Fikri ve Sınai Haklar
Fikri ve sınai haklar hukuku gayri maddi
haklar üzerindeki haklar ile ilgilenir.
İçinde
bulunduğumuz çağda üretimin kendisinden çok üretim teknolojisi önem taşımaktadır.
Bu teknoloji, patent de bir malvarlığı unsurudur. Bu hak üzerindeki mülkiyet
hakkının nasıl kurulacağı doğal olarak önem taşır.
Bu
haklar uluslararası sözleşmeler ile korunur. Fikri ve sınai hakların sahipleri,
kendi haklarının tüm ülkelerde korunmasını istemektedir.
Fikri
ve sınai haklarla ilgili ihtilaflarda asıl görevli mahkemeler asliye hukuk
mahkemeleridir. Sosyal ve teknik gelişmelere paralel olarak çeşitli yeni
alanlar çıkarmıştır. Belirli konuların çözülmesi ihtisas gerektirir. Buna bağlı
olarak da ticaret mahkemeleri kurulmuştur. Ticaret mahkemeleri de gayri maddi
haklar hususunda ihtisas açısından yetersiz kaldığı için, fikri ve sınai haklar
için ayrı bir ihtisas mahkemesi kurulmuştur.
Marka,
patent gibi hakların kayıtları Türk Patent Enstitüsü’nde sicili tutulur. Bu
konuda marka ve patent vekilliği adında ayrı bir vekalet şekli ortaya
çıkmıştır. Bu kişiler tescil işlemlerini, marka ve patentlerin TPE önünde
savunmasını yaparlar. Marka ve patent vekilleri, TPE önünde savunma ve tescil
hakkında tekel hakkına sahiptir. Marka ve patent vekili olmayan bu işlemi
yapamaz. Türk vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti’nde marka ve patent tescili
konusunda işlemleri, marka ve patent vekili vasıtasıyla veya kendisi yapabilir.
Yabancılar ise ancak marka ve patent vekili vasıtasıyla yapabilir.
Fikri
hakların bir kısmı sanayide kullanılır. Patent bu haklardandır. Teknik anlamda
bir yenilik arz eden ve insan hayatını kolaylaştıran, doğayı değiştiren buluşa
verilen belgeye patent denir. Örneğin bir aracın yanma sistemleri, sesin
iletimi sistemleri, televizyon gibi cihazlar patente bağlıdır.
Fikri
hukuk soyut fikri korumaz. Fikri ve sınai haklar hukukunun devreye girebilmesi
için, fikrin zihinden çıkıp kanunun koruduğu şekillerden birisi olarak
şekillenmesi gerekir. Bu şekil, kanunda tanımlanan şekilde patent veya eser
olabilir.
Eser,
ticaret unvanı, marka, patent, endüstriyel tasarım, faydalı model, entegre
devreler, topografya hukuku ve tohum bu dersin kavramları olabilir. Ancak
dersin konusu temel olarak patent ve faydalı model olacaktır.
·
Ticaret unvanı, taciri anlatır.
·
İşletme adı, işletmelerin ayrılmasını sağlar.
·
Marka, ürünlerin diğerlerinden ayrılmasını
sağlar. (Mikrofonun markası)
·
Patent, teknik anlamda buluştur. Faydalı model
daha küçük bir buluştur. (Mikrofonun sesi yükseltme mekanizması patent,
pencerenin dikey açılması faydalı modeldir)
·
Endüstriyel tasarım ürünlerin dış görünüşüdür.
(Mikrofonun dizaynı)
Öncelikle
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu incelenecektir.
Fikri
hukukta eser ve patent sahibinin kendisine tanınan geniş kapsamlı hakkı süreyle
kısıtlanmıştır. Bu alanda tanınan mülkiyet hakkı veya sınai hak, eşya hukukuna
kıyasla çok daha geniş kapsamlıdır, ancak süreyle kısıtlıdır.
Süreyle
kısıtlamanın sebebi, ortaya çıkartılan eserin zaten toplumsal mirasa dayanarak
çıkartılmış olmasıdır. Süre dolduktan sonra topluma borç ödeme şeklinde, eser
topluma mal edilir. Kamu yararı olduğu için, toplumu geliştirdiği için ve
eserin toplumdan aldıkları için bu koruma sürelidir.
05.10.2012
Kanun
fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerini korur. Bir şarkı
örneğini ele alırsak, hem şarkı sözü yazarı, hem bestekar korunur. Bunu
kaydeden yapımcılar korunur. Filmlerin tespitini yapan yapımcılar korunur.
Radyo ve televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki haklar korunur.
Eser
Sahibinin
hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema
eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir.
Özellikleri;
·
Sahibinin
hususiyetini taşıması, yani eser sahibinin üslubunu taşıması, eser
sahibinin yaratıcılığını yansıtması, orijinal olması, emek mahsulü olması,
belirli bir düzeye ulaşması; özetle bir eser sahibinin yetenekleriyle bir
eserin meydana gelmiş olması.
Bir eser ancak insanlar
tarafından meydana getirilebilir. Doğal yollarla oluşmuş kayalar, motifler,
hayvanların yaptığı resimler bu kanun kapsamında eser değildir. Oysaki bir
insanın makineler yardımıyla yapmış olsa dahi yarattığı eserler bu kanun
kapsamındadır.
Olayların belirli bir
metot çerçevesinde kaleme alındığı, tanık ifadesi gibi yazılı belgeler eser
değildir. Sahibinin hususiyetini yansıtmaz. Aynı ifadeyi, bir yazar kendi
üslubunu kullanarak yazarsa bir eser meydana gelebilir.
Avukatların yazdığı
dilekçeler prensip olarak eser değildir.
·
Eserin
şekillenmiş olması
Bir fikir, bir düşünce ürün
olarak kanunun koruması altına girmez. Fikrin şekillenmiş olması onun eser
sayılması için önemlidir.
Şekillenmiş olma şartı tamamlanmış olma anlamına gelmez. Tamamlanmamış eserler, taslaklar, eskizler belirli bir düzeye gelmiş olmak şartı ile korunur. Henüz tamamlanmamış romanlar, tamamlanmamış bilimsel eserler, krokiler de eser olarak kabul edilebilir.
·
Kanunda
sayılan eser türlerinden birine dahil olması
Kanun koyucu eser
türlerini numerus clausus prensibine göre saymıştır. Kanunun koruduğu eser
türleri 4 çeşittir.
a. İlim
ve edebiyat eserleri
b. Musiki
eserleri
c. Güzel
sanat eserleri
d. Sinema
eseri
Bu 4 türe girmeyen hiçbir şey eser değildir. Türlerin içeriği
ise tahdidi olarak sayılmamıştır. Bu türlerin kapsamı oldukça geniştir.
Eser adı, eser olmamasına rağmen 83. Maddeye göre korunur.
İşareti, resmi veya sesi bir şekilde kaydeden, ticari maksatla
çoğaltıp yayan kimse, başka bir kimsenin aynı şekilde bunu kaydedip
çoğaltmasını ve yaymasını madde 84 uyarınca engelleyebilir.
Resim ve portreler, kişi ölmüşse mirasçılarının izni olmadan
10 sene içinde yayınlanamaz.
Topluma mal olmuş kişilerin kişilik hakları, dürüstlük
kuralına aykırı olmamak kaydıyla diğer kişilerin haklarına göre daha az
korunur.
Mektup eser değildir. Ancak bazı mektuplar eser niteliğini
taşıyabilir. Mektup eser niteliğini taşımasa dahi, yazanın ve muhatabının
muvafakati olmadan yayınlanamaz. Ancak ikisinin de ölümünden itibaren 10 sene
geçmişse yayınlanabilir.
·
Fikri bir
çabanın ürünü olması
Eser Türleri
İlim ve Edebiyat
Eserleri
·
Herhangi bir dil ve yazı ile ifade olunan
eserler, yani romanlar, şiir kitapları, bilimsel eserler koruma altındadır.
Bilimsel eserin korunması eserden alıntı yapılamaması anlamına gelmez. Ancak
alıntı yapılırken kesinlikle atıf yapılmalı, kaynak gösterilmelidir. Kanun
kapsamında bilimsel eserlerin üslubu korunur. Eser sahibinin hususiyeti unsuru
korunur. Gerekirse tırnak içinde olmak kaydıyla bir paragraf aynen verilebilir.
Ancak eserin tamamı tırnak içinde verilemez. Dürüstlük kuralıyla değerlendirme
yapılabilir.
·
Her biçim altında ifade edilen bilgisayar
programları ve son aşamadan bir önceki aşamada ise bunların hazırlık aşamaları
korunur. Tamamlanmamış bir program korunmaz. Programın bir unsuru münhasıran
korunmaz. Programın bütünü korunur.
·
Rakslar, yazılı koreografi eserleri, pandomima
ve sessiz sahne eserleri korunur. Dansın aşamalarının teker teker tespiti
koreografiyi oluşturur. Dansın icrası koreografiden farklıdır. Doğaçlama
danslar korunacak seviyeye gelmemiştir. Hareketler belirli ise, önceden tespit
edilmiş ise korunur. Sözsüz sahne sanatlarına örnek olarak Cirque de Soleil
gösterilebilir. Buradaki akrobatik hareketler belirli bir düzene aktarılmıştır.
·
Mimarlık, şehircilik, tasarım ve projeleri
korunur.
·
Fotoğraf eserleri korunur.
Musiki Eserleri
·
Her türlü sözlü ve sözsüz beste, musiki eserdir.
·
Beste ve güfte ayrı ayrı birer eserdirler.
İkisinin de ayrı ayrı eser sahibi olabilir. Her ikisinin de sahibinin hakları
korunur.
Güzel Sanat
Eserleri
·
Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler,
desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma
veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya
tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi.
·
Kabartmalar
·
Mimarlık eserleri
·
Fotografik eserler
·
Tiplemeler, örneğin Homer Simpson
·
Heykeller, kabartmalar, oymalar
Bunların
bazılarının endüstriyel olarak kullanılması ve bu kapsamda korunması, düşünce
ve sanat eseri olma sıfatını etkilemez. Düşünce ve sanat eseri olarak da
korunabilir.
Sinema Eserleri
·
Her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik
mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler ve sinema filmleri,
sessiz filmler gibi eserler korunur. Kar elde etme amacının olup olmaması eser
olma niteliğini etkilemez.
·
Sinema eserinde yönetmen, senaryo yazarı, özgün
müzik bestecisi ve diyalog yazarı eserin birlikte sahibidir. Özgün müzik
bestecisi ve diyalog yazarının her zaman mevcut olması zorunlu değildir. Ancak
senarist ve yönetmenin olması zorunludur.
·
Sahibinin hususiyetini taşıması gerekir.
·
Günlük olayları tespit eden filmler de sinema
eseridir. Örneğin, belgeseller bu kapsamdadır.
İşleme Eserler
Diğer
bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilen ve bu eserden bağımsız olmayan
eserlerdir. İşleyenin hususiyetini taşır. Örneğin tercümeler…
İşlenme
eserde asıl eserin ismi belirtilmelidir. Ayrıca bunun işlenme bir eser olduğu
gösterilmelidir.
Derleme Eser
Özgün
eser üzerindeki haklar saklı kalacak şekilde, seçme eserlerden oluşan
eserlerdir. Örneğin, antolojiler, ansiklopediler ve Chopin konçertoları…
Veri
tabanları da derleme eserlerdendir. Burada yararlanılan bilgiler eser
olmamasına rağmen, ortaya çıkan veri tabanı eser olabilir.
Eser Sahibi
Bir
eserin sahibi onu meydana getiren kişidir. (madde 1/B, madde 8) Eserin tüzel
kişi tarafından meydana getirilmiş olması mümkün değildir. Çünkü tüzel kişinin
fikri bir çabasının olması mümkün değildir.
Tercüme
eserin üzerinde tercümanın ve yazarın ayrı ayrı hakkı vardır.
Sinema
eserlerinde, yönetmen, senarist, özgün müzik bestecisi, diyalog yazarı birlikte
eser sahibidir.
Hizmet
sözleşmesiyle çalışanların meydana getirdiği eserin sahibi hizmet sözleşmesiyle
çalışan kişidir. Ancak mali hakları kullanma yetkisi işverene aittir. Bunun
aksine anlaşma yapılabilir veya aksinin uygulanması gerektiği işin mahiyetinden
anlaşılabilir. Tüzel kişilerin uzuvları için de bu hüküm uygulanır. (madde 18)
Yapımcı
ve yayımcı eser sahibi değildir. Mali hakların kullanımı da onlara ait
değildir. Ancak, yapımcı ve yayımcı mali hakların kullanımını sözleşmeyle
devralabilir.
Bir
eseri birden fazla kişi ortaya çıkarmışsa, hangi bölümün kim tarafından
yapıldığı anlaşılabiliyorsa, her biri vücuda getirdiği kısmın sahibi sayılır.
Burada birden fazla eser yoktur. Ancak birden fazla eser sahibi vardır. Aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, eseri vücuda getirenlerden her biri bütün eserin
yayınlanması için veya değiştirilmesi için diğerlerinin iştirakini isteyebilir.
Eser sahiplerinin oybirliğiyle hareket etmesi gerekir. Bir eser sahibi geçerli
bir sebep olmaksızın izin vermezse, mahkeme işleme müsaade edebilir. Aynı hüküm
mali hakların kullanılmasında da uygulanır.
Birden
fazla kişinin meydana getirdiği eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eser
sahibi artık eser sahiplerinin birliği olacaktır. Adi şirket hükümleri
uygulanır. Dolayısıyla eser sahipleri, eser üzerinde elbirliği mülkiyetine
sahip olacaklardır. Eğer eser
sahiplerinden birisi, geçerli bir sebep göstermeden bir hukuki muameleye rıza
göstermezse, diğerleri mahkemeye başvurabilir. Mahkemeye başvurma konusunda her
eser sahibi tek başına yetkilidir.
Bir
eserin vücuda getirilmesinde teknik hizmette bulunanlar ve ayrıntılara ilişkin
yardımda bulunanlar eser sahibi değildir.
Eser
sahiplerinin birliği, kanun hükmüyle kurulmuştur. Ancak birlikteki ortaklar, sözleşmeyle
adi ortaklığa uygulanacak şartları değiştirebilirler. Eser mevcut olduğu
müddetçe, birlik sözleşmeyle sona erdirilemez. Birlik ancak eser yok olduğunda
veya kanuni koruma süreleri sona erdiğinde sona erer.
Yayımlanmış
eserde, kimin ismi kullanılıyorsa, o kimse aksi sabit oluncaya kadar eserin
sahibi sayılır. Aksinin ispatı her zaman mümkündür.
İsim
verilmemişse, aksi sabit oluncaya kadar, yayınlayan kişi eser sahibi sayılır. Yayımlayan
belli değilse çoğaltan eser sahibi sayılır.
Fikri Haklar
FVSEK,
eser sahibinin eser üzerindeki maddi ve manevi menfaatlerini korur. Eser
sahibinin, her bir eserinden dolayı maddi ve manevi hakları ayrı ayrı korunur.
Bir
kişinin yaratmadığı bir şey, eser olarak korunamadığı halde kendisine mal
edilebiliyorsa Medeni Kanun hükümlerine göre korunabilir. Zira ortada eser
olmasa da, kişilik haklarına tecavüz vardır.
Manevi Haklar
Özellikleri;
·
Manevi yetkiler, herkese karşı ileri
sürülebilecek mutlak ve inhisari yetkilerdir.
·
Manevi haklar kanunda sınırlı olarak
sayılmıştır.
·
Miras yoluyla geçmezler. Bunun istisnası 19.
Maddedir.
·
Koruma süreyle sınırlandırılmamıştır.
·
Manevi haklar devredilemez. Ancak manevi hakları
kullanma yetkisi devredilebilir.
Umuma arz yetkisi
Bir
eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını eser
sahibi tayin eder. Eser sahibi eseri yayınlamak zorunda değildir. Eserin nerede
yayımlanacağına da eser sahibi karar verir.
Bir
eser, belirsiz sayıda kişinin erişimine sunulduğunda umuma arz edilmiştir.
Ancak kişinin en yakınlarına eseri göstermiş olması, eserin umuma arz edildiği
anlamına gelmez.
Eser
umuma arz edildikten sonra bu yetkinin ihlali mümkün değildir.
Eser
henüz umuma arz edilmemişse, eserin içeriği hakkında bilgi verme yetkisi eser
sahibinindir.
Eserin
yayımlanma zamanı, ölümden sonraya bırakılabilir.
Eserin
yayımlanması eser sahibinin şeref ve haysiyetini zedeleyecek durumdaysa, başkasına
yazılı izin vermiş olsa bile eser sahibi eserin yayımlanmasını yasaklayabilir.
Bu diğer kişinin tazminat hakkı saklıdır. Eser sahibinin bu yetkiden vazgeçmesi
hükümsüzdür.
Adın belirtilmesi
Eser
yayımlanırken, ismin koyulup koyulmaması, gerçek veya takma isim kullanılması
yetkisi eser sahibine aittir.
Sanat
eserinin çoğaltılması ile elde edilen kopyalarda asıl eser sahibinin adı
gösterilir. Ayrıca eserin üzerinde kopya olduğu yazmalıdır. Eser sahibinin
adının nasıl yazılacağı sözleşmeyle kararlaştırılabilir. Sözleşme yapılmamışsa
adet olan şekilde gösterilir. Aynı hüküm bir işlemenin aslında veya çoğaltılmış
kopyalarında da geçerlidir.
Eser
niteliğindeki mimari yapılarda, eser sahibinin yazılı istemi üzerine eser
sahibinin uygun göreceği şekilde ve malzemeyle, silinmeyecek şekilde yazılır.
Eserde değişiklik
yapılmasını men etme
Eser
sahibinin izni olmadan, eserin içeriğinde veya eser sahibinin adında ekleme,
değişiklik, kısaltma yapılamaz.
Eser
sahibinin izniyle eseri işleyen, yayınlayan veya çoğaltan kişi, teknik
gerekliliklerle yapılması gereken değişiklikleri izin almadan da yapabilir.
Burada da yine eser sahibinin şeref ve haysiyeti korunacaktır. Eser sahibi buna
aykırılık olan hallerde, değiştirmeyi men edebilir. Bu hakkından sözleşme ile
vazgeçmiş olsa dahi, bu anlaşma hükümsüzdür.
Zilyet ve malike
karşı haklar
Eserin
aslının maliki, eser üzerinde tasarruf edebilir. Ancak eseri bozamaz, yok
edemez ve eser sahibinin haklarına zarar veremez.
Eser
bir tane varsa ve özgün ise, eser sahibi sergilerde kullanmak amacıyla eseri
geçici süreyle isteyebilir. Bu hak, ancak 4. Maddenin 1. Ve 2. Fıkrasındaki
eserlerde, 2. Maddenin 1. Ve 3. Fıkrasındaki eserler için kullanılabilir.
Eser
sahibinin vefatı durumunda eserin umuma arzı konusunda yetkililer 19. Maddede
belirtilmiştir.
Eser
sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl sonra haklar sona erer.
Mali Haklar
Henüz
alenileşmemiş bir eserden faydalanma hakkı, her ne şekilde olursa olsun eser
sahibindedir.
Mali
haklar kanunda tahdidi olarak sayılmıştır.
Mali
haklar mirasa konu olabilirler.
Mali
haklar hukuki işlemlere konu olabilirler.
Mali
haklar, cebri icraya, hapis hakkına, devre konu olabilir.
İşleme Hakkı
Eseri
işleme hakkı, münhasıran eser sahibine aittir.
Çoğaltma Hakkı
Bir
eseri çoğaltma hakkı münhasıran eser sahibine aittir. Bu hak, eserin aynen
tekrarlanması ve maddi bir varlık olarak tekrarlanacak şekilde
cisimleştirilmesini sağlayan teknik işlemdir. Eser sahibi bu konuda başkalarına
yetki verebilir. Eserin aslından ikinci kopyasının çıkartılması çoğaltma
sayılır. Bilgisayar programlarının çoğaltılması da bu kapsamdadır.
Mimarlık
eserlerine ait plan, kroki ve çizimlerin çoğaltılması da bu kapsamdadır.
Projelerin uygulanması da çoğaltma sayılır.
Yayma Hakkı
Yayma,
çoğaltılmış eserin veya işlenmesinin dağıtılması, satış, kiralama, ödünç verme,
kamuya ödünç verme veya herhangi bir yolla ticarete sunulması demektir.
Bir
eserin aslının veya çoğaltılmış kopyasının, kiralamak, ödünç vermek, satmak ve
diğer yollarla dağıtmak bu kapsamdadır. Sırasıyla örnek, DVD kiralamak,
kütüphaneden kitap ödünç almak, mağazadan kitap satın almak gösterilebilir.
Bir
bekleme yerine okunması için konulan dergi, yayma değildir.
Eser
sahibinin haklarına zarar vermemek kaydıyla, yorumlayan, çalan, icra eden
sanatçıların, fonogram yapımcılarının, radyo televizyon kuruluşlarının komşu
hakları vardır. Buna göre, bir eseri
sahibinin izniyle bir eseri özgün şekilde yorumlayan kişi bazı haklara
sahiptir.
Tükenme İlkesi
Tükenme
ilkesi yayma hakkına bağlıdır. Eser sahibinin izni olmadan eser yayına
çıkartılamaz. Eserin, satışına bir kez izin verilmişse, artık satışa izin verme
hakkı tükenmiştir. İzin verildikten sonra, artık satışa izin verilmediği
söylenemez.
Eserin
rehin gösterilmesi, yayma hakkının tükenmesi anlamına gelmez.
Tükenme
ilkesi ülkeseldir. Türkiye sınırları dahilinde geçerlidir.
Eser
sahibinin izniyle yurtdışında çoğaltılmış nüshalarının, yurtiçine getirilmesi
eser sahibine ait bir haktır. Bu eserin kopyaları, yayma hakkını haiz eser
sahibinin izni olmaksızın Türkiye’ye ithal edilemez.
Temsil hakkı
Doğrudan
doğruya veya işaret, ses, resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallerde
okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil sureti ile faydalanma hakkı
münhasıran eser sahibine aittir.
İşaret, ses veya
görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı
Bir
eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon veya internet ile
ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması eser sahibine aittir. Yayınlanan
eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka bir umuma, başka bir
ülkede yayımlanması hakkı eser sahibine aittir.
Eser
sahibi, eseri internette umuma sunmaya da yetkilidir.
Pay alma hakkı
Eserin
aslı veya kopyalarından biri, eser sahibi veya mirasçıları tarafından bir defa
satıldıktan sonra eser, satış konusu olarak elden ele geçtikçe bu satış bedeli
ile bir önceki satış bedeli arasında açık bir orantısızlık bulunabilir. Bu
durumda satıcının her defasında, bedel farkından münasip bir payı eser sahibine
vermesi istenebilir. Eser sahibi ölmüşse, eser sahibinin payı miras hükümlerine
göre üçüncü dereceye kadar (Bu derece hariç) kanuni mirasçılarına ve eşine,
bunlar da yoksa mesleki birliğe verilir.
Eser
sahibinin, eserin ilk satışından sonra mali yönden korunmasına ve eserde oluşan
fazla değerden onu yararlandırmaya yönelik bir haktır.
Güzel
sanat eserleri ve özgün eser olduğu kabul eden kopyalar için bu haktan
yararlanılabilir. Bir kopyanın özgün eser olması, eser sahibinin kendisi
tarafından veya onun kontrolünde başkası tarafından ortaya çıkarılmış ve kopyanın
eser sahibi tarafından imzalanmış olmasıdır.
Yazarların
ve bestecilerin el yazısıyla yazdığı ilk kopyalar da bu kapsamdadır.
Mimari
eserlerde bu hüküm uygulanmaz. Mimari eserler niteliği gereği buna izin vermez.
Mali
haklarda koruma süresi, kanunda öngörülen istisnalar dışında, gerçek kişi eser
sahibi için yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır. Eser sahibi birden
fazla ise, süre son eser sahibinin ölümünden itibaren başlar.
Pay
hakkından yararlanmak için;
·
Burada sayılı eser türlerinden olmalı
·
Koruma süresi içinde olmalı
·
Sergi, açık artırma veya bu şekillere benzer
şekilde satış olmalı
·
Bedeller arasında açık bir orantısızlık
olmalıdır.
Süreler
Mali
hakların ilelebet korunması, kamu yararına aykırıdır.
Eser
birliği olması halinde, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren 70
yıl geçmesi ile eserin korunması sona erer. Ancak, eserin alenileşmesi ölümden
sonraya bırakılmışsa, süre bu tarihten itibaren başlar.
Bir
eserin korunması, aleniyetten itibaren başlar. Alenileşme konusunda karar verme
yetkisi de eser sahibine aittir.
23.11.2012
Fikri Mülkiyette
Sınırlamalar
Fikri
mülkiyet, eşya mülkiyetinden farklıdır. Eşya üzerindeki mülkiyet hakkı fikri
ürün üzerindeki mülkiyet hakkına göre nispeten daha az sınırlamaya tabidir.
Bunun
sebebi fikri mülkiyet hakkının niteliğidir.
·
Öncelikle eserin kamunun istifadesine
sunulmasında kamunun menfaati vardır.
·
Eser sahibinin eserinin oluşmasında, toplumun diğer
bireylerinin de emeği vardır. Zira eser sahibi, yaratma sürecinde başka
eserlerden yararlanmıştır.
1.
Fikri mülkiyete getiren ilk sınırlama süredir.
Eşya mülkiyetinde böyle bir sınırlama görülmez.
Kanunun
27. Maddesine göre, hakkın kullanılabileceği süre eser sahibinin yaşadığı
müddet ve ölümünden sonra 70 yıldır. Bu süre, eser, eser sahibinin ölümünden
sonra alenileşiyorsa, eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıldır.
Diğer
sınai haklar da süreyle sınırlandırılmıştır.
Eğer
bu sınırlama getirilmezse, gelişme engellenir ve ürünlerin fiyatı artar. Bu
sebeple, fikri ve sınai haklar süreyle sınırlanır.
2.
Fikri hukukta, mali haklara ilişkin sözleşmeler
yazılı olarak yapılmalıdır. Ayrıca konu olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi
gerekir.
3.
Kamu düzeni gerekçesiyle fikri haklar
sınırlanabilir.
Eser
sahibinin hakkı olsa da, eser ispat için mahkeme önünde, resmi makamlar önünde
delil olarak kullanılabilir. Burada eser sahibinin izni olmasına gerek yoktur.
Fotoğraflar
genel emniyet sebebiyle, eser sahibinin izni alınmadan resmi makamlar
vasıtasıyla çoğaltılabilir ve yayılabilir.
4.
Genel menfaat gerekçesiyle fikri haklar
sınırlanabilir.
Resmen
yayın olunan veya ilan olunan mevzuat ve içtihatın çoğaltılması, yayınlanması
ve herhangi bir suretle bunlardan faydalanılması serbesttir. Bunlar anonim eser
kabul edilir. Bu anonim eserlerin işlenmesiyle meydana getirilmiş yeni
eserlerin kullanılması ise, eser sahibinin iznine bağlıdır.
5.
Eğitim için fikri haklar sınırlandırılabilir.
Yayımlanmış
bir eser, eğitim ve öğretim maksadıyla kar amacı gütmeden, eser sahibinin ve eser adının açıkça
belirtilmesi şartıyla temsil edilebilir.
Eğitim
ve öğretim maksadıyla, eserlerden yazılı alıntı da yapılabilir. Buradaki
alıntı, amacı aşmamalıdır.
6.
İktibas serbestisi çerçevesinde fikri haklar sınırlandırılmıştır.
Fikri
hukukta yararlanma ve esinlenme serbestisi vardır. Ancak bu serbesti, intihal
düzeyine çıkamaz.
İktibas,
alıntı anlamına gelir. İktibas, belli olacak şekilde yapılmalıdır. İlim
eserlerinde, iktibasın yapıldığı eser ve eser sahibi, bu kısmın alındığı yer
gösterilmelidir. Bunun sınırı dürüstlük kuralıdır.
İltibas
ise, karışıklığa yol açacak şekilde benzerlik anlamına gelir.
Bir
eserden aşağıdaki hallerde iktibas yapılması caizdir:
·
Alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve
fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması,
·
Yayımlanmış bir bestenin en çok tema, motif,
pasaj ve fikir nev’inden parçalarının müstakil bir musiki eserine alınması,
·
Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve
yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve
öğretmek maksadıyla bir ilim eserine konulması,
·
Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ilmi
konferans veya derslerde, konuyu aydınlatmak için projeksiyon ve buna benzer
vasıtalarla gösterilmesi.
İktibasın
belli olacak şekilde yapılması lazımdır. İlim eserlerinde, iktibas hususunda
kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yer
belirtilir.
Bir
bilimsel eser yazan kişi, bir görüş ileri sürüyorsa, bu görüş daha önce bir
başka yazar tarafından ileri sürülmüşse bu kişiye atıf yapmak zorundadır.
Basın
veya radyo tarafından umuma yayılmış bulunan günlük haberler serbestçe iktibas
edilebilir. Gazete ve dergilerde çıkan haber ve makaleler iktibas edilebilir.
Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme amacını aşmamak kaydıyla iktibas
yapılabilir.
7.
Fikri haklar özel menfaat gerekçesiyle
sınırlandırılmış olabilir.
Bütün
fikir ve sanat eserlerinin, kar amacı güdülmeksizin şahsen kullanmaya mahsus
çoğaltılması mümkündür. Ancak, bu çoğaltma hak sahibinin meşru menfaatlerine
haklı bir sebep olmadan zarar veremez ya da eserden normal yararlanmaya aykırı
olamaz. Yani sınırlandırmanın da iki sınırı vardır.
·
Haklı bir sebep olması gerekir.
Bu
haklı sebebe örnek olarak, intihal olduğu iddia edilen romanın fotokopisinin
çekilip bunun savcıya verilmesidir.
·
Eserden normal yararlanmaya aykırı olmamalıdır.
Örneğin,
kişinin kendisi için aldığı kitabın fotokopisini alıp öğrencilerine dağıtması
normal kullanımını aşar.
Aynı
problem, bilgisayar programları için de vardır. Bilgisayar programını yasal
yollarla edinen kişinin programı yüklemesi, çalıştırması, hataları düzeltmesi
sözleşmeyle engellenemez. Lisans bedelini ödeyerek programı satın alan kişi,
programı yükleyebilir, bir kopya yedek alabilir, hataları düzeltebilir.
Umumi
alanlara, sürekli kalmak üzere konulan güzel sanat eserlerinin fotoğrafları
çekilebilir, çoğaltılabilir, yayınlanabilir. Burada eser sahibi zaten eserin
alenileştirmiş ve halkın kullanımına sunmuştur. Mimari eserlerde ise, bu kural
sadece dış düzenleme için uygulanabilir.
Güzel
sanat eserleri, eser sahibinin elinde değilse, sergilerde sergilenmesi eser
sahibi tarafından engellenemez. Ancak eser sahibi, açıkça men edici bir kayıt
koymuşsa bunu engelleyebilir.
Açık
artırmada satılacak eserlerin fotoğrafları yayınlanabilir. Ancak bu amacın
dışında fotoğrafları kullanılamaz. Bu hallerde, aksine adet olmadıkça, eser
sahibinin adı yayınlanmayabilir.
Ücretli
veya ücretsiz, umuma açık bir yer işleten kişi, eserleri burada yayınlıyor ve
umuma arz ediyorsa, eser sahibine veya bu eserin sahibi olan meslek birliğine
para ödemesi gerekmektedir. Ödenecek ücret, eserin yayınlandığı mahal, eserin
yayımının hizmete katkısı olup olmadığı, hizmetin ayrılmaz bir parçası olup
olmadığı önem taşır.
Meslek Birlikleri
Kanun
eser sahiplerine meslek birliği kurma imkanı vermiştir. Müyap, Tiyatro
Oyuncuları Meslek Birliği, RATEM, FİYAP, TESİYAP gibi meslek kuruşları
kurulmuştur.
Maddi Haklar
Kanunun
tanıdığı maddi haklar miras yoluyla intikal eder. Ölüme bağlı tasarruf ile
maddi haklar üzerinde tasarruf edilmesi de mümkündür.
Eser,
birden fazla kişi tarafından oluşturulursa bir eser birliği olur. Eser
birliğine adi şirket hükümleri uygulanır. Eser tamamlanmadan veya alenileşmeden
önce, eser sahiplerinden biri ölürse, o kişinin hissesi diğerleri arasında
taksim edilir. Bu eser sahipleri, ölenin mirasçılarına uygun bir bedel öderler.
Eser
tamamlanmadan birisi ölürse aynı hüküm uygulanır.
Eserin
tamamlanmasından ve alenileşmesinden sonra eser sahipleri birliğini
oluşturanlardan biri ölürse, eserin diğer sahipleri birliğe mirasçılarla veya
mirasçılar olmadan devam etmek konusunda takdir hakkına sahiptir. Mirasçıları
çıkarmak isterlerse, mirasçılara uygun bir bedel öderler.
FVSEK’te
aslen iktisap, eşya hukukunda farklı olarak, maddi hakların eser sahibinden
veya eser sahibinin mirasçılarından iktisaptır. Buna karşılık devren iktisap,
yine eşya hukukundan farklı olarak, eser sahibinden veya eser sahibinin
mirasçısından değil de, bir başkasından alınırsa söz konusudur.
Mali
haklar üzerinde tasarruf işlemi iki farklı şekilde yapılabilir. Mali hak
devredilebilir veya bunun kullanımı için ruhsat verilebilir. Devir ve ruhsat
sadece tamamlanmış eserler için gerçekleştirilebilir. Henüz tamamlanmamış işlem
arasında tasarruf işlemi yapılamaz.
Eserin
mali haklarını, eser sahibinden veya mirasçılarından başka bir kimseden alan
kişi hakları devretmek isterse, eser sahibinin veya mirasçılarının yazılı
rızasını almak zorundadır.
Devredilen
mali haklar açıkça belirtilmelidir. Tüm hakların devredildiğine dair genel bir
kayıt sözleşmeyi geçersiz kılar. Geçirilen haklar açıkça sayılır.
Hakların
devri süre veya yer olarak sınırlandırılabilir. Hakkın devri karşılıklı veya
karşılıksız olarak yapılabilir.
Mali
hakların devri, bu eserin işlenmelerine ve derlemelerine şamil olmaz. Bunun
aksi kararlaştırılabilir ama geçen haklar yine açık açık sayılmalıdır.
Aslın
veya çoğaltılmış kopyanın devri, aksi kararlaştırılmadıkça fikri hakların
devrini içermez.
Bir
güzel sanat eseri üzerinde çoğaltma hakkını haiz olan bir kimseden kalıp ve sair
çoğaltma aletlerinin zilyetliğini iktisap eden kimse, aksi
kararlaştırılmamışsa, çoğaltma hakkını da iktisap etmiş sayılır.
Sinema
eserlerinin birlikte sahipleri filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıya
mali haklarını devrettikten sonra, sözleşmelerinde aksine veya özel bir hüküm
bulunmadığı takdirde filmin dublajına veya alt yazı yazılmasına itiraz
edemezler.
Ruhsat
basit ve tam ruhsat olarak ikiye ayrılır. Mali hak sahiplerinin başkasına da bu
hakkı vermesini engellemeyen ruhsat basit ruhsattır. Ama verilen ruhsat, tekel
yetkisi veriyorsa tam ruhsattır. Bu durumda eser sahibi de hakları kullanamaz. Kanun
ve sözleşmeden anlaşılmadıkça her ruhsat basit ruhsat sayılır.
Basit
ruhsatlar hakkında hasılat kirasına, tam ruhsatlar hakkında intifa hakkına dair
hükümler uygulanır.
Mali
hak sahibi olmayan bir kimseden mali hak iktisap eden kimse, iyiniyetli olsa
bile bu hakkı kazanmış sayılmaz. Tasarrufun hükümsüzlüğünden dolayı ortaya
çıkan zarardan, yetkisiz devreden sorumludur. Bu kişi karşı tarafın kendi
yetkisi olmadığını bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederek
sorumluluktan kurtulabilir. Kusur halinde mahkeme, zarardan daha geniş bir tazminata
hükmedebilir.
Eser
tamamlanmamış olsa bile, mali hakların devredileceğine dair bir taahhütte
bulunulabilir.
Eser
sahibinin ileride vücuda getireceği eserlerin bütününe ait veya belirli bir
türdeki bütün eserleri içeren taahhütleri taraflar, ihbar tarihinden bir yıl
sonra hüküm ifade etmek üzere feshedebilir.
Eser
tamamlanmadan önce, eser sahibi ölür veya tamamlama imkanı kaybolur, yahut
kusuru olmaksızın eserin tamamlanması imkansız hale gelirse bahsedilen
taahhütler kendiliğinden feshedilmiş olur.
Diğer
tarafın iflas etmesi veya sözleşme uyarınca devraldığı mali hakları
kullanmaktan aciz duruma düşmesi yahut kusuru olmaksızın kullanmanın imkansız
hale gelmesi hallerinde de aynı hüküm geçerlidir.
Mali
bir hak veya ruhsat iktisap eden kimse, kararlaştırılan süre içinde ve eğer bir
süre tayin edilmemişse duruma göre uygun bir zaman içinde haklardan gereği gibi
faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı surette ihlal
edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir.
Cayma
hakkını kullanmak isteyen eser sahibi sözleşmedeki hakların kullanılması için
noter aracılığıyla diğer tarafa uygun bir mehil vermeye mecburdur. Hakkın
kullanılması, iktisap eden kimse için imkansız olur veya tarafından reddedilir
yahut bir mehil verilmesi halinde eser sahibinin menfaatleri esaslı surette
tehlikeye düşmekte ise mehil tayinine lüzum yoktur.
Eser
sahibi veya mirasçıları mali bir hakkı belirli bir amaç doğrultusunda veya
belirli bir süre için devretmişlerse, amacın ortadan kalkması veya sürenin
geçmesiyle ilgili hak, sahibine geri döner. Bu şekilde baskı sayısı veya baskı
adedi de sınırlandırılabilir.
Bu
hüküm, başkasına devrine sözleşme ile müsaade edilmemiş olan mali bir hakkı
iktisap eden kimsenin ölümü yahut iflası halinde uygulanmaz. Ama, işin niteliği
gereği, hakkın kullanılması, iktisap edenin şahsına bağlı bulunuyorsa
uygulanır.
Eser
sahibi ve mirasçıları, kendilerine kanunen tanınan mali haklardan, önceden yapılan
tasarruflarını ihlal etmemek şartıyla, bir resmi senet düzenleyerek, bu durumu Resmi
Gazete'de ilan ettirerek vazgeçilebilir.
Vazgeçme,
ilan tarihinden başlayarak koruma süresinin bitmesi halinde doğacak hukuki
neticeleri doğurur.
Davalar
Tespit Davası
Bir eserin kimin tarafından
vücuda getirildiği ihtilaflı ise veya herhangi bir kimse eserin sahibi olduğunu
iddia etmekte ise, hakiki sahibi, hakkının tespitini mahkemeden isteyebilir.
Bunun tespit davası mı yoksa eda davası mı olduğunu öğren.
Bu davayı,
eser sahibinin ölümünden sonra 70 yıllık süre içinde, vasiyeti tenfiz memuru,
bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eş, çocuklar ve atanmış mirasçılar,
ana ve baba, kardeşler açabilir. Bu kişiler dava açmazlarsa, eser sahibinden
veya halefinden mali hak iktisap eden kimse, meşru menfaati bulunduğunu ispat
etmek kaydıyla tespit davasını kendisi de açabilir.
Tecavüzün
Giderilmesi Davası
Manevi
ve mali hakları tecavüze uğrayan kişiler, tecavüz edene karşı tecavüzün giderilmesini
dava edebilir.
Bu davayı,
eser sahibinin ölümünden sonra 70 yıllık süre içinde, vasiyeti tenfiz memuru,
bu tayin edilmemişse sırasıyla sağ kalan eş, çocuklar ve atanmış mirasçılar,
ana ve baba, kardeşler açabilir. Bu kişiler dava açmazlarsa, eser sahibinden
veya halefinden mali hak iktisap eden kimse, meşru menfaati bulunduğunu ispat
etmek kaydıyla tespit davasını kendisi de açabilir.
Henüz
alenileşmemiş bir eser, sahibinin rızası olmaksızın veya arzusuna aykırı olarak
umuma arz edildiği takdirde tecavüzün giderilmesi davası, ancak umuma arz
keyfiyetinin çoğaltılmış nüshaların yayımlanması suretiyle olması halinde
açılabilir. Aynı hüküm, esere, sahibinin arzusuna aykırı olarak adının
konulduğu hallerde de uygulanır.
Eser
sahibi, eserin değiştirilmiş şekilde çoğaltılmasının menedilmesini ve tecavüz
edenin, tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalardaki değişiklikleri düzeltmesini
veya bunların eski haline getirilmesini talep edebilir. Değişiklik, eserin
yayımı sırasında yapılmışsa eser sahibi, masrafı tecavüz edene ait olmak üzere,
eseri değiştirilmiş şekilde yayımlamış olan bütün gazete, dergi ve radyo
idarelerinden değişikliğin ilan yolu ile düzeltilmesini talep edebilir.
Güzel
sanat eserlerinde eser sahibi asıldaki değişikliğin kendisi tarafından
yapılmadığını veya eserdeki adının kaldırılmasını yahut değiştirilmesini talep
edebilir. Eski halin iadesi mümkün ise bunu da isteyebilir.
İzinsiz
çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi çoğaltılmış kopyaların,
çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya üretim
maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini
ya da sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını talep
edebilir. Bu husus, izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Eseri,
hak sahiplerinden yazılı izin almadan umuma yayanlardan, hakkı tecavüze
uğrayanlar sözleşme yapılmış olması halinde isteyebilecekleri bedelin veya
Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını
isteyebilir.
Tecavüzün Önlenmesi
Davası
Bu
durumda tecavüz henüz gerçekleşmemiştir ama tecavüzün gerçekleşmesi tehlikesi
vardır veya tecavüz gerçekleşmiş ve bitmiştir ama tekrarlanması tehlikesi
vardır. Bu durumda bu dava açılabilir.
Tazminat Davası
Manevi
haklarına tecavüz edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat
ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak
başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir. Borçlar Kanunu’nun manevi
tazminatla ilgili 56. Maddesi uygulanır.
Mali
haklarına tecavüz edilen kişi, tecavüz edenin kusuru varsa Borçlar Kanunu’nun haksız
fiillere ilişkin hükümlerine dayanarak tazminat talep edebilir. Mali haklara
zarar verilmesi halinde manevi tazminat FSEK’e göre istenemeyecektir.
Manevi
ve maddi tazminat talep edilen hallerde, kişi tazminattan başka, elde edilen
karın kendisine verilmesini isteyebilir. Bu durumda, yukarıda belirtilen
hükmedilmiş olan rayiç bedelin üç katı olan tazminatta indirim yapılır.
Ayrıca
tecavüzün tespitinin istenip istenemeyeceği ve zamanaşımı kanunda belirtilmemiştir.
Bu önümüzdeki hafta işlenecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder