İFAYI
YAPACAK KİŞİ:
TBK m. 83e göre borcun bizzat borçlu tarafından ifasında alacaklının yararı
bulunmadıkça, borçlu borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.
ÜÇÜNCÜ
ŞAHSIN İFASI:
Üçüncü şahıs tarafından ifası mümkün olan borçlarda alacaklı, 3. Şahıs
tarafından yapılan ifayı kabule mecburdur. Reddederse, alacaklı temerrüdüne
düşer. Borçlu karşı çıksa bile alacaklı, 3. Kişi tarafından yapılan ödemeyi
kabul edebilir.
HALEFİYET Bazı hallerde 3.
Kişinin yaptığı ifa, borcun sona ermesine değil; alacağın 3. Kişiye geçmesine
sebep olur. 1) 3. Kişi, başkasının borcu için rehin vermişse bu malını rehinden
kurtarmak için ödemede bulunursa bu miktar kadar alacaklının yerine geçer. 2)
Borçlu, ödemeden önce veya en geç ödeme anında alacaklıya, borcu ödeyen 3.
Kişinin ona halef olacağını bildirirse, ödeme ile borç sona ermez alacak 3.
Kişiye geçer.
İFANIN
KONUSU
1) Kural: İfanın konusu borçlanılmış edimdir. Borçlu bu edimi yerine
getirmelidir. Alacaklı, başka bir şeyi kabule zorlanamaz. 2) İfa yerine edim: Alacaklıya başka bir şey “ifa yerine” teklif
edilir ve alacaklı kabul ederse(radyo yerine kalem), ifa gerçekleşmiş sayılır
ve borç sona erer. 3) İfaya yönelik eda:
Borçlu, alacaklı kişiye paraya çevirip içinden alacağını alması amacıyla başka
bir şeyi teklif eder ve alacaklı kabul ederse; bu şey paraya çevrilir ve alacak
içinden alınır. Geri kalan, borçluya iade edilir. Bu mal borcu kapatmazsa kalan
borç devam eder.
KISMEN İFA: TBK m. 84e göre borç miktarı belirli ve
borç muaccel ise, alacaklı kısmen yapılan ödemeyi reddedebilir. Bunun istisnaları: 1) Sözleşme uyarınca kısmen ifa mümkün denilmişse,
2)
Edimin niteliği gereği kısmen ifa zorunluysa (100000 ton)
3) Kısmen ifayı ret dürüstlük kuralına
aykırıysa; reddedemez.
YABANCI
PARA BORCU:
Yabancı ülke parasıyla borçlanmada borçlu, eğer sözleşmede aynen ifa kaydı
yoksa; dilerse yabancı ülke parasının o günkü rayici üzerinden Türk parası
olarak ödeyebilir.
Yabancı para borcunda vade kaçmışsa: Alacaklı, paranın
aynen ifasını(yani yabancı parayla) ya da vade veya ödeme günündeki rayiç
üzerinden Türk parasıyla ödenmesini isteyebilir.
PARA
BORÇLARINDA FAİZ: ÜÇ ALTIN KURAL: 1) Sözleşme oranı sözleşmede
belirlenebilir. Belirlenmemişse anapara için de temerrüt için de yıllık %9
kanuni faiz uygulanır. 2) Anapara faizi, sözleşmede kararlaştırılmışsa kanuni
faizin %50 fazlasını aşamaz è yani %13,5. 3)
Temerrüt faizi sözleşmede kararlaştırılmışsa kanuni faizin %100 fazlasını
aşamaz è yani %18. Peki ya
aşarsa ne olacak? Doktrinde 1. görüş faiz hükmü kesin hükümsüz derken 2. Görüş
kısmi hükümsüzlükle anaparayı %13,5 temerrütü %18e çekelim der.
BİR
KİŞİYE BİRDEN FAZLA BORCUM VAR, ÖDEME YAPSAM HANGİSİNE SAYILIR:
·
Borçlu
hangi borç için ödeme yaptığını öderken alacaklıya beyan edebilir.
·
Borçlu
beyan etmezse, alacaklının makbuzda gösterdiği borç(makbuza derhal itiraz
edebilir)
·
Borçlu
beyan etmez, makbuzda da yazılmazsa;
·
1)
ödeme muaccel borç için yapılmış sayılır
·
2)
birden çok muaccel borç varsa ilk takip edilen için yapılmış sayılır.
·
3)
hiç biri takip edilmemişse vadesi önce gelene yapılmış sayılır.
·
Birden
çok borcun vadesi aynı gün gelmişse ödeme orantılı olarak paylaştırılır.
·
Hiçbirinin
vadesi gelmemişse güvencesi en az olan için ödeme yapılmış sayılır.
İFA
YERİ:
1) Borcun konusu para ise alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde
ödenir. 2) Parça borcu ise ifa yeri sözleşme yapılırken malın bulunduğu yerdir.
3) Diğer borçlarda (çeşit buna dahil) ifa yeri borçlunun yerleşim yeridir. 4)
alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesi gereken borcun ifası alacaklının
yerleşim yeri değiştirmesi sebebiyle güçleşmiş ise, borçlu borcunu alacaklının
eski yerleşim yerinde ifa edebilir.
ERKEN
İFA: Borcun
ifası vadeye bağlanmışsa, alacaklı borçluyu erken ifa için zorlayamaz. Borçlu
isterse ve “sözleşmeden, borcun niteliğinden veya gelenekten aksi çıkmıyorsa”
erken ifa yapabilir. Zamanından önce ifa yapan borçlu, sözleşmede - gelenekte
aksine hüküm yoksa indirim isteyemez.
ÖDEMEZLİK
DEFİ:
Eğer yasada veya sözleşmede, karşı tarafın, edimini daha önce ifa edeceği
öngörülmemişse; karşının edimini isteyen tarafın kendi borcunu ifa etmiş veya
ifasını önermiş olması gerekir. Bunu yapmadan karşının ödemesini istersen
“ödemezlik defi” ileri sürülebilir.
ÖDEME
GÜÇSÜZLÜĞÜ VARSA DİĞER TARAFIN DEFİ VE FESİH HAKKI: Karşılıklı borç
yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri ödeme güçsüzlüğüne düşerse, özellikle
iflas ederse veya hakkında yapılan bir haciz sonuçsuz kalırsa; diğer taraf
hakkı tehlikeye düştüğü için karşı edimin güvence altına alınmasına kadar kendi
edimini ifa etmez. Uygun sürede güvence-teminat verilmezse sözleşmeden
dönebilir.
ALACAKLI
TEMERRÜDÜ: Yapma
veya verme edimi gereği gibi kendine önerilen alacaklı, haklı bir sebep
göstermeksizin onu kabulden veya borclunun borcunu ifa edebilmesi için gerekli
hazırlık hareketlerini yapmaktan kaçınırsa temerrüde düşer. Şartlar: 1) Edim,
gereği gibi önerilmiş olmalı. 2) Alacaklı, ifa önerisini haklı sebep olmaksızın
reddetmiş olmalıdır.
ALACAKLI
TEMERRÜDÜNÜN SONUCU:
1) Borcun konusu mal ise, alacaklının temerrüdü halinde, borçlu, hasar ve
giderleri alacaklıya ait olmak üzere malı tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
Tevdi, ifa yerinde olur, hakim tevdi yerini belirler, alacaklıya bildirilir.
Borç sona erer. 2) Borcun konusu mal niteliği gereği bozulabilecek ise veya
bakım-saklaması büyük gider gerektiriyorsa borçlu alacaklıya ihtar çeker,
hakimin izniyle, malı açık artırmada satıp, bedeli tevdi eder. 3) Borcun konusu
mal değil bir yapma edimi ise, borçlu alacaklıya uygun süre tanır ve hala
alacaklı kabulden kaçınırsa; borçlu sözleşmeden dönebilir.
BORÇLU
TEMERRÜDÜ:
İfası mümkün olan bir bocun borçlusu, ifa zamanı gelmesine (muaccel) rağmen
borcunu ifa etmezse borçlu temerrüdü olur. Kural olarak bir ihtar ile borçlu
temerrüde düşer. Bunun istisnası: kesin vade varsa ihtarsız temerrüde düşer.
BORÇLU
TEMERRÜDÜNÜN SONUCU:
Alacaklı her zaman aynen ifa + gecikme tazminatı isteyebilir. Para borcu ise bu
aynen ifa + temerrüt faizi olur. Beklenmedik halden de sorumlu olur.
KARŞ.
BORÇ YÜK. SÖZ. BORÇLU TEMERRÜDÜ: Yukardakilere ek olarak bu durumda
alacaklı, borçluya ek süre verir ve borçlu yine ifa etmezse iki yeni hakka
sahip olur. Kesin vade varsa veya borçlunun hareketlerinden ek sürenin faydasız
olacağı görülüyorsa veya aynen ifa alacaklı için artık faydasızsa EK SÜRE
VERMEDEN bu iki yeni hak doğar. Bu yeni hakları: 1) Sözleşmeden dönme + menfi
zarar tazmini; 2) aynen ifadan vazgeçme + müsbet zararın tazmini. Ek süre
sonunda derhal hangi hakkın seçildiği bildirilmeli.
KUSURLU
İFA İMKANSIZLIĞI: Geçerli
olarak yapılan sözleşmede edim borçlunun kusuru ile imkansız hale gelirse,
imkansız olan edimin yerine getirilmesi için ifa davası mümkün olmaz. Bunun
yerini tazminat borcu alır. Borçlu, ifanın yapılamaması sebebiyle alacaklının
zararlarını giderecektir.
Unutmamak gerekir ki bu imkansızlık
sözleşme kurulmadan varsa sözleşme kesin hükümsüz olur.
KUSURSUZ
İFA İMKANSIZLIĞI:
Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebepler ile imkansızlaşırsa,
borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kusursuz imkansızlık
sebebi ile borcundan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi,
sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermekle yükümlüdür.
BORCUN
GEREĞİ GİBİ İFA EDİLMEMESİ: Borç, gereği gibi ifa edilmezse, borçlu
kendine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, bundan doğan zararları
gidermekle yükümlüdür. Yani şartlar: 1) Borç gereği gibi ifa edilmemiş, 2)
Alacaklı zarara uğramış, 3) Arada illiyet olmalı, 4) borçlu kusursuzluğunu
ispatlayamamalı.
SORUMSUZLUK
ANTLAŞMASI: Taraflar,
bir anlaşma ile, oluşacak zararlardan, borçlunun sorumlu olmayacağını
kararlaştırabilirler. İstisnalar: 1) kast ve ağır kusurdan sorumluluğu kaldıran
anlaşmalar geçersiz, sadece hafif kusur kaldırılabilir. 2) Uzmanlığı gerektiren
edimle ilgili borç varsa sorumsuzluk anlaşması geçersiz.
YARDIMCI
KİŞİLERİN FİİLİ ve SORUMSUZLUK ANLAŞMASI: Borçlu, borcunun ifasında yardımcı
kişilerden yararlanıyorsa, yardımcı kişilerin verdiği zararlardan borçlu
sorumludur. Borçlu ve alacaklı arasında yapılacak bir anlaşma ile yardımcı
kişilerin verdiği zararlardan borçlunun kusurlu olmayacağını kararlaştırmak
mümkündür. Kast, ağır-hafif ihmal bile olsa and. Geçerlidir.
3. KİŞİ YARARINA SÖZLEŞME: 2 kişinin
yaptığı bir sözleşmede borcun 3. Kişiye ifa edileceği kararlaştırılmışsa, 3.
Kişi yararına sözleşme vardır. Sözleşmeyi yapan kişi, edimin ancak 3. Kişiye
ifasını talep edebilir. Kendisine yapılmasını isteyemez. Çünkü sözleşme 3. Kişi
yararınadır. Sözleşmede bu 3. Kişiye ifayı talep yetkisi verilirse “tam 3. Kişi
yararına” ifayı talep yetkisi verilmezse “eksik 3. Kişi yararına” sözleşme
vardır.
3.
KİŞİNİN FİİLİNİ ÜSTLENME: 3. Bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu
fiilin gerçekleşmemesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Burada bağımsız
bir sözleşme vardır.
İBRA: Alacaklı ile borçlunun,
aralarında yaptığı bir sözleşme ile, alacaklının hakkından vazgeçmesi, borçluyu
borcundan kurtarmasıdır. Tam veya kısmi ibra olabilir. Bu sözleşme iki
taraflıdır, yani borçlu da alacaklı da sözleşmeye katılmalıdır. Alacaklı tek taraflı
olarak ibra yapamaz. Asıl borç şekil şartına bağlansa da ibrada şekil
serbesttir.
YENİLEME: Mevcut olan bir borcun, yeni
bir borç meydana getirilerek sona erdirilmesidir. Eski borç sona erer, yenisi
başlar. Şartlar: 1) Mevcut bir borç olacak, 2) Yeni bir borç meydana
getirilecek, 3) tarafların yenileme niyeti olmalıdır.
ALACAKLI VE BORÇLU SIFATININ BİRLEŞMESİ:
TBK m. 135’e göre alacaklı ile borçlu sıfatı aynı kişide birleşirse borç sona
erer. Örneğin senin imzaladığın senet piyasada dolaştı, en son birisi sana ciro
etti. Miras sonucu da böyle bir durum olabilir.
TAKAS: İki kişi arasında aynı cinsten
karşılıklı borçların, kişilerden birinin tek taraflı iradesiyle sona ermesidir.
Sonuç olarak takastan itibaren, karşılıklı borçlar daha az olan borç tutarında
sona erer. Şartlar: 1) Karşılıklı borçluluk, 2) Borçların aynı cinsten olması,
3) Borçların istenebilir yani muaccel olması, 4) Takas yasaklanmamış olmalı.
AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ: Şartlar: 1)
Sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülmeyen veya öngörülse de beklenmeyen
olağanüstü durum olmalıdır. 2) Bu durum borçludan kaynaklanmış olmamalıdır. 3)
Borcun ifası aşırı derece güçleşmiş olmalı ve sözleşme artık bu haliyle
çekilmez hale gelmelidir. SONUÇ: Borçlu hakimden sözleşmenin uyarlanmasını
ister, bu mümkün değilse sözleşmeden dönebilir.
ZAMANAŞIMI: Zamanaşımı, belirli bir
süre içinde alacağını talep etmemiş kişinin, alacağını dava yoluyla (davayı
daha geniş yorumla: herhangi hukuk kuralına dayanarak) elde etme olanağını
kaybetmesidir. Borç sona ermez, eksik borç olur, muacceliyet ölür ve artık
hukuk yoluyla istenemez.
ZAMANAŞIMI DURMA HALLERİ: 1) velayet
devam ediyorsa çocuk ile ana baba arası, 2) vesayet devam ettikçe vesayet
altındakinin devletten alacakları, 3) Evlilik süresince eşler arası, 4) Hizmet
ilişkisi boyunca ev hizmetlilerinin alacaklıları, 5) Borçlu, alacak üzerinde
intifa hakkı sahibi olduğu sürece, 6) alacağın TC mahkemelerinde ileri
sürülmesi olanağı bulunmadığı sürece… Durma hallerinde zamanaşımı durur,
işlemez, bu hal ortadan kalkarsa kaldığı yerden işlemeye devam eder.
ZAMANAŞIMI KESİLME HALLERİ: 1)
Borçlunun borcu kabulü, faiz veya kısmi ödemesi, rehin-kefil göstermesi, 2)
Alacaklının mahkemeye, icraya, hakeme başvurması, 3) mahkemede hakimin her
işleminden, icra takibinde yapılan her işlemden sonra. KESİLME HALİNDE
ZAMANAŞIMI KESİLİR, TEKRAR SIFIRDAN BAŞLAR, 5 seneyse 5 sene 10sa 10 tekrar
baştan.
MÜTESELSİL BORÇLULUK: müteselsil
borçlulukta birden fazla borçlu vardır ve bunların her biri alacaklıya karşı
borcun tamamından sorumludur. Bu borcun alacaklısı ise söz konusu edimi yalnız
bir defa elde edebilir. Müteselsil borçluluk sözleşme veya yasadan doğar.
Alacaklı, alacağının tamamını sadece 1 defa elde etmek şartıyla istediği borçludan
veya borçluların tümünden alacağın hepsini talep edebilir. İÇ İLİŞKİDE BUNLAR
BORCU PAYLAŞIRLAR, KENDİNE DÜŞENDEN FAZLA ÖDEYEN, BUNU DİĞER MÜTESELSİL
BORÇLUYA RÜCU EDİP ONDAN ALACAK.
·
Müteselsil
borçluların biri kendi eylemiyle diğerinin durumunu ağırlaştıramaz.
·
Müteselsil
borçluların her biri, bireysel veya ortak def’i ileri sürebilir. Ortak def’i
her ikisi için de sonuç doğurur ancak bireysel def’i sadece o borçlu için sonuç
doğuruyor.
MÜTESELSİL
ALACAKLILIK:
Müteselsil alacaklılıkta birden fazla alacaklı vardır ve bunlardan her biri
borçludan, borcun tümünün ifasını isteme ve kabul etme hakkına sahiptir.
Alacağın hepsini alan müteselsil alacaklı, payını aşan kısım için diğerinin
vekili-temsilcisi gibi hareket etmiş sayılır. Yani payını aşan kısmı diğer
alacaklıya vermesi gerekir. TEK İMZALI ORTAK HESAP denilen şey müteselsil
alacaklılığın tipik örneğidir. Hesap sahiplerinden birinin imzası ile bankadan
para çekmek mümkündür.
KOŞULA-ŞARTA
BAĞLI BORÇ:
Şarta bağlı borç, bir sözleşmenin hüküm ifade etmesinin veya sona ermesinin,
gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan şüpheli bir olguya bağlanmasıdır.
Sözleşmenin hüküm doğurması bir şarta bağlanmışsa buna geciktirici koşul,
sözleşmenin sona ermesi şarta bağlanmışsa buna bozucu koşul denir. Geciktirici
ve bozucu koşul gerçekleştiği andan itibaren ileriye etkili olarak sözleşmenin
hüküm doğurmasını veya ortadan kalkmasına sebep olur.
BAĞLANMA
PARASI(KAPARO):
Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak bir para verilir. Sözleşme geçerli olarak
kalırsa bu miktar borçtan düşülür. Herhangi bir sebepten geçersiz olursa, bunun
sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca geri verilmesi gerekir.
CAYMA
PARASI:
Sözleşmenin yapıldığı sırada verilen, sözleşmeden cayabilmek için
kararlaştırılan tazminattır. Her iki tarafa da cayma yetkisi tanınmış kabul
edilir. Taraflardan biri, diğerine cayma parası verir; eğer cayarsa verdiğini
bırakır. Yok diğer taraf cayarsa almış olduğunun 2 katını verir. Sözleşme ifa
edilirse; cayma parası geri verilecektir.
CEZA
KOŞULU: Ceza
koşulu, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde, borçlunun
alacaklıya karşı yerine getirmeyi yüklendiği edimdir. Asıl borç geçersiz olursa
ceza koşulu da geçersiz olur, istenemez. SEÇİMLİK CEZA KOŞULU è ya borcu ya ceza koşulunu öde. İFAYA
EKLENEN CEZA KOŞULU è sözleşme
belirlenen zaman veya yerde ifa edilmezse borç + ceza koşulunun birlikte
ödenmesini öngören kayıttır.
CEZA KOŞULU, ALACAKLININ ZARARI
OLMASA BİLE ÖDENECEK BİR ŞARTTIR. ANCAK ZARAR, CEZA KOŞULUNDAN YÜKSEKSE BU
İSPAT EDİLİP AŞKIN ZARARIN TALEBİ MÜMKÜNDÜR.
AŞIRI
CEZA KOŞULUNUN İNDİRİLMESİ: Ceza koşulu hakkaniyetle bağdaşmayacak derecede
yüksek ve zarar ile açık orantısız ise; borçlu, hakimden aşırı olan ceza
koşulunun indirilmesini talep edebilir. Hakim, talep olmadığında dahi bir
davada gördüğü bir aşırı ceza koşulunu resen indirmekle yükümlüdür.
ALACAĞIN
DEVRİ (TEMLİKİ):
Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını
aramaksızın alacağını 3. Bir kişiye devredebilir. Devrin geçerliliği yazılı
şekil şartına bağlıdır. Alacakla birlikte faizler de devredilmiş sayılır.
Sonuçları: 1) Borçluya alacağın devredildiği bildirilmezse, borçlu önceki
alacaklıya; borç birden çok kez devredilmiş ise son devralan yerine önceki
devralanlardan birine, iyiniyetle alacaklı sanarak ödemeyle borçtan kurtulur.
2) Alacaklının kim olduğu belli değilse, borçlu ifadan kaçınabilir ve hakim
tarafından belirlenen bir yere tevdi ile borçtan kurtulur. 3) Borçlu, devredene
karşı öne sürebileceği savunmaların hepsini, devralana veya sonraki devralanlara
karşı da ileri sürebilir.
ALACAĞIN DEVRİNDE GARANTİ MESELESİ:
Alacak, bir edim karşılığında (yani ivazlı) devredilmişse; devreden, devir
sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti
etmiş olur. Yani borçlu ödeyemezse veya alacak mevcut değilse sorumlu
olacaktır.
BORCUN ÜSTLENİLMESİ: Bir kişi borcu
üstleniyorsa 2 işlem yapması gerekecektir. 1) Bunların ilki, iç üstlenme
sözleşmesidir. Borçlu ile üstlenen arasında yapılan bu sözleşme ile üstlenen,
borcu ödeyerek veyahut alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek borçluyu
borcundan kurtarma yükümü altına girmiştir. İç üstlenme sözleşmesi karşılıklı
borç doğuruyorsa, borçlu edimini yerine getirmeden, üstlenen kişinin onu
borcundan kurtarmasını isteyemez. 2) İkinci yapılacak sözleşme ise, borcun dış
üstlenilmesi sözleşmesidir. Burada üstlenmek isteyen veya borçlu, iç üstlenme
sözleşmesini alacaklıya bildirir ve bu; dış üstlenme sözleşmesi için öneri-icap
sayılır. Alacaklının açık veya örtülü kabulü ile borçlu borcundan kurtulur.
BORCUN ÜSTLENİLMESİNDE REHİN-KEFİL MESELESİ:
Borcun güvencesi olarak rehin veren üçüncü kişinin ve kefilin
sorumlulukları, yalnızca borcun dış üstlenilmesine yazılı rıza gösterirlerse
devam edecektir.
BORCUN DIŞ ÜSTLENİLMESİ SÖZLEŞMESİ HÜKÜMSÜZ
OLURSA: İyi niyetli 3. Kişilerin hakları saklı kalmak üzere, eski borç
bütün bağlı borçlarıyla beraber varlığını sürdürür. Buna ek olarak, borcu
üstlenen, bu hükümsüzlükte ve alacaklının zarara uğramasında kendine kusur
yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe; alacaklı, önceden sağlamış olduğu güvenceyi
yitirmesi yüzünden veya başka sebepten ortaya çıkan zararlarının giderilmesini
borcu üstlenenden isteyebilir.
BORCA KATILMA: Borca katılma, mevcut
bir borca katılmak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın,
borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.
Borca katılan borçlu, alacaklıya karşı diğer borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu
olur.
SÖZLEŞMENİN DEVRİ: Sözleşmenin devri,
sözleşmeyi devralan ve devreden arasında yapılan ve hüküm doğurması için
sözleşmede kalan diğer tarafın onayını gerektiren bir anlaşmadır. Rıza-onay
gelir ve sözleşme geçerli olarak kurulursa; sözleşmeden doğan hak ve borçların
hepsi devralana geçecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder