I.
KEFALET SÖZLEŞMESİ
TBK m. 581’e göre “Kefalet
sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin
sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.”
Kefilin borcu, bağımlı bir
nitelik taşır (fer’i). Bu bakımdan önemlidir. Borçlunun borcu ile kefilin borcu
farklı sözleşmelerden doğuyor ancak; kefilin borcu, asıl borçlunun borcuna
bağlıdır. Asıl borçlunun borcunu ödemesi ile kefilin de borcu sona erer.
Kural olarak kefilin borcu
İKİNCİLdir yani talidir. Kural olarak alacaklı ilk olarak asıl borçluya
müracaat etmeli gerekirse icra takibi yapmalı ancak ondan tahsil edemezse
kefile başvurmalıdır. Ama kefaletin türüne göre bu değişiyor. Müteselsil
kefalet türünde bu uygulanmıyor.
II.
KEFALETİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI
1. Kefile müracaat
edildiği sırada geçerli ve ferdileştirilmiş bir borç olmalıdır: Kefalet
sözleşmesinin bağımlı (fer’i) bir borç doğurduğunu söylemiştik bu yüzden kaderi
asıl sözleşmenin kaderine tabiidir. Eğer asıl borç herhangi bir şekilde
geçersizse; kefalet de geçersiz olacaktır.
Ayrıca kefalette
ferdileştirilmiş belirli bir borç olmalıdır. Örneğin bankalarda genel kredi
sözleşmesi vardır. Banka yıllardır piyasada olan bir tacire 1 milyon limit
açar; tacir bir hafta gelir 100 bin alır, gelecek ay gelir 200 bin alır böyle
böyle gider. Bu durumda mesela sözleşme yapıldığı zaman borç yoktur. Gelecekte
doğacak bir borç vardır.
Gelecekte doğan borç için de kefalet verilebilir. Ancak bu borcun
kaynağı gösterilmek ve miktarı belirtilmek suretiyle ferdileştirilmesi lazım
YOKSA KEFALET GEÇERSİZ OLUR. Ali’nin X bankasından “doğmuş – doğacak, mevcut
veya müstakbel her borca kefilim” ifadesi geçersizdir. Ali bankanın camına taş
atsa (haksız fiil); yine bana gelirler öyleyse bu durumda. Kaynağın
gösterilmesi ve miktar belirtilmesi gerekmektedir.
2. Kefil tam ehliyetli olmalıdır: Tam ehliyeti bulunmayan kişiler hiçbir suretle kefil olamazlar.
3. Sözleşme yazılı şekle tabidir: Sözleşme yazılı yapılacak. Ayrıca
kefil olacak kişinin elyazısı ile
yazacağı hususlar vardır. 1) Kefilin sorumlu olacağı azami miktar. 2) Kefalet
tarihi. 3) Müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen
bir ifade. Sözleşmenin değiştirilmesi durumunda şekil hususunda YARGITAY
şunu diyor: Sözleşmede değişiklik yapılarak kefilin yükü ağırlaşıyorsa yine yazılılık şartı ve bazı
yerlerin elyazısı ile yazılması gerek. Ancak kefilin yükü hafifliyorsa artık yazılılık şartı aranmaz.
4. Eşin Rızası: MADDE 584- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir
ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak
diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından
önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Yine burada da eşin
rızasının ferdileştirilmiş, kaynağı gösterilen ve miktarı belirtilen bir borç
için verilmesi gerekiyor yoksa rıza geçersiz. Yine kefilin durumunu
ağırlaştıran değişikliklerde de eşin rızası gerekli.
2013 yılında bu maddeye ek
fıkra geldi. Buna göre: ticari işletme
sahiplerinin, ticaret şirketinin ortak veya yöneticilerinin, esnaf ve
sanatkarlar siciline kayıtlı olanların ve çeşitli kooperatif ortaklarının; bu
işleri sebebiyle alakalı vermiş oldukları kefaletlerde EŞİN RIZASI ARANMIYOR. Yani
şirket ortağı şirkete kefil olsa veya bir esnaf diğerine kefil olsa
uygulanmıyor…
III.
KEFALETİN TÜRLERİ
A. ADİ KEFALET (OLAĞAN KEFALET) yani
müteselsil olmayan kefalet.
Kefaletin
en temel türüdür ve “alacaklı asıl borçlu için takibe girişip, borcunu asıl
borçludan tahsil için uğraşmadıkça; kefile ödeme için başvuramaz” kuralının
uygulandığı kefalet çeşididir. Burada ancak asıl borçludan borç alınamazsa
kefile başvurulur.
Eğer
asıl borçluya başvurmadan kefile gelirse kefil defi öne sürer: bunun adı
TARTIŞMA DEFİ
Tartışma
def’i’nin istisnaları. ŞU HALLERDE DOĞRUDAN KEFİLE BAŞVURULABİLİR:
1.
Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması. 2.
Borçlu aleyhine Türkiye’de takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçüde
güçleşmesi. 3. Borçlunun iflasına karar verilmesi. 4. Borçluya konkordato mehli
verilmiş olması.
Ayrıca
ikinci bir def’i çeşidi de vardır: REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ DEF’İ. Burada da eğer
bir borç için hem kefalet hem de rehin verilmişse, kefile yapılan başvuruda
kefilin “önce rehini paraya çevirmeyi dene” deme hakkı vardır. Kanunda hem bu,
hem de istisnası yazıyor: 585. Madde: Alacak, kefaletten önce veya kefalet
sırasında rehinle de güvence altına alınmışsa, adi kefalette kefil, alacağın öncelikle
rehin konusundan alınmasını isteyebilir. Ancak, borçlunun iflasına veya
kendisine konkordato mehli verilmesine karar verilmişse, doğrudan doğruya
kefile başvuru mümkün.
YARGITAY YORUMU: Eğer rehni borçlu
verdiyse bu istisna uygulanır. Eğer rehni 3. bir kişi vermişse, hala rehnin
paraya çevrilmesi def’i öne sürülebilir. Mantıken de öyle çünkü borçlu iflas
etmiş veya konkordato rehni verilmişse artık %99 o rehni de patlamıştır. Ancak
3. kişi, borçlu lehine rehin vermişse borçlunun iflası vesaire 3. kişinin
verdiği rehini etkilemez. O yüzden kefil paraya çevir der.
B. MÜTESELSİLEN KEFALET
Müteselsil
kefalet için ne gerekiyordu; kefalet sözleşmesinde elyazısı ile bunun yazılması
gerekti. Ancak bunun bir istisnası var; ticaret kanunumuza göre ticari işlerde
müteselsillik karinesi var. Bundan dolayı bir tacir diğerine kefil olursa
otomatik olarak sözleşmede yazmasa da müteselsil oluyor.
Hükümleri: MADDE 586- Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi
bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip
etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak,
bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça
ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Alacak,
teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehnin
paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz. Ancak, alacağın rehnin paraya
çevrilmesi yoluyla tamamen karşılanamayacağının önceden hâkim tarafından
belirlenmesi veya borçlunun iflas etmesi ya da konkordato mehli verilmesi
hâllerinde, rehnin paraya çevrilmesinden önce de kefile başvurulabilir. Burada
eğer taşınır rehni paraya çevrilmeden önce alacaklı, kefili takip eder ve
kefilden borcun ödenmesini isterse; kefilin borcu ödememe hakkı vardır. BUNA DA
TARTIŞMA DEF’İ DİYORUZ.
C. KEFİLE KEFİL KAVRAMI
Kefile kefil olmaktır. Artık burada 2. bir kefil var o da kefilin ödemediği
borçtan sorumlu. Ortada 2 farklı kefalet sözleşmesi var; mantıkla çözülür.
Örneğin 1. kefile gitmeden “kefile kefil”irse TARTIŞMA DEF’İ ileri sürülür.
Kefil iflas eder veya başka istisna varsa kefile karşı takibe gerek yok.
D. RÜCUYA KEFALET KAVRAMI
Borçlu borcunu ödemedi,
alacaklı kefile geldi, borcu aldı. Şimdi ne olacak? Kefil ödediği parayı
borçluya rücu edecek yani kefil bu parayı borçludan alacak. Yani yeni durumda
borçlu, kefile borçlu durumda. İşte bu borç için birisi çıkar da borçluya kefil
olursa; buna rücuya kefalet diyoruz.
E. BİRLİKTE KEFALET
I.
Gerçek Birlikte
Kefalet: Kişiler, kendilerinden başkalarının da borca kefil olduğunu bilir.
a. Adi Birlikte Kefalet: TBK 587/1: Birden çok kişi, aynı borca
birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin
payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur.
b. Müteselsil Birlikte Kefalet: Borçluyla birlikte veya kendi
aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her
biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte
daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip
edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payından
fazlasını ödemekten kaçınabilir ayrıca kendine düşenden fazla ödeyen,
diğerlerine rücu edebilir.
Kefil aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını
varsayarak kefalet veriyorsa; alacaklı da bu durumu biliyor veya bilmesi
gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin
alacaklı tarafından kefaletten kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olması
durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur. ÇOK ÖNEMLİ…
2. Gerçek Olmayan Birlikte Kefalet: Birbirlerinden
bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun
tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça,
diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.
IV.
KEFALET
SÖZLEŞMESİNDE KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI
MADDE 589 - Kefil, her
durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azamî miktara kadar sorumludur. Aksi
sözleşmede yazmıyorsa; azami miktarı aşmamak kaydıyla kefil şunlardan sorumlu:
1. Asıl borç ile borçlunun kusur
veya temerrüdünün yasal sonuçları.
2. Alacaklının, kefile, onun borcu
ödeyerek yapılmalarını önleyebileceği uygun bir zaman önce bildirmesi
koşuluyla, borçluya karşı yapılan icra masrafı dava masrafı gibi harcamalar.
3. İşlemiş bir yıllık ve işlemekte
olan yıla ait sözleşmesel faizler.
Kefilin,
asıl borç ilişkisinin hükümsüz hâle gelmesinin sebep olduğu zarardan ve ceza
koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.
V.
KEFİLİN SAHİP
OLDUĞU DEF’İLER
Kefil, asıl borçluya veya
mirasçılarına ait olan ve asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün
def’ileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu gibi, bunları ileri
sürmek zorundadır. Asıl borçlu kendisine ait olan bir def’iden vazgeçmiş olsa
bile kefil, yine de bu def’iî alacaklıya karşı ileri sürebilir.
Kefil, asıl borçluya ait
def’ilerin varlığını bilmeksizin ödemede bulunursa, rücu hakkına sahip olur.
Buna karşılık asıl borçlu, kefilin bu def’ileri bildiğini veya bilmesi
gerektiğini ispat ederse kefil, bunlar ileri sürülmüş olsaydı ödemeden kurtulacağı
ölçüde rücu hakkını kaybeder.
MADDE 592- Alacaklı, kefalet sırasında var olan ve asıl borçludan
alacağın özel güvencesi olmak üzere elde ettiği rehin haklarını, güvenceyi ve
rüçhan haklarını kefilin zararına olarak azaltırsa, kefilin sorumluluğu da buna
uygun düşen bir miktarda azalır. Kefilin fazladan ödediği miktarın geri
verilmesini isteyebilir.
Alacaklı, kefilin ödeme
yaptığı sırada; sonradan rücu için kefilin haklarını kullanmasına yarayabilecek
olan belge ve senetleri kefile teslim etmelidir. Haklı bir sebep olmaksızın
bunu yerine getirmez, ağır kusuruyla mevcut belgeleri veya rehinleri ya da
sorumlu olduğu şeyleri elinden çıkarırsa, kefil borcundan kurtulur. Kefil bu
halde ödediğinin geri verilmesini ve varsa zararını isteyebilecektir.
KEFALET SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ: Kefalet süresi, kefilliğin
süresi dolmasıyla (en fazla 10 yıl kararlaştırılabilir); sözleşmenin sona
ermesiyle veya borcun ödenmesiyle sona erer. (Dikkat: kira sözleşmesi süre
dolduğu zaman YENİLENİYOR. YANİ ESKİSİ SONA ERMİŞ YENİ SÖZLEŞME YAPILMIŞ
SAYILIYOR. Yani yenilenince kira söz. kefalet sona ermiş oluyor!!!
Verdiğiniz bilgiler için teşekkürler ederim. Gelecekte oluşacak şarta bağlı borç kısmını çok aciklamamissiniz. Mesela yurtdışında devlet kredisi ile öğrenime giden bir öğrenciye kefil olunduğunda ve öğrenci geri donmeyip borç kefilden istendiği durumda , kefalet süresi borcun tahakkuk ettiği an mı başlar yoksa kefalet senedinin imzalandığı an mı ? Bir de but aynı örnekten devam edersek, kefalet sözleşmesi yapılırken tayin edilen miktar borç hesaplanırken kefilden alınacak azami miktar mıdir yoksa tahakkuk eden gerçek miktar mıdir , azami miktardan fazla olsa bile.
YanıtlaSil