Yabancılar
Hukuku bir ülkede yabancı olanların, sırf yabancı olmaları sebebiyle tabi
oldukları rejimdir.
Türk
Yabancılar Hukuku, yabancıların Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı olmalarından dolayı
tabi oldukları kısıtlamalar ve sahip oldukları hakları inceler.
Türk
Yabancılar Hukuku’nun kaynakları şunlardır.
1.
Yabancıların Çalışmaları Hakkında Kanun
2.
Yabancı Yatırımlar Hakkında Kanun
3.
Turizm Teşvik Kanunu
4.
Pasaport Kanunu
5.
Yabancıların Türkiye Cumhuriyeti’nde Gayrimenkul
Edinmeleri Hakkında Kanun
Yabancı,
Bulunduğu devletin vatandaşlığına sahip olmayan kişilerdir. Tüzel kişiler de
yabancı olabilir. Ancak vatandaşlık gerçek kişilere mahsus bir tanımdır. Tüzel
kişiler için aidiyet kelimesi kullanılır. TTK 42. madde ve MK 51. madde tüzel
kişilerin aidiyetini düzenlemiştir.
Başka
devletlerin vatandaşları, vatansızlar, mülteciler ve sığınmacılar yabancıdır.
1951
tarihli Mülteciler Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme gereği, sadece Avrupa
ülkelerinden gelenler mültecidir. Suriye’den gelenler mülteci değil, sözleşme
kapsamında olmadıkları için sığınmacıdırlar. Sığınmacıların hukuki durumu ayrı
bir yönetmelikle düzenlenmiştir.
Göçmenlik,
İskan Kanunu’nda düzenlenmiştir. Yabancı devlet vatandaşı olup Türk soyundan
gelen ve Türk kültürüne bağlı olanlar Türkiye’ye yerleşmek üzere gelirlerse,
kolay bir vatandaşlığa kabul prosedürüne tabi olur ve göçmen kabul edilirler.
Göçmenlerin
kim olabileceği hususu siyasi bir karardır.
Azınlıklar
yabancı değildir. Vatandaşlık etnik bir sınıflandırma değildir.
Vatandaşlar
ve yabancılar arasında temel hak ve özgürlükler bakımından bir sınırlama
olmamalıdır.
Genel
prensip eşitliktir. Özel olarak belirtilmemişse yabancılara bir kısıtlama
getirilmediği varsayılır. Kısıtlama ancak kanunla getirilebilir. Her halde, bu
kısıtlama milletlerarası hukuka uygun olmalıdır.
Mütekabiliyet bir hakkın yabancılara
tanınması için o yabancının vatandaşı olduğu devletin, bahsi geçen hakkı Türk
vatandaşlarına tanıyor olmasının aranması anlamına gelir.
Misilleme bir devletin Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının sahip olduğu hakları kısıtlaması halinde, Türkiye
Cumhuriyeti’nin de o devletin vatandaşlarının o hakkını kısıtlaması veya
ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu yetki Bakanlar Kurulu’na aittir.
En çok gözetilen ulus kaydı bir
antlaşmaya koyulursa, antlaşmaya taraf devletlerin, birbirlerinin
vatandaşlarına, herhangi bir devletin vatandaşlarına tanıdıkları en yüksek
hakları tanıyacaklarını garanti ettikleri anlamına gelir.
08.10.2012
Yabancıların Seyahat Özgürlüğü
Yabancıların
Türkiye’ye hukuka uygun olarak giriş yapabilmeleri için birkaç farklı unsur
vardır.
1.
Giriş kapılarından giriş yapma
2.
Pasaport veya pasaport yerine geçen belge
3.
Vize
4.
Kanunda girişi yasaklı kişilerden olmamak
5.
Misilleme engelinin bulunmaması
Bu
konu ile ilgili temel mevzuat Pasaport Kanunu’dur.
Giriş Kapılarından Giriş Yapma
Yabancıların
ülkeye girişi konusunda temel prensip devletlerin yabancıları ülkesine kabul
etme zorunluluğu olmamasıdır. Bu devletin egemenliği gereğidir. Doğal olarak,
kendi vatandaşlarını da ülkeye almama yetkisine sahip değildir.
Bir
insan için, vatandaşı olmadığı bir ülkeye girmek hak değildir.
Yabancıların
Bakanlar Kurulunca belirlenen giriş kapılarından ülkeye giriş yapabilir.
Pasaport
Yabancının,
pasaport veya pasaport yerine geçen bir belge ibraz etme zorunluluğu vardır.
Pasaport kişiye bağlı olduğu devlet tarafından verilen ve kişinin bu devlete
girmeye veya çıkmaya engel bir durum bulunmadığını gösterir.
Türkiye’de
4 çeşit pasaport vardır. Umumi, hususi, görev ve diplomatik pasaportlar… Bir
diğer pasaport türü daha vardır. Bu yabancılara mahsus pasaport olarak
isimlendirilir. Türk devleti istisnai hallerde yabancılara da pasaport
verebilir. Bu hallere kişinin vatansız olması örnek gösterilebilir.
Pasaport
yerine geçen bazı belgeler vardır. Oturma izni vize yerine geçer ancak pasaport
yerine geçmez. Pasaport yerine geçen belgeler şunlardır.
1.
Pasavan ve idari mektup
2.
Uluslararası mürettebat belgeleri
3.
Mülteci seyahat belgesi
4.
Göçmen vesikası
5.
Kişilerin seyahatleriyle ilgili Avrupa Sözleşmesi
çerçevesinde gösterilen belgeler
6.
KKTC kimlik belgeleri
Pasavan,
iki sınır devletinin birbirlerine verdikleri ve birbirlerine giriş
çıkışları bu şekilde yapabildikleri
belgelerdir. Türk hukuku açısından pasavan bu şekilde kullanılmamaktadır. Pasavan
Türk hukuku açısından, uluslararası antlaşmalar çerçevesinde sadece İran ve
Türkiye arasında geçerliliği bulunan ve pasaport yerine geçen belgedir.
Pasavan
özel amaçlar için öngörülmüştür. Sınırın her iki tarafında 50 kilometrelik bir
alan içinde meydana gelen asayiş olaylarının takibi için verilir. Süresi 10
gündür.
İdari
mektup Türkiye ve Suriye açısından geçerlidir. Yasal dayanağı 1921 tarihinde
Fransa ile yapılan bir antlaşmadır. Akrabalık ilişkileri nedeniyle geçişlerde
verilir.
Uluslararası
mürettebat belgeleri Türk karasuları dışına çıkan gemi adamlarına liman
müdürlükleri tarafından verilir. 108 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü
sözleşmesine taraf devletler açısından gemi adamı cüzdanı pasaport yerine
geçer. Buna benzer bir belge Hava Mürettebatı Belgesidir. Bu belge Uluslararası
Sivil Havacılık Teşkilatına üye devletlerde pasaport yerine geçer. Mürettebat
hangi havayolunda olursa olsun, THY tarafından düzenlenir. Demiryolu
mürettebatı belgesi de vardır.
Mülteci
seyahat belgesi ancak Avrupa devletlerinden siyasi baskı görüp gelenlere böyle
bir belge verilebilir.
İskan
Kanununa uygun olarak Türkiye’ye göçmen olarak gelenlere göçmen vesikası
verilir. Bu kişiler Türkiye’ye pasaportsuz da olsa kabul edilirler.
Kişilerin
Seyahatleri İle İlgili Avrupa Sözleşmesi’ne göre 3 ayı geçmeyen ve kazanç amacı
gütmeyen ziyaretlerde, pasaport yerine bu sözleşme ile gösterilen belgelerin
gösterilmesi yeterlidir. Ancak bu sözleşme artık işler durumda değildir.
Sözleşme yürürlükte olmasına rağmen, devletler Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına bu hükmü uygulamamaktadırlar.
KKTC
vatandaşları sadece kimlik belgelerini göstererek Türkiye’ye giriş
yapabilirler.
Yurtdışına
çıkması mahkemece yasaklanan kişilere pasaport verilmez. Yurtdışına çıkması
İçişleri Bakanlığı’nca sakıncalı görülen kişilere de pasaport verilmez.
Buradaki kriter genel güvenliktir.
Pasaportsuz
gelen kişi Türk vatandaşı ise Türk vatandaşlığını ispat eden diğer belgelerle
Türkiye’ye giriş yapabilir. Pasaportsuz gelen kişi yabancı ise şu ihtimallere
göre farklı prosedürler uygulanır.
Pasaportunu
kaybettiğini iddia edenlere, kendilerine yapılacak soruşturma süresince ülkeye
giriş hakkı tanınır. Bu serbest dolaşım hakkı değildir. Soruşturma süresince
mülki amirlikte bekletilirler.
Vize
Vize,
kişinin giriş yapmak istediği ülke tarafından verilir. Vize bir ülkeye giriş
iznidir. Kural olarak yurtdışındaki Türk temsilciliklerinden alınır. Sınır
kapısında da vize verilmektedir.
Türkiye’nin
taraf olduğu uluslararası sözleşmeler vasıtasıyla vize muafiyeti getirilebilir.
Pasaport Kanunu’nda 6. Maddede düzenlenen, Türkiye’den transit geçenler,
emniyet makamlarının izniyle giriş yapabilirler. Oturma izni sahibi yabancılar,
oturma izni süresi bitmeden yeniden ülkeye giriş yapacağı zaman vize aranmaz.
Kişilerin
İkametleri İle İlgili Avrupa Sözleşmesi uyarınca, 3 ayı geçmeyen ve kazanç
amacı gütmeyen seyahatler için vize aranmadan ülkeye giriş yapılabilir. Akit devletler,
kamu düzeni, kamu sağlığı gereğince bu konuda kısıtlama getirebilirler.
Öncelikle Almanya Türk vatandaşları için bu yetkiyi kaldırmıştır. Arkasından
hemen hemen bütün Avrupa devletleri Türk vatandaşları açısından bu imkanı
ortadan kaldırmıştır.
17.10.2012
Kanunen Yasaklı Kişilerden Olmamak
Pasaport
Kanunu Madde 8’de kimlerin yasaklı olduğu sayılmıştır.
1.
Serseriler ve dilenciler,
2.
Deliler ve bulaşıcı hastalığı olanlar,
3.
Türkiye’ye girdiğinde suçluların iadesi
kurallarıyla iade edilecek olanlar,
4.
Türkiye’den sınırdışı edilip girişine izin
verilmemiş olanlar,
5.
Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyetini ve genel
düzenini bozmak isteyenler, bozmak isteyenlere yardım etmek için gelenler,
6.
Fahişeler, kadınları fuhuşa sevk ederek
geçinmeyi meslek edinenler, beyaz kadın ticareti yapanlar, kaçakçılar,
7.
Türkiye’de kalacakları süre içinde kendilerinin
ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin geçimini sağlayacak gelire sahip
olmayanlar.
Danıştay
bir kararında, Hristiyanlık propagandası yapan kişi hakkında sınır dışı kararı verilip
tekrar girilmesine izin verilmemesi hakkındaki uyuşmazlıkta devleti haklı
bulmuştur.
Danıştay
bir başka kararında Türkiye’de baptistlerin ayinlerinde rahiplik yapan ABD
vatandaşının sınırdışı edilip girişine izin verilmemesi hakkındaki işlemi konu eden
davada devleti haklı bulmuştur.
2
karton kaçak sigarayla yakalanan İran vatandaşı, her nevi kaçakçılığın içine
dahil edilerek yurda alınmamasını Danıştay haklı görmüştür.
Alman
vatandaşı Mercedes marka bir arabayı kaçak olarak kullanmaktadır. Bunun da aynı
şekilde kaçakçılık sebebiyle girişine izin verilmemiştir.
Devlet
ülkesi üzerindeki yegane egemendir. Bu egemenlik gereği, yabancıları ülkeye
alıp almama konusunda takdir yetkisine sahiptir.
Misilleme Engeli Bulunmaması
Bir
devlet Türk vatandaşlarının hakkını kısıtlayan kararlar alırsa, Bakanlar Kurulu
da o devletin vatandaşlarına aynı kısıtlamaları getirebilir. Eğer bir devlet
Türk vatandaşlarının o ülkeye girişini tamamen veya kısmen yasaklarsa, Bakanlar
Kurulu da o devletin vatandaşlarının Türkiye’ye girişini yasaklayabilir.
Vizenin
reddedilmesi misilleme yapılması için haklı bir sebep teşkil etmez. Misilleme
yapılabilmesi için diğer devletin istikrarlı, toplu bir tutumu olmalıdır. Bakanlar
Kurulu’nun bu kararları yargısal denetime tabidir.
Yabancıların Türkiye’de İkameti
Temel
kanun Yabancılar İkamet ve Seyahatleri Hakkındaki Kanun’dur. Bu kanuna göre
Türkiye’de bir aydan fazla kalmak isteyen yabancılar ikamet izni almalıdır.
Ancak Bakanlar Kurulu’nun bu süreyi artırma izni vardır. Bakanlar Kurulu da
bunu 90 güne çıkarmıştır. Devlet bu süreyi farklı ülkeler için farklı şekilde
uygulamaktadır.
Eğer
verilen ikamet izninde süre belirtilmemişse 5 yıl geçerli olacaktır. İçişleri
Bakanlığı bu süreyi daha uzun veya daha kısa tutmakta takdir yetkisi vardır.
Yabancı
bulunduğu yerdeki emniyet makamlarına müracaat eder. Vermeye yetkili makam
İçişleri Bakanlığı’dır.
Oturma
izninin süresi bittikten sonra en geç 15 gün içinde müracaat edilerek, oturma
izni yenilenebilir. Bir oturma izni en fazla 4 kez uzatılabilir.
·
Türkiye’ye çalışmak için gelenlerin yapacağı iş
Türk vatandaşlarına hasredilmiş bir işse,
·
Türk kanun, örf ve adetleriyle veya siyasi
icaplarla bağdaşmayacak durumda olanların,
·
Türkiye’de kalacağı süre içinde yaşamak için
ihtiyaç duyacağı parayı meşru şekilde temin edemeyeceği sabit olanların,
·
Türkiye girmesi yasak olup da her nasılsa girmiş
olanların,
·
Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi
ihlal edenlerin
İkamet
başvuruları reddedilir.
Verilmiş
oturma izninin iptali, sınırdışı edilme hallerinde mümkündür. Sınırdışı edilme
hali olmadıkça, verilmiş oturma izni iptal edilmez.
Bazı
hallerde yabancılar oturma izni almaktan muaf tutulmuştur.
·
Diplomasi memurları ve bunların aileleri,
·
Kongre, konferans gibi kültürel faaliyetler için
gelenler,
·
Triptik vesikayla gelenler,
·
Bakanlar Kurulu’nca tayin olunan yerlere hava
değişimi, tedavi veya ziyaret amacıyla gelenler
4
aya kadar oturma izninden muaftır.
Doğumla
Türk vatandaşı olup, izin alma suretiyle vatandaşlıktan çıkanlar, kural olarak
bazı istisnalar dışında, Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen
yararlanırlar.
Yabancıların
köylerde ikamet etmesi İçişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.
05.11.2012
Yabancıların Kişi Dokunulmazlığı
Kural
olarak vatandaşların ve yabancıların kişi dokunulmazlıkları arasında bir fark
yoktur. Yasanın gerektirdiği kişi dokunulmazlığına müdahaleler yapılırken Türk
ve yabancı ayrımı yapılmaz.
Kişi
dokunulmazlığına müdahalede farklılık şu kurumlarda kendisini gösterir.
1.
Sınırdışı
2.
Suçluların İadesi
Sınırdışı
yabancıların ülke dışına cebren çıkartılmasıdır. Sınırdışı devletin egemenliği
ile ilgili bir müessesedir.
Sınırdışı
mevzuatı milletlerarası antlaşmalar ve kanunlardan ibarettir. Bu konudaki temel
kanun, Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’dur. Bu kanunun “muzır
şahıslar” başlıklı 19. Maddesi uyarınca, yabancılar “genel güvenliğin, idari
icapların ve siyasi icapların” gerektirmesi halinde İçişleri Bakanlığı’nca
sınırdışı edilebilir. Bu kavramlar oldukça muğlak kavramlardır. İçlerinin
doldurulması konusunda devletin egemenlik yetkisinden kaynaklanan takdir hakkı vardır.
Devlet bu unsurları tahdidi olarak sayıp kendi egemenlik yetkisini sınırlamak
istememiştir.
Ancak
sınırdışı kararı da bir idari işlemdir. Dolayısıyla bu karara karşı idari
yargıya mümkündür. Danıştay, “devletin egemenlik yetkisine sahip olduğunu kabul
etmekle beraber, insan haklarına hukukuna ilişkin zorunluluklar varsa sınırdışı
kararı verilemeyeceğini” içtihatlarında söylemiştir. Bu husus, din, dil, ırk
gibi ayrımcılıklar yüzünden ülkesinden kaçmak zorunda kalan yabancıların
davalarında ortaya çıkmıştır.
Yukarıda
sayılan üç unsur dışında sınırdışı edilmenin özel olarak öngörüldüğü haller de
vardır. Burada da yetkili makam İçişleri Bakanlığı’dır. İçişleri Bakanlığı’nda
acil durumlarda, sınır ve sahil illerine bu yetkiyi devredebilir. Vatansızların
ve Türk kültürüne bağlı olmayan göçebelerin sınırdışı edilmesi için de İçişleri
Bakanlığı yetkilidir.
1.
Süresi biten pasaportunu, yasanın öngördüğü 15
gün içinde yenilememek sınırdışı edilme sebebidir. (YTİSHK 20)
2.
Türkiye’ye pasaportsuz girmiş olanlar sınırdışı
edilir. Bu maddede İçişleri Bakanlığı’na takdir yetkisi bırakılmamıştır. (PK
34)
3.
Türkiye’de hapis cezasına mahkum olan yabancılar
hakkında, cezanın infazından sonra sınırdışı edilmesine dair de hüküm verilir.
Bu hükümle, İçişleri Bakanlığı’na cezanın infazından sonra sınırdışı işlemi yapılmasına
dair bildirim yapılır.
Kanunda
öngörülen genel ve özel sınırdışı edilme sebepleri bunlardan ibarettir.
Kanunlardan
başka bazı milletlerarası sözleşmelerle de sınırdışı sebepleri öngörülmüştür.
1.
Avrupa İkamet Sözleşmesi
Avrupa İkamet Sözleşmesi’ne taraf olan devletler, ülkelerinde
bu sözleşmeye istinaden ikamet eden akit devlet vatandaşlarını ancak, kamu
güvenliği, milli güvenlik ve genel ahlak sebebiyle sınırdışı edebilir.
İkamet süresi 2 yılı aşmışsa, mutlaka savunma hakkı verilir.
İkamet süresi 10 yılı bulmuşsa, sadece milli güvenlik ve ağır
kamu düzeni ihlali sebebiyle sınırdışı edilebilir.
2.
Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme
Bu
sözleşme uyarınca mülteciler ancak milli güvenlik ve kamu düzeni gerekçeleriyle
sınırdışı edilebilir.
Hakkında
sınırdışı kararı verilen bir yabancı, önce ülkeyi terke davet edilir. Eğer
ülkeyi verilen süre içerisinde terk etmezse, kişi cebren ülke dışına
çıkartılır.
Kural
olarak vatandaşı olduğu ülkeye gönderilir. Ancak kişinin o ülkeye dönmesi
halinde, din, dil, ırk gibi sebeplerle başına bir musibet gelecekse bu kuraldan
sapılır. Vatansızlar sınırdışı edilirken, geldiği ülkeye gönderilir.
Sınırdışı
edilen kişinin parası varsa, seyahat masrafları kendisine aittir. Eğer parası
yoksa yol giderlerini Türkiye Cumhuriyeti karşılar.
Sınırdışı
edilenler Türkiye’ye ancak İçişleri Bakanlığı’ndan özel izin almaları kaydıyla
dönebilirler. Türkiye’de ağır cezayı gerektiren bir suçtan mahkum olup
sınırdışı edilenler, Türkiye’ye yeniden gelemezler. Sadece İçişleri
Bakanlığı’nın özel izniyle transit geçebilir.
Anayasa’nın
23. Maddesine göre “Türkiye vatandaşı sınırdışı edilmez ve yurda girme
hakkından yoksun bırakılamaz.”
Türkiye
geri kabul anlaşmaları yapmıştır. Bu
anlaşmalarla, Türkiye’den diğer ülkelere geçmek isteyen kaçakçılar, diğer
ülkeye kabul edilir. Ancak alındıktan hemen sonra, Türkiye’ye bu anlaşmalar
çerçevesinde iade edilir.
21.11.2012
Kural
olarak yabancılar ve vatandaşlar aynı kişi dokunulmazlıklarına sahiptir. Bunun
istisnası sınırdışı kurumu ve suçluların iadesidir.
Suçluların
iadesi; bir kişinin işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle TCK ve SİDAS
(Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi) kapsamında iadesidir. TCK ve SİDAS
ayrı ama çoğu yerde paralel düzenlemeler getirmiştir.
Türk Ceza Kanunu
|
Suçluların İadesine
Dair Avrupa Sözleşmesi
|
Çifte suçluluk
ilkesi, yani fiilin her iki devlet kanunlarına göre de suç teşkil etmesidir.
|
Çifte suçluluk
ilkesi
|
Düşünce suçu, siyasi
suç, askeri suç olmamalıdır.
|
Askeri suç veya
siyasi suç olmamalıdır.
|
TC’nin, Türk vatandaşlarının
ve Türk tüzel kişilerinin zararına işlenmiş olmamalıdır.
|
Suç TC’de işlenmiş
olmamalıdır.
|
TC’nin yargılama
yetkisine girmemelidir.
|
Suç hakkında TC’de
takibat başlamamış veya hüküm verilmemiş olmalıdır.
|
Zamanaşımına veya
affa uğramamış olmalıdır.
|
Suç zamanaşımına
uğramamış olmalıdır.
|
Kişinin iade
edilmesi halinde, ırkı, dini, mezhebi, siyasi görüşleri gibi nedenlerden
ötürü kovuşturulacağı veya kötü muamele göreceğine dair şüphe bulunmamalıdır.
|
İade yapılacak
devlette idam cezası varsa ancak kişi o devlete iade edildiğinde idam
cezasına mahkum veya idam cezasının infaz edilmeyeceğine dair garanti
verilmesi gerekir. Ayrıca kişinin iade edilmesi halinde, ırkı, dini, mezhebi,
siyasi görüşleri gibi nedenlerden ötürü kovuşturulacağı veya kötü muamele
göreceğine dair şüphe bulunmamalıdır.
|
Kişinin
bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi iade koşullarının gerçekleşip
gerçekleşmediğini inceler. Eğer gerçekleşmiş ise dosyayı Bakanlar Kurulu’na
gönderir. Bakanlar Kurulu’nun iade hakkında tam bir takdir yetkisi vardır. Yani
iade kararı, siyasi bir karardır.
TCK’ya
göre kural olarak Türk vatandaşı iade edilemez. Bunun istisnası Uluslararası
Ceza Divanına taraf olmanın getirdiği yükümlülüklerdir.
SİDAS’ta
ise akit devletlerin kendi vatandaşlarını iade edip etmeme konusunda takdir
yetkileri olduğu belirtilmiştir.
Yabancıların Medya Özgürlüğü
Basın
Kanunu, yabancıların Türkiye’de süreli veya süresiz yayınların sahibi
olabileceğini söyler. Ancak sorumlu müdür olabilmeleri için mütekabiliyet esası
aranır.
Radyo
Televizyon Kanunu, yabancıların TC’de yerleşik televizyon veya radyo
kuramayacağını söylemektedir. Ancak TC’de yerleşik Televizyon ve radyolara
ortak olabilirler. Yabancıların payı, ödenmiş sermayenin yarısını geçemez.
Yönetim kurulu başkanı, başkan vekili, genel müdür ve yönetim kurulunun
çoğunluğu ve genel kurulda oy çoğunluğu Türklere ait olmalıdır. Bir yabancı
sadece iki medya kuruluşunun ortağı olabilir.
Yabancıların Dernek Kurma Özgürlüğü
Dernekler
kanunu, yabancı gerçek veya tüzel kişilere izin almadan dernek kurmaya izin
vermektedir. Yabancı derneklerin TC’de faaliyet göstermesi Dışişleri
Bakanlığının iznine bağlıdır. Türk derneklerinin yurt dışında faaliyette
bulunması serbesttir. Mülki idare amirlerine bildirilmek kaydıyla yurt dışından
ayni veya nakdi yardım alabilirler. Yabancı dernekler Türkiye Cumhuriyeti’nde
mal edinemezler.
Yabancıların Vakıf Kurma Özgürlüğü
Yabancılar
Türkiye Cumhuriyeti’nde vakıf kurabilmek için mütekabiliyet esasına tabidir.
Türk
vakıflarının uluslararası faaliyette bulunabilmesi için vakıf senedinde bu
hususun belirtilmiş olması gerekir. Yurt dışındaki kuruluşlardan, Vakıflar
Genel Müdürlüğü’ne bildirimde bulunmak kaydıyla ayni veya nakdi yardım
alabilirler. TC’de kurulmuş vakıflar da yurt dışındaki vakıflara ayni ve nakdi
yardımda bulunabilirler. Ancak bunun Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiş
olması gerekmektedir.
Yabancıların Çalışma İzinleri
Yabancıların
çalışması men edilen meslek kolları vardır. Bu gruplara girmeyen işlerde
yabancılar çalışabilir.
Çalışma
izninin verilmesi için gerekli şunlardır;
·
İş piyasasındaki durumun, ekonomik konjonktürün
uygun olması,
·
Kişinin ikamet tezkeresine sahip olması,
·
Kişi çalışma izni için başvurduktan sonra 4
hafta içinde bir başka yerli işçinin bulunamıyor olması,
·
Milli güvenlik ve kamu düzeni için bir tehlike
oluşturmuyor olması,
·
Kişinin çalışma izni başvurusu reddedilmiş ise,
son başvurudan itibaren 1 yıl geçmiş olması.
Kanunda
4 farklı çalışma izninden bahsedilmiştir.
·
Süreli çalışma izni
İş
piyasasındaki durumun, ekonomik konjonktürün uygun olması, hizmetin süresi ve
belirli bir işyeri, işletme ve meslek için, en çok 1 yıl için verilir. 1 yılın
sonunda aynı işyeri, işletme ve meslek için 3 yıla kadar uzatılabilir. Uzatmada
da iş piyasasındaki durum ve kişinin ikamet tezkeresinin süresi dikkate alınır.
3
yıldan daha sonra yeniden çalışma izni için başvuran kişinin izni 6 yıla kadar
uzatılabilir.
·
Süresiz çalışma izni
Kişi
Türkiye’de 8 yıl kesintisiz olarak kanuni
şekilde ikamet etmişse süresiz çalışma izni için başvurabilir. Burada iş
piyasasındaki durum vs. göz önüne alınmaz. Süresiz çalışma izni işyeri, işletme
ve mesleğe bağlı olmaksızın verilir. 6 yıl, kanuni olarak çalışmış kişi yine
süresiz çalışma izni talebinde bulunabilir.
·
Bağımsız çalışma izni
Süreli
ve süresiz çalışma izni bir işverenin yanında çalışacak olanlara verilir.
Bağımsız çalışma izni ise bağımsız olarak, kendi nam ve hesabına çalışacaklara
verilir. Bağımsız çalışma izni 5 yıl için verilir.
·
İstisnai çalışma izni
Bir
Türk’le evlilik birliği içinde yaşayan ve evli olanlar istisnai çalışma izni
alabilir. Bu kişilerin evliliğinin muvazaalı olduğu anlaşılırsa çalışma izni
verilmez. Evliliğin en az 3 yıl sürmüş olması halinde, evlilik bittikten sonra
Türkiye’de yerleşik kalmış kişiler de istisnai çalışma izni alabilirler. Bu
kişilerin çocukları da istisnai çalışma izni alabilir.
Seçme
hakkıyla Türk vatandaşlığını kaybeden diğer kişiler de istisnai çalışma izni
alabilirler.
Türkiye’deki
yüksekokullardan, meslek okullarından veya üniversitelerden mezun kişiler
istisnai çalışma izni alabilirler. Bu kişilerin ergin olmadan Türkiye’ye gelmiş
olmaları veya Türkiye’de doğmuş olmaları gerekir.
Mülteciler,
göçebeler de istisnai çalışma izni alabilirler.
AB
ülkeleri vatandaşları, bunların eşleri ve çocukları da istisnai çalışma izni
alabilirler.
Büyükelçilik
ve konsolosluk çalışanları da istisnai çalışma izni alabilirler.
Bilimsel
ve kültürel faaliyetler yüzünden 1 aydan fazla, sportif faaliyetler için 4
aydan fazla Türkiye’de çalışması gereken kişiler bu izinden faydalanabilirler.
Şirketlerin
ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, genel müdürü yardımcısı, şirketteki
idari personeli denetleme yetkisine sahip olan kişiler kilit personel sayılır.
Kilit personel, Bakanlıklar ve kamu kuruluşu tarafından verilen işlerde
istisnai çalışma izni alabilirler.
Çalışma
iznini verecek makam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. Yurtiçinden ve
yurtdışından yapılacak başvurularda farklı usul izlenir. Yurtdışından yapılan
başvurularda, kişi bulunduğu ülkedeki Türk temsilciliğine, temsilcilik de
Bakanlığa başvuru yapar. Bu halde, izni alan kişi izinden itibaren 90 gün
içinde çalışma vizesine başvurması gerekir. Çalışma vizesi aldığı takdirde,
Türkiye’ye girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde çalışma amaçlı ikamet izni alması
gerekir. Çalışma izni; çalışma vizesi ve ikamet izni ile birlikte geçerlilik
kazanır.
Türkiye’den
yapılan başvurularda kişi veya işveren başvurabilir. Kişi öğrenim amacı ile
verilmemiş, en az 6 aylık ikamet iznine sahip olmalıdır. Bu başvurularda
çalışma vizesi aranmaz. Bakanlık en geç 90 gün içinde başvuruyu neticelendirir.
Çalışma
izni bittikten sonra kişinin en geç 15 gün içinde uzatmaya başvurulması
gerekmektedir.
Çalışma İzninden Muafiyet
Muafiyet
uluslararası anlaşmalarda öngörülmüş olabilir. Örneğin bilimsel ve kültürel
amaçla gelenlerde 1 ayı geçmeyecek, sportif faaliyetler için gelecekler için 3
ayı geçmeyecek çalışma için, muafiyet öngörülmüştür.
Çalışma İzninin Sınırlandırılması
Bakanlık,
belirli bir süre için tarım, hizmet sektörü, sanayi sektöründe, belirli meslek,
işkolu ve coğrafi alan konusunda sınırlama getirebilir. Bu sınırlama
karşılıklılık ilkesinde getirilir.
Çalışma İzninin İptali
Eğer,
bir üst başlıkta belirtilen sınırlandırmaya uyulmadan çalışma izni verilmişse
veya Bakanlıktan görüş alınması gereken hallerde görüş alınmadan izin
verilmişse, çalışma izni verilebilmesi için gerekli diğer şartlarda bir husus
atlanarak çalışma izni verilmişse, kişinin çalışma izni başvurusunda yalan
beyanda bulunduğu anlaşılırsa, kişinin çalışma izni iptal edilebilir.
Çalışma
izni kendiliğinden geçersiz hale de gelebilir. Çalışma izninin geçerlilik
süresinin bitmesiyle, ikamet tezkeresinin geçerliliğini kaybetmesi veya
uzatılmaması, pasaport veya yerine geçen belgenin süresinin uzatılmaması,
mücbir sebepler dışında 6 aydan çok aralıksız yurtdışında kalma halinde, çalışma
izni geçerliliğini kaybeder.
6
ayı geçmemek kaydıyla yurtdışında bulunma, çalışma izninin süresini kesmez.
Süre işlemeye devam eder.
Doğrudan Yabancı Yatırımlarda Çalışan Kilit Personelin Çalışma İzinleri
Şirketlerin
ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, genel müdürü yardımcısı, şirketteki
idari personeli denetleme yetkisine sahip olan kişiler kilit personel sayılır.
Bu personele izin verilirken, aynı alanda çalışacak kişinin 4 hafta içinde
bulunamaması şartı aranmaz. İlgili mercilerin görüşüne de başvurulmaz.
Bu
kişilerin şirketlerinin yabancı ortakların sermaye payı en az 400.000.000.000
TL, şirketin son yıl cirosunun en az 30.000.000 TL olması gerekir.
Yabancıların Çalışmaktan Men Edildiği Meslekler
Yabancılar
dişçilik, ebelik ve hastabakıcılık yapamazlar. Tıpta ve diş hekiminde,
yabancılar uzmanlık eğitimi süresince çalışabilirler. Ancak bu bir eğitimdir.
Bunlara bir karşılık ödenmez. Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, tıp mesleğinin
gelişmesine katkıda bulunacak özel ihtisaslı yabancıların sözleşmeli olarak
çalıştırılmasına izin verir. Özel Hastaneler Yönetmeliği de, yabancı hekim ve
yabancı hekim dışı personelin özel hastanelerde çalıştırılmasına izin
verilmektedir. Bu kişiler bir başka kanuna göre, özel hastane açabilirler.
Sağlık Bakanlığı kurumlarında da bir KHK ile çalışmalarına izin verilmiştir.
Veterinerlik
ve eczacılık yapamazlar. Optisyenlik Kanunu’na göre, optisyenlik
yapamamaktaydılar, ancak bir değişiklikle buna izin verilmiştir.
Avukatlık
Kanunu’na göre, avukatlık sadece Türk vatandaşlarına ait bir meslek alanıdır.
Yabancı avukatlık ortaklıkları, Türkiye’de, yabancılar hukuku ve milletlerarası
hukuk alanında danışmanlık yapabilirler. Ancak bunda mütekabiliyet esası
aranır.
Noterlik
Kanunu da, noterliği Türk vatandaşlarına hasretmiştir.
TMMO
hakkındaki kanuna göre, yabancı mühendis ve mimarlar Türkiye’de bu mesleklerini
icra edebilirler. Bunda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın ve TMMOB’nin görüşü
alınmalıdır. Bu mimarlar ve mühendisler, yabancı müteahhitlerin altında
istihdam edileceklerse, bu kişiler ancak Türkiye’de yapacaklarını taahhüt
ettikleri iş için çalışabilirler. Yabancı mimar ve mühendis de, kendisini
ilgili meslek kuruluşuna kaydettirmelidir.
Yabancılara
açık alanlarda da, yabancıların çalışma izni alması gerekmektedir.
Devlet
memurluğu sadece Türk vatandaşlığına ayrılmıştır. Ancak yabancılar, sözleşmeli
olarak resmi kurumlarda çalıştırılabilirler.
Türk
karasularında deniz ürünü çıkartılmasına ilişkin işler, enkaz kaldırma işi,
deniz adamlığı sadece Türkler tarafından yapılabilir. Yabancılar sadece deniz
turizmi alanında faaliyet gösterebilirler. Türk karasularında yolcu ve yük
taşıma işi de sadece Türk gemilerine hasredilmiş bir imkandır.
Yabancılar
özel güvenlik şirketi açabilirler. Ancak özel güvenlik görevlileri yabancı
olamaz.
Türk
soylu yabancıların çalışma alanı genişletilmiştir. Bu kişiler her türlü serbest
sanat ve mesleği icra edebilirler. Her türlü kamu kuruluşunda çalışabilirler.
Özel teşebbüslerde de çalışabilirler. Sadece iki alan bu kişilere yasaklanmıştır.
Emniyet teşkilatı ve silahlı kuvvetlerde ise çalışamazlar. Bu kişilerin çalışma
izni almaları ve Türkiye’de ikamet etmeleri gerekmektedir.
Sosyal
Sigortalar Kanunu’na göre bazı yabancılar zorunlu sigortalı olarak görülür. Bir
veya birden fazla işveren tarafından iş sözleşmesiyle çalıştırılan yabancılar,
zorunlu olarak sigortalıdır. Bunların sosyal güvenlikten yararlanabilmesinde
bir engel yoktur.
Yabancıların
sigortalı sayılmasında bazı istisnalar vardır. Yabancı ülkede kurulu kuruluş
tarafından, o kuruluş adına ve hesabına çalışmak üzere buraya gelen işçiler, o
ülkede sosyal sigortaya tabi oldukları belgelenirse Türkiye’de sigortalı
sayılmazlar.
İsteğe
bağlı sigortalıların Türkiye’de ikamet etmeleri ve zorunlu sigortalı sayılacağı
işlerde çalışmıyor olması gerekir.
Yabancı Sermaye Yatırımları
Yabancı
sermayenin ülkeye girişi kural olarak yasaklanmamıştır. Özel bazı sektörlerde
sermayenin girişi yasaklanmıştır.
İzin
alma yükümlülüğü yoktur.
Doğrudan
Yabancı Yatırımlar Kanunu, nitelikli yatırımı ülkeye çekmeye çalışma amaçlıdır.
Yatırımlar,
doğrudan ve dolaylı yatırımlar olarak ikiye ayrılır. Dolaylı yatırımlara
portföy yatırımlar da denir. Bu yatırımlar ülkeye geçici olarak girer ve
ülkeden ani çıkışlar yaparak krize neden olur. Bu sebeplerle gelişmekte olan
ülkelerde bu yatırımlar desteklenmez. Bu yatırımlar doğrudan yabancı yatırım
kapsamına girmez.
Doğrudan
yabancı yatırımlar uzun vadeli yatırımlardır. Bir şirket üzerinde kontrol
sahibi olmayı ihtiva eder. Rizikosu daha yüksektir.
Doğrudan
yabancı yatırım, yabancı yatırımcı tarafından yasada gösterilen iktisadi değerler
vasıtasıyla yeni şirket kurmak, mevcut şirkete ortak olmak veya şube açmak
yoluyla yapılan yatırımdır.
Yabancı
yatırımcı, Türk vatandaşı olmayan gerçek kişiler, uluslararası kuruluşlar ve
yabancı devletlerde yabancı devletlerin hukukuna göre kurulan tüzel kişiler,
yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşları olabilir. Türk vatandaşlarının bu
yasadan faydalanabilmesi için, yurtdışında ikamet ettiğini oturma izni veya
çalışma izni ile belgelemesi aranmaktadır.
Yabancı
yatırım değeri yurtiçinden ve yurtdışından getirilebilir. Yurtdışından gelenler
döviz, şirket menkul kıymetleri, makine ve teçhizat, fikri ve sınai mülkiyet
hakları olabilir. Yurtiçinden sağlanmış olmalarına rağmen doğrudan yabancı
yatırımda kullanılabilecek değerler, evvelki yabancı yatırımdan elde edilen kar
ve alacaklar, Türkiye’deki doğal kaynakların aranmasına ve çıkarılmasına
ilişkin haklardır.
Doğrudan
yabancı yatırımcı Türkiye’de yeni bir şirket kurabilir. Bu şirket Türk Ticaret
Kanunu’nda öngörülen ticaret şirketlerinden olabileceği gibi, Borçlar
Kanunu’nda öngörülen adi şirket de olabilir. Bunun yanında şube açabilir veya
borsa dışı hisse almak yoluyla bir şirkete ortak olabilir. Borsadan hisse
alınacaksa en az %10’luk hisse alınmalıdır. Bunun dışında yapılan yatırımlar
doğrudan yabancı yatırım sayılmaz.
Kanun
doğrudan yabancı yatırımcıya bazı kolaylıklar sağlar.
·
Milli
muamele: Yabancı yatırımcılar Türk yatırımcılarla aynı muameleyi
görecektir.
·
Kamulaştırma
ve devletleştirme: Doğrudan yabancı yatırımlar ancak kamu yararı
gerektirdiği ve karşılığı peşin ödendiği takdirde kamulaştırılabilir veya
devletleştirilebilir.
·
Transfer
serbestisi: Yabancı yatırımcılar, yabancı yatırımlarından elde ettiği karı
ve alacağı, bankalar veya özel finans kurumu aracılığıyla serbestçe transfer
edebilir.
·
Taşınmaz
edinimi: Yasa 2003 yılında çıktığında, yabancı yatırımcılar Türkiye’de
serbestçe gayrimenkul edinebilmekteydi. Bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından
2008 yılında iptal edilmiştir. Daha sonra bu düzenleme Tapu Kanunu’nda
yapılmıştır. Buna göre şirketlerin çoğunluğunun yabancılarda olup olmamasına
göre bir ayrım yapılmıştır. Çoğunluk hissesi Türklerde bulunan şirketler
serbestçe gayrimenkul edinebilir. Çoğunluk hissesi yabancılarda olan şirketler,
ancak faaliyetleri ile sınırlı olarak gayrimenkul edinmeleri mümkündür.
Bunların askeri bölgelerde ve özel güvenlikli bölgelerde gayrimenkul edinmeleri
için özel izin almaları gerekmektedir.
·
Uyuşmazlık:
Bu yatırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar milli veya uluslararası tahkim
yoluyla çözülebilir.
·
Yabancı
personel: Yabancı yatırımlara yabancı personel istihdamı kolaylığı
sağlanmıştır. Kilit personel istihdamı konusunda özel hükümlere tabidirler.
Kabotaj
kanunu hükümleri uyarınca yabancıların denizcilik faaliyetleri sınırlanmıştır.
Buna göre Türk sahilleri arasında yük ve yolcu taşıma hakkı Türk bayrağı çekme
hakkına sahip gemilere aittir. İşletenlerin Türk olması halinde de gemi Kabotaj
hakkından yararlanabilir. Marmara havzasında, boğazlarda, nehirlerde ve
göllerde bu ilkenin bir istisnası vardır. Bu sayılan yerlerde ancak Türk
vatandaşları yük ve yolcu taşıma yapabilir. Yabancılar Türk bayrağı çekme
hakkını haiz bir gemiye azınlık hissedarı olarak bu alana da yatırım yapabilir.
Ticari
balık avcılığı, kum ve çakıl çıkarma işi Türk vatandaşlarına aittir. Denizde
arama ve kurtarma işi Türk vatandaşlarına aittir.
Havayoluyla
yük ve yolcu taşıma konusu Sivil Havacılık Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre
Türkiye’de iki nokta arasında hava yoluyla yük ve yolcu taşıma hakkı Türk hava
araçlarına aittir. Türk hava aracı olmak, gemilerdeki bayrak çekme hakkına
benzer şekilde düzenlenmiştir. Türkiye ve yurtdışı arasında hava yoluyla yük ve
yolcu taşıma, Türk hava sahasında uçma hakkına sahip tüm hava araçları ile
yapılabilir. Bunlar Türk hava araçları ve Türkiye’nin yaptığı uluslararası
anlaşmalarla izin verdiği hava araçlarıdır.
Yabancıların Türkiye’deki
Taşınmazlar Üzerinde Mülkiyet ve Sınırlı Ayni Hak Edinimi
Bu
konudaki temel düzenleme Tapu Kanunu’nun 35. Ve 36. Maddeleridir. Bu maddelerin
ilk hali 1934’te ihdas edilmiştir. 1934 yılında çıkan Tapu Kanunu’na göre
yabancılar mütekabiliyet ve kanuni sınırlamalara uyulması şartıyla taşınmaz
üzerinde ayni hak edinebilmekteydiler. Yasa bu haliyle 2003 yılına kadar
değişikliklere uğramakla birlikte yürürlükte kalmıştır. 2003 yılında
mütekabiliyetin kaldırılması girişiminde bulunulmuş ama Anayasa Mahkemesi,
mütekabiliyetin uluslararası hukukun vazgeçilmez bir prensibi olduğu ve bunun
Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyerek değişikliği iptal etmiştir.
Bakanlar
Kurulu yabancıların edinebileceği gayrimenkulün türünü, miktarını
belirleyebilir veya sınırlayabilir.
Bugünkü
düzenleme üç farklı yabancı türü için şu şekildedir.
Yabancı gerçek kişiler: Bu kişiler için
mütekabiliyet koşulu kaldırılmıştır. Bunun yerine, Bakanlar Kurulu tarafından
Türkiye’de gayrimenkul edinmesi uluslararası ikili ilişkilere ve Türkiye’nin
menfaatlerine göre uygun bulunan ülke vatandaşlarına izin verilmektedir.
Mütekabiliyetin
kaldırılmasında hukuken bir sakınca bulunmamaktadır. Mütekabiliyet Anayasal
veya uluslararası hukukun vazgeçilmezi olan bir prensip değildir. Aksine,
devletlerin politikaları sebebiyle bireysel hakları zedeler. Anayasa
Mahkemesi’nin yaptığı yorum hukuken isabetli değildir.
Kanuni
sınırlamalara uyulması ise halen aranmaktadır. Özel kanunlarda getirilmiş bazı
sınırlamalar vardır. Bunlar şu anda iki tanedir. Askeri Yasak Bölgeler
Kanunu’na göre yabancılar birinci ve ikinci derece askeri yasak bölgelerde
gayrimenkul edinemez. İkinci kısıtlama, mukabelebilmisil kanunundadır. Bir
devlet, kendi ülkesinde Türkiye vatandaşlarının hakkını kısmen veya tamamen
kısıtlarsa, Bakanlar Kurulu da Türkiye’de o devletin vatandaşlarına bu
sınırlamaları uygulayabilir. Bu sınırlama şu anda Türkiye için sadece Suriye’ye
karşı getirilmiştir.
Yeni
getirilmiş bir koşul ise miktar koşuludur. Buna getirilen sınırlamalar da
vardır. Bunların ilki, yabancı gerçek kişinin ülke çapında edinebileceği
mülkiyet ve sınırlı ayni hak toplamının 30 hektarla sınırlanmasıdır. Bakanlar
Kurulu’nun 30 hektarlık sınırı iki katına kadar artırmaya yetkisi vardır. Miktarla
ilgili ikinci sınırlama, bütün yabancıların bir ilçede edinebileceği mülkiyet
ve sınırlı ayni hak toplamı o ilçede özel mülkiyete açık mülkiyetin yüzde onunu
geçemez.
Yabancı tüzel kişiler: Yabancı tüzel
kişiler, ancak yabancı ülkelerde yabancı hukuka göre kurulmuş tüzel kişiliğe
sahip ticaret şirketleri, özel
kanunlarda belirtilen hallerde taşınmaz edinebilirler. Adi şirket, kolektif
şirket, diğer ülkede var olan başka nitelikteki şirketler edinemez. Yabancı
dernek ve vakıflar, bu şekilde bir taşınmaz edinemez.
Bu
özel kanunlara Petrol Kanunu örnek gösterilebilir. Petrol arama iznine sahip
yabancı şirketler, petrol araması yapacakları araziyi satın alabilir. Petrol
Piyasası Kanunu, lisans sahibi şirketlere arama faaliyeti için taşınmaz
edinmeye imkan vermektedir.
Turizmi
Teşvik Kanunu da bu tarz bir imkan vermektedir.
Ortak Hükümler: Tapu Kanunu’nun 35.
Maddesine göre Bakanlar Kurulu bu
gerçek veya tüzel kişilerin Türkiye’de edineceği mülkiyet ve sınırlı ayni
hakları kişi, ülke, süre, tür, miktar, oran, yüzölçümü bakımlarından, belirleme ve sınırlama yetkisine
sahiptir. 30 hektarlık sınırı ancak iki katına kadar artırabilecektir ama bunun
dışında herhangi bir sınırlama yoktur.
Taşınmaz
rehni tesisi konusunda bu koşullar aranmaz.
Bu
gerçek veya tüzel kişiler, satın aldıkları yapısız taşınmazlar içinde
gerçekleştirecekleri projeyi iki yıl içinde ilgili Bakanlığa sunmak zorundadır.
Tapu
Kanunu Madde 35 hükmüne aykırı olarak edinilen taşınmazlar, süresi içinde
projesi sunulmayan taşınmazlar veya süresi içinde projesi gerçekleştirilmeyen
taşınmazlar verilecek azami 1 yıllık süre içinde tasfiye edilmek zorundadır.
Eğer hak sahibi kendisi tasfiye etmezse, Maliye Bakanlığı ilgili namına tasfiye
işlemini yapar ve tasfiye bedelini kendisine öder.
Bu
kurallar hem sağlararası kazanmada hem de miras yoluyla kazanmada geçerlidir.
Ama mirası kazanan kişi yukarıda sayılan koşullar nedeniyle hakkı iktisap
edemiyorsa, gayrimenkul tasfiye edilir ve elde edilen bedel kendisine
ödenir.
Yabancı Sermayeli Türk Şirketleri: Bir
şirketin sermayedarının yabancı olması, onu yabancı bir şirket haline getirmez.
Yabancı gerçek veya tüzel kişilerin %50’den fazla hisse sahibi olduğu Türk
şirketler, yabancı gerçek veya tüzel kişilerin, yöneticilerinin yarısından
fazlasını atamaya yetkili olduğu Türk şirketleri, ancak faaliyet konusuyla
ilgili olarak taşınmaz edinebilir. Bu şirketler Askeri Yasak Bölgelerde, ancak Genelkurmay
Başkanlığı’nın veya yetkilendirdiği komutanlıkların izniyle mümkündür.
Türk
vatandaşlığından izinle çıkan eski vatandaşlar, Türk vatandaşlarının
yararlandığı haklardan yasada belirtilen sınırlar çerçevesinde yararlanır. Bu
kişilerin sahibi oldukları tüzel kişilikler, yabancı sermayeli sayılmaz.
Bu
koşullara aykırı olarak edinilmiş taşınmazlar veya sonradan bu koşullara
aykırılığın çıktığı taşınmalar hakkında tasfiye rejimi uygulanır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder