Vatandaşlık
bir devlet ile kişi arasındaki hukuki ilişkidir. Vatandaşın karşıtı yabancıdır.
Kişi ya bir devletin vatandaşıdır veya o devlete yabancıdır. Yabancılar da
başka bir devletin vatandaşı olma veya olmamaya göre ikiye ayrılır.
Kişi
bir devletin vatandaşı ise farklı, değilse daha farklı muamelelere tabi
tutulur. Kişi vatandaşı olmadığı devletten vatandaşların münhasıran sahip
olduğu hakkı isteyemez. Seçme ve seçilme hakkı, kamu hizmetinden yararlanma
hakkı, Cumhurbaşkanı seçilebilme hakkı, askerlik yapma hakkı ve görevi
vatandaşlara tanınmıştır.
Devletin
kişiye karşı ve kişinin devlete karşı olan görevleri ve bunların birbirine
tanıdığı haklar Anayasa’da bulunur. Dersin kaynağı Vatandaşlık Kanunu ve
Vatandaşlıkla İlgili Yönetmelik olacaktır.
Her
devletin kendi toprakları üzerinde münhasır hakimiyeti vardır. Bu hakimiyetin
en önemli göstergesi, kimi vatandaş yapacağına ve kimi vatandaşlıktan
çıkarılacağına kendisinin karar vermesidir.
Vatandaşlığın
kaybı iradi yoldan veya cezai yoldan olabilir.
Kişinin
vatandaş olması dolayısıyla devlete karşı yükümlü olduğu ilk borcu, sadakat
borcudur. Yabancıların devlete karşı bir sadakat borcu bulunmaz. Sadece
toprakta bulunduğu sürece, toprağında bulunduğu devletin kanunlarına uyma borcu
vardır. Sadakat borcunun karşılığında, devletin vatandaşlarını koruma borcu
bulunur. Vatandaşın ülke içinde ve dışında korunması, talep halinde diplomatik
himaye sağlanması gerekmektedir.
08.10.2012
Herkesin
vatandaşlığa sahip olması ilkesi ilk olarak mevcuttu. Herkesin sadece bir
vatandaşlığı olması ilkesi mevcuttu. Tek vatandaşlık ilkesi Türkiye’de olduğu
gibi dünyada da ortadan kalkmaya başlamıştır. Ancak tek vatandaşlık ilkesini
hala muhafaza eden ülkeler de vardır. Bunların en önemli dayanağı da sadakat
bağıdır.
Almanya’nın
orada ikamet eden Türkiye vatandaşlarına vatandaşlık vermek istememesi, bu
ilkeye bağlı kalmasının sebeplerinden birisidir.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin Vatandaşlık Kanunu’nun genel gerekçesi Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi’nde
belirtilen, vatandaşlığın ırka, dine, kültüre bağlı olmadığı ibareleridir.
Ancak Türkiye bu sözleşmeye üye değildir. Bir gün üye olabilme ihtimalini göz
önüne alarak, kanun koyucu Vatandaşlık Kanunu’nu bu antlaşmaya dayandırmıştır.
Vatandaşlık
hukukunun bir diğer temel prensibi, kimsenin vatandaşlığa zorla alınamamasıdır.
Ayrıca kimse kanuna ve milletlerarası sözleşmelere aykırı olarak vatandaşlıktan
atılamaz. Ancak vatandaşlıktan çıkartma iradesi kullanılarak bir kişi
vatandaşlıktan çıkartılırken takdir yetkisi vardır. Bu kararlar idari yargı
denetimine tabidir. Vatandaşlığa kabul etmeme kararları da yargı yoluna
götürülebilir. Ancak devletin vatandaşlığa kabulü zorunlu olmadığı için
davacının talebi yönünde bir sonuç doğurmayacaktır. Vatandaşlıktan çıkartma
işlemine karşı açılan dava, davacının istediği yönde bir sonuç doğurabilir.
Yeni
kanun, eski kanuna göre ferdi devlete karşı daha iyi korur. İzin alma
prosedürleri kaldırılmıştır. Vatandaşlıktan irade dışında çıkartılma yolları
daraltılmıştır. Ayrıca bu kişilerin yeniden vatandaşlığa girebilme imkanı artık
vardır.
Türkiye’de
vatandaşlık vermenin temel prensibi soybağıdır. Toprak esası istisnaidir. Bazı
devletler o devlete ait toprakta doğmayı da prensip saymaktadır. Toprak esası
bizde istisnai olarak kabul görmektedir. Türkiye’de doğan çocuklar ailesinden
kan esası ile onların vatandaşlığını kazanamıyorsa, Türk vatandaşlığı
kazanabilir.
Bir
diğer önemli vatandaşlık kazanma yolu başvurudur. Bu devletin seçme hakkını
kullanmasıdır. Vatandaşlık için gerekli şartları haiz kişiler devlete başvurur.
Devlet de takdiri olarak seçer.
Evlilik
ile de vatandaşlık kazanılabilir. Türkiye’de evlenilse veya yurtdışında
evlenilse de vatandaşlık kazanılabilir. Evlilik yurtdışında yapılmışsa 30
günlük süre içinde Türk makamlarına başvurulursa vatandaşlık kazanılır. Bu hak
önceden sadece kadınlara verilmişti.
15.10.2012
Anayasa’nın
66. Maddesine göre “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes
Türk’tür.”
Burada
bahsedilen Türklük, ırkla ilgili bir niteleme değildir. Sadece vatandaşlık bağını
ifade eder.
Maddedeki
Türklük kelimesi Kanun-i Esasına dayanır. Kanun-i Esasi’nin 8. Maddesine göre,
“Devlet-i Osmaniye tabiiyetinde bulunan efradın cümlesine herhangi din ve
mezhepten olur ise olsun bila-istisna Osmanlı tabir olunur.”
66.
maddenin lafzı, ister istemez ırkı nitelemektedir. Ancak kanunun ruhu bu
değildir. Kanunun ruhu Atatürk’ün kast ettiği bir milliyetçilik anlayışıdır.
Millet anlayışı, sübjektif ve objektif millet olarak iki şekilde
tanımlanabilir. Objektif millet anlayışında dil birliği, ırk birliği, din
birliği gibi bağlar aranır. Ancak bunların insanların ayrılmasına sebep olduğu
ve insanların birbirine bağlanmasını ve millet olmasını sağlayanın ortak tarih
anlayışı ve ileride beraber olma amacı olduğu düşüncesi de vardır. Bu da sübjektif
millet tanımını oluşturur.
Atatürk’ün
millet anlayışı da sübjektif millet anlayışıdır. Atatürk’ün 1924 Anayasası
yazılırken de bu anlayışı dikte etmiştir.
66.
maddenin metnine “Türk’tür” ibaresi yerine “Türk milletine mensuptur” ibaresi
getirilmesi sorunu çözmek için getirilen önerilerden birisidir.
Böyle
bir tanımın Anayasa’da yer almasına gerek olmadığını düşünenler de vardır.
Ancak Bahadır Erdem, Türkiye’nin etnik farklılıklarının çok olması ve bunların
geçmişte ayrıma yol açması sebebiyle, farklılıkların Anayasal güvence altına
alınmasını gerekli görmektedir.
05.11.2012
Türk
Vatandaşlığının Soybağı Yoluyla Kazanılması
Bu
şekilde vatandaşlığın kazanılması, doğumla vatandaşlığın kazanılması
yollarından birisidir.
Bizim
hukukumuzda doğumla vatandaşlığın kazanılmasına dair bir de toprak esasıyla
kazanma kabul edilmiştir. Bizde istisna olan bu yol, başka ülkelerde esas
kazanma yolu olabilir. Oysa ki bizim hukukumuzda, kan esasıyla kazanma her
zaman esas kazanma yolu olmuştur.
Bu
vatandaşlığın kazanılmasında devletin iradesi, takdir yetkisi yoktur. Bir Türk
vatandaşı anneye veya babaya sahip olan bebek, Türk vatandaşı olur. Soybağı
sonradan tespit edilirse, kişi vatandaşlığı doğumu anından itibaren elde etmiş
sayılır.
Evlilik
birliği içinde doğmuş çocuk, Türk anne ve babadan doğmuşsa, sadece birisi bile
Türk olsa vatandaşlığı kazanır. Bu çocuk, aynı zamanda toprak esasına göre
kazanmayla, bir başka vatandaşlığı kazanabilir. Aynı anda kazanma, bizim
vatandaşlığımızın soybağı esasına göre kazanılmasına engel değildir.
Evlilik
birliği dışında doğan çocuk hakkında bir ayrıma gidilmiştir. Evlilik birliği
dışında, Türk anneden doğan çocuğun Türk olduğuna şüphe yoktur. Ancak baba Türk
ise, çocuğun Türk vatandaşlığını kazanması için öncelikle babanın çocuğu
tanıması, babanın anneyle evlenmesi veya davayla soybağının kurulması
gerekmektedir. Babalık davasını anne veya çocuk açar. Eğer davalının, çocuğun
babası olduğuna hükmedilirse, çocuk vatandaşlığı doğum anından itibaren
kazanır.
Çocuğun
vatandaşlığına, mutat meskenine göre uygulanacak hukuk bir başka ülkenin hukuku
olabilir. MÖHUK 16’ya göre yabancı bir anne veya babanın evlilik dışı çocuğunun
soybağına ilişkin davalarda uygulanacak hukuk, “çocuğun doğum anındaki milli
hukuku, kurulamaması halinde çocuğun mutat meskenidir.” Bu hukuklara göre
soybağı kurulamıyorsa, “çocuğun doğumu anındaki anne ve babanın milli hukuku”
uygulanır. Buna göre de soybağı kurulamıyorsa
“çocuğun doğumu anındaki anne ve babanın mutat meskenine”, ona göre de
kurulamıyorsa “çocuğun doğum yeri hukuku” uygulanır.
Soybağı,
vatandaşlıkla ilgili açılan davada önmesele olacaktır.
Medeni
Kanun’a göre, karine olarak evlilik içinde doğan çocuğun babası kocadır. Asıl
baba bir başkasıysa, koca soybağını reddetmedikçe, asıl baba çocuğu tanıyamaz.
Bizim
hukukumuzda, toprak esasıyla vatandaşlığın kazanımı, çocuğun anasının veya
babasının vatandaşlığını kazanamıyorsa mümkündür. Bu hüküm vatansızlığı
önlemeye yöneliktir.
Türkiye’de
bulunan çocuk, aksi ispatlanmadıkça Türkiye’de doğmuş sayılır. Aksinin
ispatlanması, belli bir süreyle sınırlanmamıştır.
Bu
çocuklar, reşit olduktan sonra kendi seçme haklarıyla Türk vatandaşlığından
çıkma hakkına sahiptirler. Devletin, bunlara vatandaşlıktan çıkma için izin
vermesine gerek yoktur.
Sonradan Kazanılan
Türk Vatandaşlığı
1.
Yetkili makam kararıyla
2.
Evlat edinmeyle
3.
Seçme hakkıyla
kazanılması
mümkündür.
Yetkili Makam
Kararıyla Kazanma
Doğumla
kazanmadan en önemli farkı, kişinin iradesidir. Yetkili makam kararıyla
kazanmada ise, bireyin iradesi yanında, devletin iradesi vardır.
Devlet
sonradan kazanılan vatandaşlık için şartlar koyar. Bu şartları haiz olmak ise,
devlete vatandaşlığa kabul zorunluluğu yüklemez. Zira, devletin burada sonsuz
bir takdir hakkı vardır. Bu takdir hakkı, devletin egemenliğinden gelir. Bu
husus, kanunda açıkça belirtilmiştir.
Öngörülen
şartların amacı, vatandaşlığı kazanacak kişinin toplumun sosyal yapısıyla entegre
olmasını sağlamaktır.
Genel Yolla Türk
Vatandaşlığının Kazanılması
·
Kişinin kendi milli hukukuna göre tam ehliyetli olması
gerekmektedir. Yani hem ergin olması, hem kısıtlı olmaması hem de temyiz
kudretine sahip olması gerekmektedir. Kişi vatansızsa, ehliyet Türk hukukuna
göre tespit edilir.
·
Yasal olarak 5 yıl, Pasaport Kanunu’na göre
yasal olarak ikamet etmelidir. Bu 5 senelik süre içerisinde 6 aydan daha uzun
süreyle yurtdışında bulunmamış olması gerekmektedir. Yurtdışında geçirdiği süre
6 ayı geçerse, yeni bir 5 yıl geçer. 6 aydan az yurtdışında bulunmuşsa, 4.5
yılda da vatandaşlık kazanabilir.
·
Fiilleriyle Türkiye’de yerleşmek istediğine dair
bir takım göstergelerde bulunmalıdır.
·
Genel sağlığa tehlike oluşturacak bir hastalığı
olmamalıdır.
·
İyi ahlak sahibi olmalıdır. Ahlakın kime göre
belirleneceği ise belirtilmemiştir. Bu idarenin takdir hakkını kullanmasını
sağlar.
·
Yeterli derecede Türkçe bilmelidir. Bu husus
MEB’in yaptığı bir sınavla belirlenir.
·
Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu
kişileri bakacak gelire sahip olmalıdır.
·
Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel
teşkil edecek bir hali bulunmamalıdır. Bu fıkra, idarenin takdir hakkını
genişleten bir fıkradır. Emniyet teşkilatı bazı kişiler için dosyalar hazırlar.
Bu dosyalarda bazen MİT raporları da bulunur. Buna göre sakıncalı bulunan
kişilere vatandaşlık verilmeyebilir.
·
İçişleri Bakanlığı eskiden bir şarta dayalı
olarak vatandaşlık verebilmekteydi. 2 yıl içerisinde şart gerçekleşmezse
vatandaşlık kaybedilmekteydi. Bu şart, ancak çift vatandaşlığı kabul etmeyen
devletlerin vatandaşlarına, ancak o vatandaşlıktan çıkma şartı olabilirdi.
Şimdi bu hususun aranabileceği
kanunda açıkça belirtilmiştir. Ancak, zaten çok vatandaşlığı kabul eden bir
kanunda, bu husus aranmayacaktır.
Kanuna
göre her ilde bir Vatandaşlık Kabul Komisyonu vardır. Üyeleri;
·
İl valisi veya il valisinin görevlendirdiği
yardımcısı
·
Kamu kuruluşlarından en az şube müdürü düzeyinde
temsilcileridir.
Komisyon
bir rapor hazırlayarak bunu İçişleri Bakanlığı’na gönderir. Genel yoldan
vatandaşlığa alma için yetkili mercii İçişleri Bakanlığı’dır.
İstisnai Yoldan
Vatandaşlığın Kazanılması
Bu
yolla vatandaşlık Bakanlar Kurulu kararı ile kazanılır.
Üç
tür insan için yukarıda sayılan unsurlardan çoğu aranmaz.
Milli
güvenlik ve kamu düzeni bakımından bir tehlike teşkil edecek durumu olmamak
kaydıyla, İlgili Bakanlığın teklifi ile;
·
Türkiye’ye sanayi tesisi getiren, yabancı
sermayeyle yatırım yapan kişiler, sosyal, sportif, kültürel, teknolojik fayda
sağlaması beklenen kişiler,
·
·
Vatandaşlığa alınması zaruri görülen kişiler,
·
Göçmen olarak kabul edilen kişiler
Bakanlar
Kurulu kararı ile vatandaşlığa kabul edilebilirler.
Kural
olarak teklifi yapacak bakanlık İçişleri Bakanlığıdır.
Türk
Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması
Yeniden
vatandaşlığa alınma yolu ile Türk vatandaşlığına alınan yabancılar daha önce
Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olup da herhangi bir nedenden dolayı
Türk vatandaşlığını kaybeden kişilerdir.
Aranan
şart, yeniden Türk vatandaşlığına alınacak olan kişinin “milli güvenlik
bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmamasıdır.”
İkamet Şartı
Aranmaksızın Türk Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması
Bunları
vatandaşlığa İçişleri Bakanlığı kabul eder. Bu yolla vatandaşlık kazanabilecek
üç grup vardır.
·
Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını
kaybedenler
·
Ana veya babalarına bağlı olarak Türk
vatandaşlığını kaybedip seçme hakkını süresi içinde kullanmayanlar
Bu
çocuklar ergin olmalarından itibaren üç yıl içinde yeniden Türk vatandaşlığına
geçmek isterlerse idarenin herhangi bir takdir hakkı olmaz. Ancak bu süre
içinde haklarını kullanmazlarsa, yetkili makam kararına tabidirler.
·
Eski vatandaşlık kanununa göre Türk vatandaşlığını
kaybedenler
Bu
kişileri vatandaşlığı Bakanlar Kurulu kabul eder.
İkamet Şartı
Aranarak Türk Vatandaşlığının Yeniden Kazanılması
Kaybettirme
yoluyla vatandaşlığı kaybedenler ve seçme hakkı ile vatandaşlıktan çıkanlar en
az 3 yıl Türkiye’de ikamet etme şartıyla vatandaşlığı yeniden kazanabilir.
Bunlar için de milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir durumları
olmaması aranır.
Kaybettirme
kararı ile kaybeden eski vatandaşlar Bakanlar Kurulu kararı ile, seçme hakkı
ile Türk vatandaşlığından çıkan vatandaşlar İçişleri Bakanlığı kararı ile
yeniden kabul edilirler.
Evlilik Yoluyla
Türk Vatandaşlığının Kazanılması
Eski
kanunda yabancı bir kadın Türkiye vatandaşı ile evlendiğini nikah memuruna
bildirdiğinde veya yurtdışında evlenmişse evlendiğini 30 gün içinde yetkili
makamlara bildirdiğinde vatandaşlığı kazanabilmekteydi.
Bu
madde cinsiyet ayrımı yapılması sebebiyle eleştirilmiştir. SSCB dağıldıktan
sonra geriye kalan ülkelerin vatandaşları zor duruma düşmüştü. Bu ülkelerin
vatandaşları Türkiye’ye giriş yaptı. Gelen yabancılar, muvazaalı şekilde Türk
vatandaşı erkeklerle evlenerek, ikamet, vize, pasaport gibi yükümlülüklerden
kurtulmaktaydı.
Kadın
ve erkek arasında vatandaşlığın kazanılmasında kadına avantaj tanınmasının
sebebi kadınlara pozitif ayrımcılık değil, ataerkil yapıdır.
Bu
madde daha sonra değişmiştir. Yeni düzenlemeye göre;
Bir
Türk vatandaşı ile evlenmek Türk vatandaşlığını otomatik olarak kazandırmaz.
Evliliğin
en az 3 yıl sürmesi, birlikte yaşamaları ve fiilen devam etmesi halinde başvuru
yapabilirler. Başvurudan sonra İçişleri Bakanlığı inceleme yapar. Aranan
şartları taşıdıkları anlaşılan kişiler, Türk vatandaşlığı kazanırlar. Evliliğin
varlığının nasıl inceleneceği yönetmeliklerde belirtilmemiştir.
Yeni
kanunla bu değişiklik de mülga olmuştur. Son düzenleme şu şekildedir;
Bir
Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir
Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden
yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru
sahiplerinde; aile birliği içinde yaşama, evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir
faaliyette bulunmama, millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil
edecek bir hali bulunmama şartları aranır.
Başvurudan
sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde evlilik
birliğinin devamı aranmaz.
Evlenme
ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi
halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler. Buna
göre iyiniyetli eşin Türk vatandaşlığı muhafaza edilir. Butlanda bu eşin de
payı varsa, vatandaşlığını kaybeder.
Şu
anda Vatandaşlık İnceleme Komisyonu, vatandaşlığı kazanılması için inceleme
yapar. Komisyon eşlerle mülakat yapar. Yeterli bulmazsa bu kişilerin ailelerini
çağırarak, onlarla da mülakat yapar.
Evlat Edinme
Yoluyla Vatandaşlığın Kazanılması
Evlat
edinme yoluyla vatandaşlığın kazanılması yetkili makam kararıyla kazanma
yollarından birisidir. Bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen, ergin
olmayan kişi, Türk vatandaşlığını yetkili makam kararıyla kazanabilir. Ancak
bunun için milli güvenliğe ve kamu düzenine engel teşkil eden bir halinin
bulunmaması gerekmektedir. Vatandaşlık karar tarihinden itibaren kazanılır.
Evlat
edinme, mahkeme kararıyla sözleşmesel bir soy bağı kurar. Kişinin durumu
incelenir ve milli güvenliğe, kamu düzenine aykırı bir durum görmezse
vatandaşlığa kabul eder. Vatandaşlık, mahkemenin tesis ettiği soy bağı
kararından itibaren hüküm ifade eder.
Sonradan
vatandaşlığın kazanılması ve kaybı şahsidir. Bu sebeple, sonradan kazanılan
vatandaşlık eşe sirayet etmez. Çocuklar için ise, diğer ebeveyn izin verirse
vatandaşlığın kazanılması ve kaybı etki eder. Diğer ebeveyn izin vermezse,
mutat meskenin bulunduğu ülkenin hakim kararına göre işlem yapılır. Burada
çocuğu vatandaşlığa geçirmek isteyen ebeveynin mi yoksa diğer ebeveynin mi
mutat meskeninin mi kastedildiği anlaşılmamaktadır. Bu hüküm, devletin
egemenlik hakkıyla da çatışabilir. Vatandaşlığın kazanılması ve kaybı bir
devletin egemenlik hakkının kullanılması yoluyla olur. Burada ise, başka bir
ülkenin mahkemesinin kararıyla vatandaşlığın kazanılması ve kaybı söz konusu
olabilecektir.
Seçme
hakkı ile vatandaşlığı kazanmış çocuğun çocuklarına da aynı usuller uygulanır.
Çok Vatandaşlık
Türkiye
1982 yılından beri çok vatandaşlığı kabul etmektedir. Ancak Almanya, Fransa,
Avusturya gibi birçok ülke halen çifte vatandaşlığı kabul etmemektedir. Bu
ülkelerin göç vermesi ve göç alması ile ilgilidir. Türkiye göç verirken, bu
ülkeler göç almaktadır.
Türkiye,
Almanya’daki Türk vatandaşlarına Türk vatandaşlığından çıkmalarını ve Alman
vatandaşlığını kazanmalarını söylemiştir. Bu kişiler daha sonra Türk vatandaşlığına
başvurduklarında yeniden vatandaşlığa kabul edilmişlerdir. Almanya ise, bu
kişileri fark edip bunları vatandaşlıktan çıkarmıştır. En son, Türkiye, izinle
vatandaşlıktan çıkan vatandaşların, doğumla aslen Türk vatandaşlığını kazanmış
kişilerle aynı haklara sahip olduklarını söylemiştir. Bu kişiler ülkeye giriş,
gayrimenkul edinme, miras, ikamet konusunda Türk vatandaşlarıyla aynı haklara
sahiptir. Sadece devlet memuru olamamaktadırlar.
10.12.2012
Türk
Vatandaşlığından Çıkma
Yetkili Makam
Kararıyla Çıkma
İlk
olarak izinle vatandaşlıktan çıkma anlaşılır. Bir kişi isterse yetkili makamdan
izin alarak Türk vatandaşlığından çıkabilir. Kanuna göre çıkma şartlarını
taşıyan herkes vatandaşlıktan çıkmak veya çıkarılmak zorunda değildir. Bakanlık
bu kişilere çıkma izni ve çıkma belgesi verebilir, vermek zorunda değildir.
Başka
bir devletin vatandaşlığını kazanmadan çıkmak isteyen çıkma izin belgesi
verilir. Bunun geçerlilik süresi 2 yıldır. 2 yıl içinde başka bir vatandaşlığa
geçtiğini ispatlayan, vatandaşlıktan çıkartılır. Eğer bu ispat edilemezse,
çıkma izin belgesi iptal edilir. Eski kanunda bu halde, Bakanlar Kurulu kişiyi
vatandaşlıktan çıkartabilirdi.
Şu
an için çok vatandaşlık için izin gerekmektedir. Başka bir vatandaşlığa geçen
kişi Türk vatandaşlığından çıkmak veya çıkmamak zorunda değildir. Devlet bu
kişiye talebi halinde çıkma belgesi verebilir, vermek zorunda değildir.
Aslında
bu şartları taşıyan kimsenin çıkma belgesi verilmelidir, burada devletin takdir
yetkisi kısıtlanmalıdır.
Kişinin;
·
Devlet ile bir problemi olmamalı, askerlik,
mali, cezai derdi olmamalı, cezalandırılmamış olmalı, vergi borcu olmamalı,
soruşturma ve kovuşturma altında olmamalıdır.
·
Temyiz kudreti olmalı ve kişi ergin olmalıdır.
·
Kısıtlı olmaması gerekmektedir. Bu bir kişilik
hakkı olduğu için yasal temsilciden izin alınmasına gerek olmadığını söyleyen
görüşler vardır. Bahadır Hoca’ya göre, sonuçları itibariyle çok önemli bir
işlem olduğu için, kişi vesayet altındaysa vasinin izni alınmalıdır.
·
Yabancı devlet vatandaşlığını kazanmış olması
veya kazanacağına ilişkin kuvvetli belirtiler olması aranır.
·
Herhangi bir suç veya askerlik hizmeti nedeniyle
aranan kişilerden olmaması aranır. Eski kanun zamanında askerliği yapmamak için
yurtdışında kalanlar, askerden firar edenler ve mesleki olarak asker olanlar
mesleki eğitimden dolayı gittikleri yerden dönmezlerse, vatandaşlıkları
kaybettirilebiliyordu. Bu düzenleme yeni kanuna alınmamıştır. Yeni kanunda,
konuyla ilgili tek zorunluluk, askerlik yapmadan vatandaşlıktan
çıkılamayacağına dair düzenlemedir.
·
Vergi borcu olmamalıdır. Kişi bununla ilgili bir
ceza almamış olmalıdır.
Vatandaşlıktan
çıkma şahsidir. Eşe etki etmez. Çocuklar için diğer eşin rızasıyla, rızası yoksa
mahkeme kararıyla etkili olur.
Türk Vatandaşlığının
Kaybettirme Yoluyla Kaybı
Eskiden
çıkartma düzenlemesi de vardı. Yeni kanuna bu düzenleme alınmamıştır. Çıkartma
ile çıkartılanlar, yeniden Türk vatandaşlığını kazanamamaktaydı. Aslen doğumla
Türk vatandaşı olanlar için ancak bir savaş halinde çıkartma işlemi
yapılabilirdi.
Şu
kişilerin vatandaşlığı, İçişleri Bakanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulu
kararı ile kaybettirilebilir.
·
Yabancı bir devletin hizmetinde Türk devletinin
çıkarlarına uymayan bir hizmet yapan kişinin, hizmetin bırakılması için 3 aylık
süre verilmesi sonunda, haklı bir mazeret olmaksızın kendi iradesi ile hizmeti
bırakmaması halinde,
·
Türkiye ile savaş halinde olan bir devletin
hizmetinde çalışan kişinin Bakanlar Kurulu izni olmadan çalışması halinde,
·
Başka bir devletin hizmetinde Bakanlar
Kurulu’ndan izin almadan askerlik yapılması halinde kişinin vatandaşlığı
kaybettirilebilir.
Vatandaşlığın
İptali
Kişi
vatandaşlığa alınırken doğruyu söyleseydi vatandaşlığa alınmasına engel olacak bir
konuda yalan söylediyse, vatandaşlığının iptali kararı verilir. Bu kararı, o
kişiye vatandaşlığa kabul eden makam, yani İçişleri Bakanlığı aldıysa o,
Bakanlar Kurulu aldıysa o verir. Kişinin vatandaşlığının iptali ağır bir
nedenden dolayı oluşuyorsa, kişinin Türkiye’deki mallarının tasfiyesine de
karar verilebilir. Kişi bu durumda mallarını 1 yıl içinde tasfiye edip,
parasını alıp gidebilir. Bu süre içinde dava açmazsa devlet kişinin mallarını
tasfiye eder ve parasını bir kamu bankasına yatırır. Eğer iptal kararına karşı
kişi dava açarsa, davanın sonucuna kadar malların tasfiyesi durur. İptal
kararı, karardan itibaren hüküm ifade eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder