcı yeniden muvazaa
iddiasında bulunursa bu iddiası dinlenmez. Çünkü birinci davada verilen
hüküm, satış sözleşmesinin muvazaalı olmadığı hakkında kesin delil teşkil
eder.
Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın taraflarından biri tarafından
başka birine karşı açılan ve konusu ile dava sebebi aynı olan ikinci bir
davada kesin delil teşkil etmez. Çünkü iki davanın tarafları farklıdır.
Fakat birinci davada verilen kesin hüküm ikinci davada kuvvetli bir takdiri
delil teşkil eder.
Bir gayrimenkulün hissedarlarından birinin taraf olduğu bir dava kesin hükme
bağlandıktan sonra, diğer hissedarlar tarafından açılan ve konusu ile dava
sebebi aynı olan ikinci davada, birinci hüküm kesin delil teşkil etmezse de
kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder.


MADDİ ANLAMDA KESİN HÜKMÜN SONA ERMESİ
Maddi anlamda kesin hüküm kural olarak sona ermez. İstisnai hallerde kesin
hükme bağlanmış olan davaya tekrar bakılması mümkündür:
1.yargılamanın iadesi: kanun tahdidi olarak saydığı bazı ağır yargılama
yanlışlıklarından dolayı kesin hükümün tekrar gözden geçirilmesine ve aynı
dava hakkında yeni bir hüküm verilmesine istisnai olarak müsaade etmektedir.
2.değişiklik davası: bazı hallerde hüküm verildikten sonra hükmün
verildiği sırada ona esas teşkil etmiş olan şartlar değişmiş olabilir. Bu
değişiklik, önceki şartlara göre verilmiş olan hükmün de değişmesini zorunlu
kılabilir. Maddi anlamda kesin hüküm gücünü kazanmış olan bir hüküm, tekrar
gözden geçirilebilmekte ve hükmün yeni şartlara göre değiştirilmesi
sağlanabilmektedir. Buna değişiklik davası denir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder